Bardağın dolu tarafını görmek

TRANSFER dönemi heyecandır, umuttur.

Haberin Devamı

Yazılı ve görsel medyada taraftarın tek aradığı da budur, hangi yeteneklere sahip olduğunuzun pek de önemi yoktur; çünkü hep daha fazlası vardır, daha iyi olma beklentisi...
Peki bu noktada doğruları hayata geçirmek midir önemli olan, yoksa taraftarda yeniden bir heyecan yaratmak mı?
Bursaspor etrafında bu durumu ele alalım:
Yeşil beyazlı camianın belki de tarihinde ilk kez isimlerden ziyade, çok görülen bir kavram türetildi: “Transfer tahtası”
‘Transfer’ kelimesi geçen her cümlede bu kavramı da duyduk, işin ciddi boyutunu anladık.
Neticede açılacak mı diye her gün beklerken, Bursaspor 3 sezonluk aranın ardından ara transfer dönemini boş geçirmiş oldu.
Buna yönelik bir eleştiriden önce, sezon başına uzanmak gerekiyor.
12 yeni oyuncu kadroya dahil edildi, üstelik oldukça düşük maliyetlerde.
19 golün yüzde 78’lik çok ciddi bir oranında da gol katkısı bu oyunculardan geldi.
Takımın da ilk 11’inin büyük oranda değiştiğini düşünürsek, bu durum teknik heyetin bir başarısıdır.
Sergilenen oyun ve mücadele de cabası...
Ancak yeterli olmayan şeyler de var, eleştirilerin odak noktasını da bu oluşturuyor.
Orta alan ve kanatlardaki kırılganlık, hücumda alternatifsizlik gibi...
Bunu hedef bağlamında düşünmekte yarar var.
Samet Aybaba, hedeflerinin ligi ilk 10 sıra içerisinde tamamlamak olduğunu kaydetti; hayal satmadı, ölümü gösterip sıtmaya da razı etmedi.
Oldukça gerçekçi bir hedef koydu.
Soru şu; Bursaspor’un kadro kalitesiyle ligi ilk 10 sırada tamamlayabilir mi?
Evet ya da hayır ile başlayan birçok cümle kurabiliriz buna...
Ama önemli olan nokta; takımın kendi kimliğini sahaya yansıtması.
Aybaba geçtiğimiz gün yaptığı basın toplantısında durumu şöyle özetledi:
“Takım halinde oynadığımız zaman çok mücadele ettiğimizde, temaslı ve coşkulu oynadığımızda gerçekten sahaya yansıttığımız şeyler çok iyi.”
Dolayısıyla ara transferde tahta neden açılmadı, neden takviye yapılmadı sorularla tepkiler doğuracağımıza bir şekilde yeniden takıma odaklanmak ve bardağın dolu tarafını görmek gerekiyor.
Hali hazırda Bursaspor’un sezon içerisinde en fazla beraberlik alan takım olmasının nedenlerinden birini de bu psikolojik ve teknik detaylar oluşturuyor.
Her şeyden biraz var, ancak hiçbir şey tam değil.
Takımın gerçekten oyunu arzuladığında neler yapabileceğini görmüşken, mevcut kaynakları ekstra bir transfere yatırmak mı, yoksa o takımın oyuncularının geciken maaşlarını ödeyerek sahaya kafaları rahat çıkmalarını sağlamak mı?
Bunu düşünmek gerekiyor.
Her ne kadar bizler işin içerisine duygularımızı katsak da futbolun bir de endüstriyel, profesyonel bir boyutu var.
Artık kabullenmek gerekiyor; bazı istisnalar dışında oyuncular, takımdaşlığa ve aidiyet duygusuna profesyonel bir gözle bakıyor.
Bunu hep yabancılarda görüyorduk, son yıllarda da yerli oyuncularda da görmeye başladık.
Pek çok neden sıralayabiliriz, ülkenin ekonomik şartları, şehrin dokusu, uyumu vs.
Profesyonel bir oyuncu bazında; siz o oyuncunun parasını günü gününe yatırdığınızda, verdiğiniz sözleri yerine getirdiğinizde o oyuncunun da performansının yüzde 100’ünü sahaya yansıtmasından daha doğal bir şey yok.
Aksi halde konsantrasyon kayıpları, oyuncu isteksizliği, istikrarsız performanslar gibi birçok duruma şahitlik ediyoruz.
Doğrudur, yanlıştır, tartışılır ancak gerçek bu.
İşçi-işveren memnuniyeti ve buna odaklı performans artışı, bir nebze bu açıdan yeşil sahalarda da görülüyor.
O sebeple...
Bundan sonraki süreçte transfer döneminin artık geride bırakıldığını kabullenerek, tüm enerjinin takıma aktarılması gerekiyor.

Yazarın Tüm Yazıları