Eyüp Can

Bir değil iki kez utandım!

5 Ağustos 2014
Koca koca adamlar milletin meclisinde resmen sokak kavgasına tutuşmuşlar. Hangi partiden olduğunun bir önemi yok tekme tokat birbirine girenler öldüresiye kavga edenler milletvekili.

Bir değil iki kez utandım!

Koca koca adamlar milletin meclisinde resmen sokak kavgasına tutuşmuşlar. Hangi partiden olduğunun bir önemi yok tekme tokat birbirine girenler öldüresiye kavga edenler milletvekili.

Dün mecliste yaşanan kavgayı izlerken utandım...

Bir değil iki kez utandım.

Neden mi?

Lütfen önce şu iki videoyu izleyin.

http://webtv.radikal.com.tr/turkiye/8630/mecliste-akp-ve-mhpliler-arasinda-kavga.aspx

Koca koca adamlar milletin meclisinde resmen sokak kavgasına tutuşmuşlar. Hangi partiden olduğunun bir önemi yok tekme tokat birbirine girenler öldüresiye kavga edenler milletvekili. Allahtan üzerlerinde silah etrafta ellerine alıp birbirlerine saldıracakları birşey yok! Allah korusun, bulsalar; sopa, levye, balta Allah ne verdi demeyip ölümüne vuruşacaklar! Oysa oturumu açan Meclis Başkan vekili Ayşenur Bahçekapılı herkesin bayramını kutlamış tüm vekillere iyi dileklerini sunarak başlatmış genel kurul toplantısını... Espriler yapılmış bayramdan sonra ilk buluşma olduğu için kucaklaşmalar yaşanmış... Barış mesajı verilmiş... Ama ne zaman ki İŞİD ve Türkmenler konusu açılmış Ak Parti ve MHPli vekiller arasında sataşmalar başlamış... Olabilir milletin meclisi orası... Her konu medenice en sert biçimde tartışılır, tartışılmalı da... Ama sözle, zekayla, bilgiyle... Tekme-tokatla, hakaret-küfürle değil. MHPliler Türkmenleri sahipsiz bıraktınız deyince Ak Partili bazı vekiller cevap vermiş. Sataşmalar devam ederken birden iş sözlü sataşmadan tekme tokat girişmeye dönüşmüş. Ak Parti milletvekili Mustafa Şahin ile MHP milletvekili Ali Uzunırmak birbirine girmiş... Bu arbede ve saldırıda Şahin'in anlı açılmış. Araya giren vekiller daha büyük bir felaketi zor önlemiş... Bu arada AK Partili vekillerin arasında kalan MHPli Sinan Ogan saldırıya uğruyor... Bazı vekiller adeta Ogan'ın üzerine çullanmışlar. İkinci görüntü neredeyse bir arbede ve linç girişiminin yaşandığını gösteriyor! Neyse ki her iki partiden makul insanlar araya girip daha büyük bir felaketin yaşanmasını engellemişler... Ayşenur Bahçekapılı vekilleri odasında toplayıp yatıştırmaya çalışmış... Ama nerde... Öfke, nefret, hakaret diz boyu... Sanki o utanç verici ergen çocuk kavgası yetmezmiş gibi vekiller bu kez de bir birleri hakkında söz düellosuna başlamış... Söz düellosu lafın gelişi... Sinan Ogan çıkmış '60 Ak it bana saldırdı' diyor... Evet saldıran Ak Partililer var ama araya girip ayıran Ak Partili vekiller de var... Şamil Tayyar Bahçeliye hitaben 'Ogana kuduz aşısı' yapılmasını öneriyor... Biri it dedi ya öteki geri kalır mı? Kavgada söylenmeyecek 'İt ve kuduz' lafları milletin meclisinde havada uçuşuyor! Birbirine 'it-kuduz' diyenler milletin vekili... Saldıran da vekil ayırmaya çalışan da... Ve malesef bu utanç verici görüntüler milletin vekilleri arasında mecliste yaşanıyor... Partiler kendi vekillerine sahip çıkıp diğer partili vekilleri suçluyor... Bize de bu görüntü ve hakaretleri izleyip utanmak düşüyor... Peki Meclisin, demokrasinin düştüğü- düşürüldüğü bu seviye partileri utandırmıyor mu? Lütfen bugün partililerden gelen açıklamalara bakın... Neden bir değil iki kez utanmalıyız daha iyi anlayın!

Yazının Devamını Oku

Devlet kinci onlar adaletli

24 Temmuz 2014
Ne diyor oğlu gözaltına alınan Güzeltaş, "Şükürler olsun ki zalim tarafında değilim.' Ne diyor Tatar, 'Umarım siz adil hukuktan mahrum kalmazsınız.' Ne diyor Şener, 'Keşke onlar gibi acımasız olabilseydim.' Keşke devlet adına hareket edenler de idrakine varabilse bu sözlerin...

Bu ülkede devletin adalet anlayışı intikamcı dün bunu bir kez daha gördük.

Ama bakın kinle, öfke ve nefretle, intikamla hareket etmeyenler de var.

Önceki gün casusluk suçlamasıyla ‘paralel’ adı altında 22 ilde birden Ergenekon, Balyoz ve 17 Aralık operasyonlarını yapan polislere karşı bir operasyon başlayınca gazeteciler Amirallere Suikast Davası’ndan haksız bir biçimde yargılanırken dayanamayıp başına tek el ateş ederek intihar eden Yarbay Ali Tatar’ın abisine sormuşlar…

‘Bugünün göz altıları için ne düşünüyorsunuz?’

Acılı ve yaralı abi Ahmet Tatar da cevap vermiş…

‘Aklıma önce güzel insanlar geliyor. Hepsini bir kez daha saygıyla rahmetle anıyorum. Dünün mağrurlarına, bugünün "mağdurlarına" ise: Çok canımızı yaktınız. Çok zulmettiniz. Umarım siz adil hukuktan mahrum kalmazsınız.’ ***

Ahmet Tatar tek mi?

Değil…

Yazının Devamını Oku

Akit gazetesinin sorduğu o önemli soru

22 Temmuz 2014
Gazetecinin işi soru sormak.

Akit gazetesinin sorduğu o önemli soru

Gazetecinin işi soru sormak.

Cevabını alsa da almasa da…

Fakat AK Parti iktidarında gazetecilerin özellikle Başbakan Tayyip Erdoğan’a soru sorma imkânı ve şartı kalmadı.

Akreditasyon uygulaması adı altında demokrasi ile alakası olamayan bir medya ortamı yaratıldı.

Bir yanda partizanlar diğer yanda karşıtları!

Soru sormak hele de karşıtına imkansız hale getirildi.

Yazının Devamını Oku

Cem Yılmaz gibi bir mizahçı bile gülüp geçemiyor

17 Temmuz 2014
Nedir bu tahammülsüzlük, insanları etiketleme, fişleme hastalığı. İnsanlar emek harcayarak çektikleri bir filmin kutlamasını yapamayacaklar mı? Yapınca içti, içmedi diye afişe mi edilecekler.

Cem Yılmaz isyan etmesin de ne yapsın…

Aylarca uğraşmış, emek vermiş ve bir film yapmış.

Çekimler tamamlanınca da tüm ekibe bir kutlama partisi vermiş.

Yılmaz Erdoğan ve Acun gibi yakın dostlarını da davet etmiş.

Buluşmuşlar, sohbet, eğlence yemek kendilerince bir kutlama yapmışlar.

Hatta gece sohbet uzayınca dışardan pide bile söylemişler.

E ne var bunda?

Buraya kadar bir şey yok.

Yazının Devamını Oku

Yeni bir siyasi yıldız mı doğuyor?

16 Temmuz 2014
Belki Çankaya yarışı Tayyip Erdoğan ile Ekmeleddin İhsanoğlu arasında geçecek…

Belki Erdoğan ilk turda cumhurbaşkanlığı ipini göğüsleyecek ama ben bugün AK Parti’nin başkanlığa koşan ‘reisi’ ya da CHP ile MHP’nin ortak adayı Ekmel Hoca’yı değil, cumhurbaşkanlığı adaylığı ile birlikte Türkiye siyasetinde hızla paylayan Selahattin Demirtaş’ı anlatmak istiyorum.
Dikkat edin Türkiye siyaseti diyorum…
Türk ya da Kürt siyaseti değil…
Demirtaş siyasette yeni değil fakat Çankaya adaylığına kadar birçok insanın gözünde o sadece Kürt siyasi hareketinin bir temsilcisiydi.
Ki ben de aynı fikirdeyim…
Bir yanda Kandil diğer yanda Öcalan…
Bir yanda silah diğer yanda siyaset…

Yazının Devamını Oku

Ayelet Shaked mi Yıldız Tilbe mi?

15 Temmuz 2014
Bu nasıl bir cehalet? <br> Bu nasıl bir öfke? <br> Bu nasıl bir nefret?

İsrail hükümetinin Gazze’de yaptığı insanlık dışı katliamlara karşı çıkmak için illa Yahudi düşmanı mı olmak gerekiyor?
Irkçılık, ayrımcılık yapmadan bir ırka-ülkeye-topluluğa mensup insanların yaptığı yanlışları yerden yere vuramaz mıyız?
Bu kadar mı zor?
Gazze’de yaşanan katliamı eleştireceğim derken ne diyor Yıldız Tilbe?
'Allah hitlerden razı olsun bunlara az bile yapmış ne kadar haklıymış adamcaaz!'
Yazım hatalarını falan bir kenara bırakıyorum, böyle bir cümle kurmadan önce aklı vicdanı olan bir insan bin defa düşünür…
Ama nerede?

Yazının Devamını Oku

Soma'da çöken, 'merhametsiz büyüme' üzerine kurulu yalan düzeni!

20 Mayıs 2014
Soma'da 301 madencinin hayatı üzerine bir kâbus gibi çöken; sadece bir maden değil, ‘merhametsiz büyüme’ üzerine kurulu yalan düzeni!

Soma katliamından sonra...
"Trafo patladı" dediler yalan çıktı.
9 ay önce Enerji Bakanı ile adeta şov yapıp faciadan sonra "Ama biz denetlendik birinci sınıf madeniz" dediler 1. sınıf maden 301 madenciye mezar oldu!
"Yaşam odası var" dediler, facianın 4. günü olmadığı ortaya çıktı.
"Bizde taşeron yok" dediler yasaların arkasından dolanmak için hayli ilkel ‘dayı düzeni’ kurdukları anlaşıldı...

Yazının Devamını Oku

Hayır beyler bu mesleğin kaderinde ölüm yok

15 Mayıs 2014
Hiç değilse bugün hiçbir gerçekliği olmayan ve vicdanları yaralayan bu mazeretle karşımıza çıkmayın.

Acı, hüzün, öfke…
Cumhuriyet tarihinin en büyük maden facialarından biriyle karşı karşıyayız.
1992’de Zonguldak’ta grizu patlamasından 263 kişiyi kaybettik.
"Bu son olsun" dedik…
Siyasi nutuklar attık. Özelleştirme dalgasıyla madenleri ıslah ettik.
Daha verimli ama sıfır ölümlü madenler vaat ettik.
Ama maalesef özelleştirmelerde tam gaz ilerlerken, ölümlü iş kazalarını düşüremedik.
Madenlerde 73 yılda 3 bin şehit verdik.
En acısı Zonguldak’tı.
22 yıl sonra Zonguldak’a Soma eklendi.
Ben bu satırları yazdığım sırada Başbakan Tayyip Erdoğan Manisa Soma’da 238 canı yitirdiğimizi açıklıyordu. 100’e yakın yaralı ve daha da acısı 120’ye yakın maden işçisi hâlâ mahsur.
Dualarımız son ana kadar onlarla ama zaman aleyhimize işliyor.
Çaresiz bir bekleyiş hâkim Soma’da.
Öğrenilmiş bir çaresizlik bu…
Kader, el hâk inananlar için şu kainatta olmakta olan da olacak olan da kader…
Ama kimse çıkıp da "Bu mesleğin kaderinde ölüm var" demesin.
Hiçbir mesleğin kaderinde ölüm yok çünkü. Buna, ölmek ve öldürmek için kurulmuş askerlik dahil. Evet kabul edelim, bazı meslekler diğerlerine göre daha riskli.
Daha riskli ama gerekli tedbirleri alırsanız riskten kaçabilirsiniz ama kaderden kaçamazsınız!
2014’ün ilk 4 ayında birçok farklı meslekten 396 işçi hayatını kaybetmiş.
Neden?
İhmalden ihlale, tedbirsizlikten yetersizliğe, aşırı büyüme hırsından kontrolsüz taşeronlaşmaya, denetimsizlikten dengesizliğe birçok sebebi var.
Ama en önemli sebep Türkiye hâlâ iş kazalarına ‘sıfır tolerans’ politikasını kararlılıkla uygulamıyor.
19 yıldır Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 176 numaralı ‘Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi’ni imzalamıyor.
İmzalansa bu kaza olmayacak mıydı?
Bilemeyiz ama imzalanıp kararlılıkla uygulansa büyük ihtimal olmayacaktı çünkü o sözleşme işverene ve hükümete çok önemli sorumluluklar yüklüyor.
Ama Çalışma Bakanlığı "İş güvenliği için benzer yönetmeliklerimiz var" diyerek meseleyi geçiştiriyor.
Sanki o sözleşmeye imza atan Amerika, İsveç ya da Rusya’da benzer yönetmelikler yok!
Amerika ve Çin dünyanın en büyük maden üreticileri.
TEPAV 2010 yılında dünyada maden ölümleriyle ilgili çok önemli bir araştırma yapmış. Bir yanda Amerika diğer yanda Çin.
2000 ile 2010 arası Amerika’da 100 milyon ton üretim başına ölüm oranı 6 kişi.
Hadi orası Amerika peki ya iş güvenliği açısından en çok eleştirilen Çin’de durum ne? Ortalama 200 kişi.
Peki ya Türkiye?
Ortalama 700’ün üzerinde.
Maalesef Türkiye maden ocaklarındaki ölüm oranı açısından dünyanın en kötü ülkeleri arasında!
Ve bu yeni bir durum değil.
Her iktidar bu durumu düzeltmek vaadiyle işbaşı yapıyor.
Ama ne zaman ki ‘sıfır tolerans’ politikası kararlılıkla uygulanmıyor ve gerekli tedbirler alınmadığı için bir facia yaşanıyor, hemen "Bu mesleğin kaderinde ölüm var" mazeretine sığınılıyor.
Acımız taze, yasımız büyük…
Acı, hüzün ve öfke…
Gözyaşlarımız da siyah akıyor.
Hiç değilse bugün hiçbir gerçekliği olmayan ve vicdanları yaralayan bu mazeretle karşımıza çıkmayın.
Ölenlerin ruhunu, kalanların kırık ve yaslı kalbini daha fazla incitmeyin.
Çünkü riskten kaçılır kaderden kaçılmaz.
Risk, gerekli tedbiri almazsanız ölüme-kadere dönüşür.
Mesleğin kaderinde olduğu için değil.

Yazının Devamını Oku