Olmak ya da olmamak - Tüm mesele aşı

‘Toplumsal bağışıklık için halkın en az yüzde 70-80’i aşılanmalı.’ Bunu ben değil uzmanlar söylüyor... Bugüne kadar gerçekleşememesinin nedeni yeterli doz aşının olmamasıydı. Anlaşmalar imzalandı. Söz verilen BioNTech aşılarının bir kısmı dün geldi, gelmeye de devam edecek ama tünelin sonundaki ışık için bir fazlası lazım. O da aşı olmak! Sırası gelmesine rağmen yaptırmayanlar ile tereddüt yaşayanlar risk olur mu? İkna etmek için neler yapılmalı? Bilenlere sordum.

Haberin Devamı

Olmak ya da olmamak - Tüm mesele aşı

BİR BİLGİ
HER İKİ AŞIDA GÜVENLİ

BİLİM Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz toplumdaki aşı tereddüdünün sanıldığı kadar yüksek olmadığını, söz verilen aşıların gelmesi/aşılamanın başlaması ile sürecin hızlanacağını ve tereddüdün de ortadan kalkacağını söylüyor. Prof. Dr. Yavuz, “Başta bir aşı diğerine göre daha iyi gibi bir yaklaşım oldu. Bu yaklaşımdan dolayı insanlar yanlış etkilendi. Oysa her zaman şunu söyledik; ‘Önemli olan aşı olmak, hangi aşıyı olduğunuzun önemi yok.’ Türkiye’de kullanılan her iki aşı da güvenlik (insan sağlığına etkileri) bakımından hiçbir eksisi olmayan ve hatta gebelere bile yapılabilen aşılar. Aşı içinde herhangi bir canlı virüs yok. O nedenle gebeler, alerjisi olanlara, organ nakli olanlara, kanser hastaları ile bağışıklığı baskı altındaki hastalara güvenle uygulanabilir. Aşının antikor geliştirme oranı çok yüksek. Şu an yeterli sayıda aşımız olmadığı için seferberlik başlamadı ama söz verilen aşılar söz verildiği tarihte geldiği an bilgilendirme toplantıları, kampanyalar, görseller, videolarla kişilerin büyük oranda ikna edileceğini, aşıya karşı ‘Acaba?’ sorusunun kafalardan silineceğini düşünüyorum. Unutmayın ki bu hastalığa dair elimizdeki veriler artık 1 yıllık. Ezberden konuşmuyoruz” diyor.

Haberin Devamı

BİR ÖNERİ
AŞI OLANLAR ÖDÜLLENDİRİLSİN

SAĞLIK Bilimleri Üniversitesi - Enfeksiyon Hastalıkları AD Başkanı Prof. Dr. İlyas Dökmetaş’a birinci doz ile ikinci dozu yaptıranlar arasındaki farkın neden kaynaklandığını sordum. Prof. Dr. Dökmetaş kesin bir veriye sahip olmamakla birlikte, “Ufak tefek de olsa aşının istenmeyen etkileri, komşular arasında ‘Aşı oldum, hasta oldum’ gibi dedikoduların yanı sıra aşı tedarikinde zorlanmalar, gecikmelere bağlı olarak birinciden sonra ikinci dozların yapılmasının yavaşlaması gibi durumlar etken olabilir” diyor. Haziran ayı itibarıyla aşılar yolda. Peki, bundan sonra benzer süreçler yaşanmaması için neler yapılabilir? Prof. Dr. Dökmetaş şöyle anlatıyor: “Aşının önemi bıkmadan tekrar edilmeli. Öncelikli olarak isteyenlere aşı yapmak, istemeyenleri de bu sürede ikna etmek önemli. Aşı olanın ödüllendirildiği bir sistem şart. Mesela aşı olmayan; toplu taşımaya binemesin, sinema-tiyatroya gidemesin, kafe-restorana giremesin, plajda yer bulamasın gibi... Bugün bir işe/okula girmeden önce de benzer şeyler istenmiyor mu? Çocukluk aşıları tam olmayanı kim kabul eder? Dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir uygulama var bizde: ‘Aşı timleri.’ Eve kadar gidip yapıyoruz. Şanslıyız! Henüz aşı görmeyen ülkeler var. Bunlar unutulmamalı. Kulağa belki hoş gelmeyecek ama... Hele de aşı sırası gelen, tebliğ edilmesine rağmen aşı olmayanlar... Onlar ayrı kategoriye alınabilir. Hastalanmaları durumunda tedavi giderlerini devlet üstlenmesin mesela. Nasıl kasko yaptırmadığınız aracınızdan, DASK yaptırmadığınız evinizden siz sorumluysanız sağlığınızdan da sorumlu olmalısınız.”

Haberin Devamı

Olmak ya da olmamak - Tüm mesele aşı

BİR ÖZET
AŞI TEREDDÜDÜ EN FAZLA YÜZDE 10

İSTANBUL Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip toplumda kemikleşmiş bir aşı tereddüdü olduğunu düşünmüyor, ‘Çünkü yeterli aşı yok!’ diyor, şöyle devam ediyor: “Sağlık Bakanlığı, en başta, stratejiyi yanlış yürüttü. Verilerin net ifade edilmemesi, söz verilen tarihte aşıların gelmemesi gibi nedenlerle halk üzerinde bir tedirginlik, güven sorunu oluştu. Ocak ayından beri aşı bekliyoruz. Gelseydi şu ana kadar zaten aşılama bitecekti. Günlük 1 milyon aşı yapabilme kapasitemiz olmasına rağmen günlük ortalama 210 bin aşı yapılıyor. Sağlık Bakanlığı’nın elinde yeteri kadar Sinovac aşısı olmadığı için, vatandaşlar randevuları açık olduğu halde aile hekimlerinden 1. doz aşı için randevu onayı alamıyor. Yani anlayacağınız aşılar gelene kadar aşı tereddüdü gibi bir başlıkla oyalanıyoruz. Yeterli aşı geldiğinde toplumun büyük bir bölümü hızla aşılanabilir. Hadi belli bir kesimde aşı tereddüdü oluştu diyelim. Hemen bir alt gruba, o da olmaz ise bir altına inerek hızlıca aşılama yapılabilir. Ya da kimse randevu almak ile uğraşmaz; işyerleri, fabrikalar, evlere gidilerek, toplu aşılama yapabilme kapasitesi mevcut. Hedef toplumun yüzde 70-75’ini aşılamak. Tereddüt olsa bile en fazla yüzde 10’da kalır ki bu da toplumsal bağışıklığın sağlanması açısından büyük bir problem yaratmaz.”

Haberin Devamı

BİR VERİ
AŞILAMA ORANLARI
TÜRKİYE’DE aşılama 13 Ocak 2021 tarihinde başladı. O günden, 27.05.2021 tarihine kadar toplam yapılan aşı sayısı 28.534.175 oldu. Bunlardan birinci doz uygulananların sayısı yaklaşık 16 milyon 300 bin, her iki doz uygulananların sayısı ise yaklaşık 12 milyon 200 bin kişi.
Birinci doz ile iki dozu birden olanların arasında yaklaşık 4 milyon doz fark var. Bu da aşı sırası geldiği halde aşı olmayanları, bir şekilde randevusunu kaçıranları işaret ediyor ki buna, en başta hiç randevu almayanları da ekleyince (tahmini) yaklaşık yüzde 20-25 oluyor.

BİR ÖRNEK
NEDEN TEK DOZ OLDUM
NERMİN Ç. (65)-İZMİR: “1 yıldır eve kapanmıştık. ‘Aşı geldi’ denilince koştum, yaptırdım. Rahat edeceğimi düşündüm. Ama hiçbir şey değişmedi. Evde kalmaya devam ettik. Ne çocukları ne de torunları görebildim. Ayrıca komşularımdan biri aşıdan sonra hasta da oldu. ‘Madem hasta olacağım, madem aşı da olsam çocuklarımı göremeyeceğim’ dedim, 2. dozu yaptırmadım.”

Yazarın Tüm Yazıları