Yani erkek dediğin: Zampara ve iyi sevişen bir makarnacı mıdır

Şurası kesin...

Haberin Devamı

Pandemi sırasında Marcello Mastroianni’yi yeniden keşfettik.

Bu yıl Türkiye’de ve dünyada 1960’lı yılların İtalyan filmlerini seyretme modası var...

Yani erkek dediğin: Zampara ve iyi sevişen bir makarnacı mıdır

Dino Risi, Ettore Scola, Fellini, Vittorio de Sica gibi popüler yönetmenlerin anlattığı o İtalya hepimize çok tanıdık geliyor... Seviyoruz o İtalya’yı...

*

Bir de Marcello ve Sophia Loren...

Biri “Latin çapkın ve âşık erkek”...

Öteki Napoli’nin hoppa, sempatik ve seksi kadını...

*

Marcello Mastroianni 19 Aralık 1996 günü Paris’te öldü... Bu yıl ölümünün 25’inci yılı...

Ölümünden 3 yıl önce Hürriyet’teki genel yayın yönetmenliği süremde bana en büyük mutluluğu veren işlerden birine imza attık.

Hürriyet’in o dönemdeki başarılı yazarı Zeynep Atikkan 1993 yılının nisan ayında Paris’te bir kafede Marcello ile buluştu.

Yani erkek dediğin: Zampara ve iyi sevişen bir makarnacı mıdır

Haberin Devamı

Ve üç günlük çok güzel bir mülakat yaptı...

Bana göre Marcello’nun bugüne kadarki en samimi ve güzel mülakatlarından biriydi.

Ve galiba ölümünden önceki son konuşmalarından da biri oldu...

*

Gazetenin o günkü sahibi Erol Simavi, bu mülakat için Zeynep Atikkan’ı Paris’e gönderdiğimi öğrenince, “Şekerim kaç kişi tanır, ilgilenir” demişti...

Ölümünün üzerinden 25 yıl geçti. Marcello Mastroianni, bugün belki eskisinden bile daha ünlü...

“Dün, Bugün, Yarın” filmindeki o bıyıklı Napolili...

“Kıskançlık Dramaları”ndaki o aldatılan Komünist Partili duvar işçisi...

“Özel Bir Gün”deki o eşcinsel antifaşist...

Hâlâ İtalya’yı ve Mare Nostrum’u, yani “Bizim Denizimiz”i, yani Akdeniz’imizi temsil ediyor.

*

Şimdi size 28 yıl önce yayınlanan bu mülakatın en çarpıcı bölümlerinden bir potpuri aktaracağım...

Bu olağanüstü mülakat için Zeynep Atikkan’a da bir kere daha teşekkür ve alkış...

Hürriyet’i “Büyük Gazete” yapan büyük işlerden biriydi...

LATİN ÂŞIK
1- BEN KADINLARI DEĞİL, HEP KADINLAR BENİ FETHETTİ... AVCI DEĞİL KURBANIM

- İYİ, güzel, yakışıklı, çapkın bir Latin sevgili... Size yakıştırılan bu imaj, gerçek Mastroianni mi?

Haberin Devamı

“Kadınları cezbetmeye kalkan erkek öncelikle maçodur. Ben maço değilim. Her zaman kadınlar tarafından fethedildim. Onların kurbanı oldum.

- Yani, yenildiniz mi?

“Tabii, ‘Latin sevgili’ olmak için, hiç yenilmemiş olmak gerekir. Ben çok sık yenilgiye uğrarım.

BEN KİMİM
2- EŞCİNSELİ VE İKTİDARSIZI DA OYNADIM AMA BENİ HEP LATİN ÂŞIK SANDILAR

- BU yanlış imaj nasıl oluştu?

“Benim için çıkartılan ‘Latin lover’, Latin sevgili deyimi tam bir Amerikan sersemliği. Onlar uydurdular. “Dolce Vita”yı gördüler ve beni bir kategoriye yerleştirdiler. Üstelik çok da cahiller. “Dolce Vita”dan sonra çok farklı rollerde oynadım. Eşcinsel, iktidarsız erkek vesaire. Amerikalıların rahat etmesi için, benim baştan çıkartan, şarkı söyleyen ve makarna yiyen bir İtalyan olmam gerekiyor.

Haberin Devamı

- Bu sizi ciddi şekilde kızdırmışa benziyor.

“Bu saçmalığı derhal silmeye çalıştım. Bir modele sıkışıp kalmak istemiyorum...”

ERKEK DEDİĞİN
3- ERKEK DEDİĞİN CLARK GABLE, GARY COOPER’DIR... BENSE ERKEKLİĞİMİ İSPAT ETMEYE ÇALIŞMADIM

- Beyaz perdede, “baştan çıkartan erkek” imajını hak eden aktör var mı?

“Baştan çıkartan erkek, çok özel bir insan olmalı. Sinema dünyasında Clark Gable, Gary Cooper gibi. Günlük yaşamda ise baştan çıkartan erkek, fetih arzusuyla strateji oluşturan kişidir. Ben, kadınlara savaş ilan etmedim. Erkekliğimi ispat etmek gibi bir çabam da olmadı.

HAYATIMDAKİ KADINLAR
4- SOPHİA ÇOK GÜZEL, AKILLI, AÇIK YÜREKLİ VE GÜÇLÜ BİR KADIN

- PEK çok filminiz Sophia Loren ile... Sophia Loren sizce bir efsane mi?

Yani erkek dediğin: Zampara ve iyi sevişen bir makarnacı mıdır

Haberin Devamı

“Evet. Sophia Loren ile pek çok filmi paylaştık. O tipik bir güney İtalyalı. Çok güzel, akıllı, sevecen, açık yürekli ve güçlü. Claudia Cardinale de güney İtalyalı. Annesi, babası Sicilyalı. Claudia Cardinale için, daha gizemli demeli.

YAŞ FARKI
5- KADIN ERKEKTEN DEĞİL ERKEK KADINDAN GENÇ OLMALI

- FELLİNİ ile aynı kadın tipine duyarlı olduğunuz söyleniyor. Akdenizli, anaç, güçlü...

“Bütün hayatım boyunca kadınlarla birlikte çalıştım. Onları çözmek mümkün değil. Bence erkek, kadın karşısında çocuk gibidir, onun gizemini kavraması çok zor.

- Bu teoriye göre, kadınların işi çok zor.

“Aslında doğru... Toplum da, kadınlara karşı çok gaddar. Yaşlı bir erkek, genç bir kadına âşık olabiliyor. Kadın aynı işi yaparsa, acımasız biçimde yargılanıyor. Kadın çok güçlü ve yıkılmayan bir yapıya sahip. Erkeğin, kadını mutlu edebilmesi için, her yönden çok çalışması gerekir. Yani, erkek kadından daha genç olmalı.

6- İDEAL KADINI ARAMAK PEZEVENKLERİN İŞİDİR

- İnsan her yaşta âşık olur mu?

Haberin Devamı

“Tereddütsüz, evet. Böyle bir film yaptım. Tokyo’da vizyona girdi. Japonlar çok şaşırdılar. Filmde, 60 yaşında bir kadın âşık oluyordu. Japonya öyle bir ülke ki, erkekler hiçbir zaman kadınlara “Seni seviyorum” demezlermiş.”

- İnsanları idealleştirir misiniz? İdeal kadın var mı?

“Nedir ideal? Tabii ki, böyle bir şey yok. İnsan, ideali kendi bencilliğine göre tanımlar. Müthiş anne, kardeş, işkadını, eş ya da metres... İdeal kadını aramak pezevenklerin işi.”

7- ÖLMEK İSTEMİYORUM, TEKERLEKLİ ARABADA BİLE YAŞAMAYA RAZIYIM

- ÖLMEKTEN korkar mısınız? Son yıllarda duygunuz?

“Size bir itirafta bulunayım. Gençken “Yaşlanıp tekerlekli sandalyede aptal gibi yaşamaktansa, ölmek daha iyi” derdim. Şimdi ise, “Tekerlekli sandalyeyi biri itsin, razıyım; ama ben ölmek istemiyorum” diyorum.”

İNANÇ

8- TANRI İLE ARAM PEK İYİ DEĞİL DEVAMLI POLEMİK YAPIYORUM

- KATOLİK değil misiniz? Ölüm, başka dünyaya göç anlamına gelmiyor mu?

“Ben ölüm doğal bir olaydır diyecek kadar inanç sahibi değilim. Başka bir dünyaya gideceğime de inanmıyorum. Üstelik, Tanrı
ile de aram çok iyi değil. Onunla epey polemik yapıyorum.”

AKDENİZLİLİK
9- TEMBELLİK, YAŞAM TUTKUSU, YEMEK, İÇMEK, AŞK YANİ GÜNÜBİRLİK HAYAT

- AKDENİZLİLİĞİN neredeyse sembolüsünüz. Çok derinden bağlı olduğunuz bu Akdeniz kimliği nedir?

“Evet, Akdenizliyim. ‘Akdenizlilik’, bir tür tembellik, yaşam tutkusu, yemek, içmek, aşk, yani günübirlik bir felsefe. Bu yaklaşım size, rahat bir şekilde “Yarın, işler nasıl olsa düzelir” dedirtir. (Gülerek, İtalyanca “Geceler gebedir” diyor.)

- Sorunları çözmeye yanaşmadan ertelemek bir zaaf değil mi?

“Belki, bu bir tür zaafımız. Akdenizli hep mucize bekler. Olayları göğüslemek, onları çözmeye çalışmak zordur. Bırakalım, o işleri başka ülkeler yapsın.”

TÜRKLÜK
10- TÜRK SAYILIRIM ÇÜNKÜ GÜNDE ÜÇ PAKET SİGARA İÇİYORUM

- TÜRKLER de, Akdeniz’in bir köşesinde yaşıyorlar. “Türk” deyince aklınıza ne geliyor?

“Türk deyince gözümün önüne çok sigara içen, bıyıklı bir insan geliyor. Ben de bir noktada Türk’üm, çünkü günde üç paket sigara içiyorum. Türk, herhalde Napoliliye benziyordur. İtalyancada “Anne Türkler geliyor!” diye bir deyim vardır, bu deyim kökünü tarihten alıyor.”

11- ARAPLAR GİBİ ALINYAZISINA İNANMAM, ŞANSA İNANIRIM

- AKDENİZ kimliğinizde kadere inanmak var mı?

“Hayır, kadere inanmıyorum. Araplar gibi, “alınyazısı”na inanmam. Buna karşılık, şansa inanırım.

- Şanslı mısınız?

“Evet, çok şanslıyım. Basit bir memurken, Roma’ya gelip Visconti ile tiyatroya başladım. Tiyatroda çok hızlı tırmandım. Bu performansın hemen ardından, Sophia Loren ile film yapma fırsatı doğdu, Fellini ile tanıştım. Bunlar da sinema kariyerimdeki dönüm noktaları. İnsan yakaladığı şansı korumalı, denetlemeli ve sahiplenmelidir. Yoksa, şansın sürekli size gülmesini bekleyemezsiniz.”

12- BEN ANTİ-KAHRAMANIM, TEK HİKÂYEM ALMANLARDAN NASIL KAÇTIĞIM


- SİZİ hiçbir zaman kahraman rolünde görmedik. Kahramanlığı sevmiyor musunuz?

“Evet, ben bir ‘anti-kahraman’ım. Bir gün kızım ile restorana gitmiştim. Bütün gece, ona Almanlar’dan nasıl kaçtığımı, yani kahramanlık hikâyelerimi anlattım. Canı öyle sıkılmış ki... Daha sonra bir gün, kızımın hatıra defterini elime geçirdim. O akşamı anlatırken ne kadar sıkıldığını ama sesini çıkartmadığını yazmıştı. Doğrusu, ben de kızımın canını sıktığım için kendimden utandım.”

EN SEVDİĞİM FİLMİM
13- ‘SEKİZ BUÇUK’ ÇÜNKÜ; KENDİNE BİLE YARARSIZ. HER ŞEY DEĞİŞSİN İSTİYOR AMA NET FİKRİ YOK

Yani erkek dediğin: Zampara ve iyi sevişen bir makarnacı mıdır


- EN sevdiğim film “Sekiz Buçuk” diyorsunuz. “Sekiz Buçuk”u çevirdiğiniz günden bu yana 30 yıl geçti. Neden “Sekiz Buçuk”, şimdi neredeyiz?

“Bence ‘Sekiz Buçuk’, o yılların insanının bir röntgeni. Yani, kendi sorunlarını çözemeyen, başkalarına yararlı olamayan, kafası karışık... Dahası, her şeyin değişmesini isteyen bir insan tipi. Günümüzde, fikirleri net olmayan kişilere gereksinim yok. ‘Sekiz Buçuk’u bugün anlamak, bence daha kolay.

SİYASİ DURUŞUM
14- ESKİ KAFALI ROMANTİK BİR SOSYALİSTİM, SAĞ MESAJLI FİLMLERDE HİÇ OYNAMADIM

- POLİTİK angajmanlarınız oldu mu? Bugünkü gelişmelere bakıp “Zaman kaybetmişim...” dediğiniz oluyor mu?

“Hiçbir zaman politika yapmadım. Ancak, sağ mesajı olan filmlerde rol almadım. Belki, eski tip bir romantik sosyalistim. Eskiden hepimiz bir şeylerin değişeceğine inanıyorduk. Bugün artık böyle bir umut yok. Berlin Duvarı yıkıldı, Sovyetler Birliği dağıldı, ama işler daha iyiye gitmiyor. Eskiden, yanıltıcı da olsa, yine de bir denge vardı.

- Bugün hangi noktadayız?

“Artık, sadece blucin ve savaş var. Yaşamakta olduğumuz entelektüel krizde, fikir cücesi olduk.”

Yazarın Tüm Yazıları