Rüzgârın hızından hızlı dönen rüzgâr

ABDULKADİR Selvi arkadaşımız kesin bir dille söylüyor:

Haberin Devamı

“Hayır rüzgârı tersine döndü...”

Hollanda ve Almanya’da olanlar o kadar etkilemiş ki, hayır diyecekler fikir değiştirmiş, kararsızlar da kararlı hale gelmiş.

Ben evet rüzgârı mı esiyor, hayır mı henüz pek anlamış değilim.

Çünkü gördüğüm referandum rüzgârı esmiyor.

O nedenle, esmeyen rüzgârın, dönme hesabını da pek anlamadım.

BİR: Selvi’nin yazısı dün çıktı. Yani yazıyı pazartesi günü yazmış.

Demek ki olayların üzerinden 24 saat geçmeden, bir araştırma yapılmış ve rüzgârdan daha hızlı şekilde, rüzgârın tersine döndüğü saptanmış?

İKİ: Bu hesapla biz Türkler, Hollanda hükümetine kızıp bizi yönetecek anayasa konusunda fikrimizi mi değiştirmiş oluyoruz...

ÜÇ: Mesela, bu olaylar sonucunda, o ülkelerden gelen turist azalır veya hiç gelmezse, işini kaybedecek olanlar, bunun üzerine evet demeye mi karar vermişler...

Anlayacağınız, Formula 1 hızıyla araştırma yapıp, bunu hemen etrafa duyuran araştırmacıyı merak ettim.

Acaba bu araştırmayı rüzgârgülüyle mi yapmış...

Fırıldak rüzgârgülüyle yani...


HOLLANDA'YA KIZIP İNEĞİNİ KESEN ADAM
ADAMIN unvanlarına bir bak...

“İstanbul Büyükşehir Belediyesi bağımsız meclis üyesi...”

O yetmemiş bir de “Beşiktaş Belediye Başkan Yardımcısı...”

İyi mi...

Önce şaka yapıyor falan zannettim...

Meğer ciddiymiş...

Arkadaş Hollanda’ya kızmış ya...

Bakın dünyanın en önemli metropollerinden İstanbul’un Büyükşehir Belediye Meclisi kürsüsüne çıkıp ne diyor:

“Emirli’de bir çiftliğim var. Hollanda ineğim de var. Hollanda’yı kınıyorum. O ineklerimden birini keseceğim. Çok da güzel süt veriyorlar ama bundan sonra kime süt verecekse versin. Allah onları bildiği gibi yapsın...”

Allah bu kafadaki insanları, Hollandalıya kızıp hırsını ineğinden alacak kadar kendinden geçmiş kullarını da bildiği gibi yapsın...

Vah benim ülkem...

Belli ki biz İstanbul Belediye Meclisi’ne üye seçerken bilmemiz gereken gibi yapmamışız.

Baksana aradan böyleleri de çıkmış.


16 NİSAN REFERANDUMUNU KİM KAZANACAK? İŞTE SONUÇ
TÜRKİYE’de evet de çıksa, hayır da çıksa asıl kazanan İspanya, İtalya, Tunus ve Yunanistan olacak.

Nereden mi biliyorum?

Türkiye’ye en çok ve en paralı turisti getiren Almanya’da hükümet Türkiye’ye gidecekleri uyardı.

Bu yıl Hollanda, Avusturya, İsveç, İsviçre’den hiç umudum yok.

Fransa’da seçimin en iddialı iki adayından Le Pen kampanyasını İslam karşıtlığı üzerine kuruyordu. İkinci aday Fillon da Türkiye’ye karşı bayrak açtı.

Şu an o ülkelerdeki turizmcilerin ellerini ovuşturduklarını görür gibi oluyorum.


ÖMER KARDEŞİM TAVSİYEM BULLSHIT FALAN DEME
ÖMER Çelik kardeşim Ankara’da her gazeteci seni çok iyi tanır... Gözün eskiden beri Dışişleri Bakanlığı koltuğundadır.

Güzergâh belli. Önce Avrupa ile ilişkilerden sorumlu bakan, sonra bir üstü...

Dış politikamız da belli.

Ülkede seçim ortamı olunca buluyoruz kendimize uygun bir ülke veya ülkeler, çakıyor da çakıyoruz.

Sonra da gidip barışıyoruz.

Rusya, İsrail ve Irak’la böyle yaptık.

Mısır ve Suriye ile barışma kapıda.

Kendim kadar eminim Avrupa ile de aynı şey olacak.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun bunca kavgası, o malum “bullshit” (öküz pisliği) lafından sonra ilişkileri kurtarması kolay değil. Orada oturmaya devam eder mi, onu da bilemem.

Yani bu iş senin kucağına kalacak gibi...

O yüzden tavsiyem Avrupa’ya vur ama öldürme...

Yani Ahmet Davutoğlu’nun yaptığını da Çavuşoğlu’nun yaptığını da sen yapma...


YENİ IRKÇILIĞIN KİTABINI BU YÖNETMEN YAZDI
HOLLYWOOD, bu hafta başında gelen bir şaşkınlığı konuşuyor. Jordan Peele adlı genç Afrika kökenli yönetmenin filmi “Get Out” gösterime çıktığı ilk hafta sonunda 100 milyon dolar gişe yaptı.

Dev yapım şirketlerinin 100-200 milyon dolar bütçelerle yaptığı filmler, birbiri ardına “flop” (gişe hüsranı) haline gelirken, genç yönetmenin 4.5 milyon dolar bütçeyle yaptığı film harikalar yaratıyor.

Konusu, Afrika kökenli bir adamın beyaz sevgilisinin ailesini ziyaretini konu alıyor.

Vanity Fair’in internet sitesindeki yorumlara baktım. Amerika’da ırkçılığın yeni biçimleri ve dışavurumlarını anlatması ilginç bulunmuş.

Ne acı... 21’nci yüzyıla geldik ve hâlâ ırkçılığı konuşuyoruz.


YENİ ÇIKAN 3 KLASİK
Charles-Auguste de Beriot: “Violin Concertos No 6”, Ayana Tsuji, Çek Filarmoni Orkestrası, şef: Michael Halasz

Chopin: “Andante Spianato Grande Polonaise Brillante G Major”, Piyano: Jan Lisiecki

Jennifer Higdon: “All Things Majestic: II. String Make”, Keman: Robert Diaz, Obua: James Button, Nashville Senfoni Orkestrası, şef: Giancorlo Guerrero.


SÖZLÜK: ZAVALLI
“HAYATTA ve sanatta, herhangi bir topluluğa, klana, edebiyat çevresine, ideolojiye dayanmasa var olamayacağını, kendi başına bir hiç olduğunu bilen ve çaktırmayan, devranın döneceğinden korkan kişi...” / Onur Burak: “Lügatlere Güncelleme” Alternatif Anlamlar Sözlüğü


MORNING HAS BROKEN
CAT Stevens’ın bu harika şarkısını sevenlere yeni çıkan bir yorum.

Art Garfunkel ile Diana Krall birlikte söylüyor.

İrlandalı Chieftains topluluğunun 40’ncı yılı için hazırlanan CD’de söylüyorlar. Şarkıyla çok güzel bir İrlanda havası vermişler.

Haberin Devamı

Yazarın Tüm Yazıları