Merhaba!

Sevgili Hürriyet okuyucuları!

Haberin Devamı

Bundan böyle haftanın üç günü (pazartesi, çarşamba ve cumartesi), bana ayrılan bu köşede huzurlarınızda olacağım.

Namık Kemal’in dediği gibi, “Bais-i şekva bize hüzn-i umumidir Kemal. Kendi derdi gönlümün billah gelmez yadına.” Yani, bizim şikâyet etmemizin sebebi içinde bulunduğumuz hüzün atmosferidir, gönlümün kendi derdinden bahsetmek asla aklıma gelmez.

Malum, Türkiye’mizde gazeteler Babıâli’nin bilinen yokuşlarında doğdu, büyüdü, serpilip gelişti. İrili ufaklı onca gazetelerimizin arasında Hürriyet’in müstesna bir yeri vardır.

Bu müstesna yer, onun büyüklüğünün yanı sıra, gazete gibi gazete olmasındandır.

Merhum Kemal Ilıcak’ın klişeleşmiş bir sözü var: “Haber kutsal, yorum hürdür”. Biz gazeteciler haberin kutsallığı üzerine titrer, onları eğip bükmeden yalın haliyle halka aktarırız. Yazarlar olarak da esinlendiğimiz olay ve haberlerin nedenini, nasılını ve yansımalarını enine boyuna yorumlarız.

Haberin Devamı

Gazetecilik kamu görevidir, gazeteciler kamu adına iş görürler. Bundan dolayı da eleştirel göze sahiptirler. Eleştirdikleri kişiler -ki bunlar genellikle iktidar sahipleridir- ve onların yanlıları tarafından pek sevilmezler.

Gazetecilerin de sevilmek diye bir dertleri yoktur, olmamalıdır.

Yorumların değişik olması, bir yazarın ak dediğine diğerinin kara demesi bile yadırganmamalıdır. Fikri zenginliğin faydası var, zararı yoktur.

İnsafı elden bırakmadan doğruya doğru, eğriye eğri demek şiarımızdır.

Demokrasinin fazileti, içinde muhalefeti barındırmasındandır. Muhalefetin makul ve yapıcı tenkitleri, iktidarlar için karanlığı delen meşalelerdir.

Gazeteci ve yazarların her biri, bir meşale olup zifiri karanlığı aydınlatan şimşek konumundadır.

Yeter ki art niyet olmasın. Zira niyet hayır, akıbet hayır demişlerdir.

Mademki ‘amiral gemisi’ndeyiz, onun diliyle başlangıç yapalım:

Vira bismillah!

 

Yazarın Tüm Yazıları