Mesele İstanbul Sözleşmesi değil. Neyin hesabı?

Üzerinden hesaplar görülmeye çalışılıyor. Örümcek ağlarından görünmez olan beyinlerin ağızlarından küfürler, hakaretler çıkıyor. Kimi hiç okumadan konuşuyor, kimiyse çağ dışı ve bağnaz gözleriyle okuyup konuşuyor. Oysa ortada bir sorun varsa, işi her boyutuyla uzmanlarına ve o şiddetten en çok mağdur olanların temsilcilerine bırakmak değil midir asıl olan?

Haberin Devamı

Konumuz İstanbul Sözleşmesi. AK Parti’nin yakın bir zamanda konuyu yetkili kurullarında ele alarak bir karar vereceği belirtiliyor. Daha önce de yazdığım gibi, kadın dernekleri, bu işin tarafları, uzmanlar mutlaka dinlenmeli. Mutlaka onların görüşleri alınmalı. Köşelerinde, sosyal medya hesaplarında, cemaatlerinde asanlara, kesenlere, küfredenlere, hakaret edenlere, kendilerine bakmadan kötü söz söyleyenlere, bu tartışmadan mutlaka bir çıkarı olanlara, insanı bir ve eşit görmeyenlere kulaklar tıkanmalı. Yok sayılmalılar. Nedense bazıları bu konuyu iktidar alanı elde etme sorunu haline getirdi. Adeta Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kendi kararlarını dayatmaya çalışıyorlar. Bunu da aleni yapıyorlar. Üstelik kimi çirkin üslubuyla, kimi de sözleşmenin içeriğini dahi bilmeden yapıyor. AK Parti’nin kendi yaptırdığı araştırmaya göre, toplumun yüzde 85’inin İstanbul Sözleşmesi’nden haberi yok. Sözleşmeyi okuyanların oranı yüzde 3. Okumadığı halde sözleşmeden çıkılmasını isteyenlerin oranı yüzde 5. Hadi diyelim ki onların deyimiyle “kötülüklerin anası İstanbul Sözleşmesi”nden çıkıldı. Sonra ne olacak? Sonra ne isteyecekler? Gerçekte kadının eşitliğini içine asla sindiremeyen ve çirkin üsluplarıyla sinirlerimizi bozan bu grup, sonra hangi kanuna muhalefet edecek?

Haberin Devamı

BİZ HEPİMİZ AYNI TARAFTAYIZ

Çirkin üslup demişken, burada tekrarlamayacağım o kelimeyi kullanan beyefendi ve ona hak verenler! Yazıklar olsun hepinize! Biz kadınlar siyah-beyaz, başörtülü-başörtüsüz, çocuklu-çocuksuz, o partiden-bu partiden, hepimiz aynı taraftayız. Şiddete, hakarete, cinsel istismara, tecavüze karşı hepimiz birlikteyiz. O yüzden kötü kelimeleriniz hiçbirimize işlemez. Bizi muhafazakâr-muhafazakâr değil diye de bölmeye çalışmayın. Buradan oyun, hesap, iktidar mücadelesi çıkarmayın.

SORUNLU DENİLEN TERİMLER

Sözleşmedeki bazı terimleri sorunlu görenler ve onlara itiraz edenler var. Ancak İstanbul Sözleşmesi’ni okuyanlar terimlerin açıklamalarına da sözleşmede yer verildiğini göreceklerdir. Toplumsal cinsiyet, eşcinsellik yada cinsiyetsizleştirme değildir. Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın ve erkeğe eşit fırsat verilmesi anlamına gelir. Cinsel yönelim kavramı dördüncü maddede geçmektedir. Şiddet ile mücadelede hiç kimseye ayrımcılık yapılmaması, din, dil, ırk vb pek çok unsurla birlikte, toplumsal cinsiyet ve cinsel yönelime dayalı şiddetin de kabul görmemesi gereği vurgulanmıştır. ‘Ama’sız, ‘fakat’sız bu içeriklere itirazı olan var mı?

Haberin Devamı

SAĞDUYU GEREK BİZE

Sağduyu ile hareket etmek gerekiyor. Kadın derneklerinin tüm açıklamalarına rağmen eğer hâlâ bazı kavramlarda muğlaklık olduğu düşünülüyorsa buna aklıselimle yaklaşmakta fayda var. Avrupa Konseyi’ne yorum beyanı gönderilmesi ya da muğlak kavramlar için konseyin toplantıya çağırılması gibi öneriler değerlendirilebilir. Ancak çözüm, şiddet eylemlerinin engellenmesi, mağdurlara yardım edilmesi ve faillerin adalet önüne çıkarılmasını amaçlayan bir kazanımdan vazgeçmek olmamalıdır. Orta yol mutlaka bulunur.

 

Yazarın Tüm Yazıları