Ruhani bir devlet yalanının 72 saati

İMAM Humeyni Havalimanı yakınındaki füze bataryasının başındaki görevli, ekranda bir uçak veya füzenin yaklaştığını tespit eder etmez, rampadaki füzeleri aktive etti.

Haberin Devamı

Bir Amerikan savaş uçağı veya füzesini tespit etmişlerdi. İlk füzeyi ateşledi.

Otuz saniye sonra ikinci füze de ateşlenmişti.

İnsanlık tarihin gördüğü en büyük devlet yalanlarından biri işte böyle başladı...

Yani Ukrayna yolcu uçağının düşürülmesi olayı...

Kararı İran Devrim Muhafızları Komutanlığı’na bağlı bir subay vermişti.

Ülkenin seçimle işbaşına gelmiş hükümetine değil, dini liderine bağlı çalışan “İslami rejimi koruma ordusu”nun bir elemanı...

Ve işte o dini liderlik 72 saat boyunca bu gerçeği hem kendi halkından, hem de dünyadan saklamaya çalıştı.

Bu yazı, işte o 72 saatin hikâyesi...

Ruhani bir devlet yalanının 72 saati

1)İLK HATA: HAVALİMANI SİVİL UÇUŞLARA BAKIN NEDEN KAPATILMAMIŞ

 

Haberin Devamı

OLAY 7 Ocak gece yarısından hemen sonra, İran, Irak’taki Amerikan üslerini vurmaya hazırlanırken başladı.

Aynı saatlerde Devrim Muhafızları Ordusu’na ait seyyar uçaksavar savunma bataryası İmam Humeyni Havalimanı’nın yakınına konuşlandırıldı.

İlk vahim hata işte o sırada yapıldı.

Havalimanı sivil uçuşlara kapatılmadı.

Bu kararı da dini lidere bağlı Devrim Muhafızları Ordusu komutanları aldı.

Çünkü şunu düşündüler.

BİR: Havalimanı sivil uçuşlara kapatılırsa bu halkta panik yaratabilirdi.

İKİ: Ama asıl kapatmama nedeni çok daha vahimdi.

Dini liderlik kadrosu, havalimanının sivil uçuşlara açık tutulmasının, Amerika’nın burayı vurmasına engel olacağını hesaplıyordu.

Yani sivil uçaklar canlı kalkan olarak kullanılacaktı.

 

2) İKİNCİ HATA: İKİNCİ ALARM İPTAL HABERİ FÜZE BİRİMİNE ULAŞMIYOR

 

İKİNCİ vahim hata yine o gece geldi.

İran füzeleri Irak’taki Amerikan üslerini vurmaya başladığı sırada, İran istihbaratı, kendilerini alarma geçiren bir bilgi iletti.

Buna göre Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki üslerden kalkan Amerikan savaş uçakları Tahran’a doğru geliyordu.

Haberin Devamı

Ve Cruise füzeleri de yola çıkmıştı.

Bunun üzerine bütün savunma bataryaları alarma geçirilmişti.

İşte o noktada ikinci vahim hata geldi.

Biraz sonra bu istihbaratın yanlış olduğu öğrenildi.

Ama bu ikinci haber hâlâ açıklanmayan bir nedenden dolayı İmam Humeyni Havalimanı etrafında üstlenen seyyar savunma bataryasına ulaşmadı.

Ve onlar da iki füzeyi aktive ettiler.

Ruhani bir devlet yalanının 72 saati

3)ÜÇÜNCÜ HATA: FÜZE BAŞINDAKİ SUBAY KOMUTANA ULAŞAMIYOR

 

ÜÇÜNCÜ affedilmez hata işte o noktada geldi.

Bataryanın başındaki subay, ateş iznini almak için komutanını aradı.

Ancak komutan General Hacızade o sırada Amerikan üslerine yapılacak saldırıyı koordine etmek üzere Batı İran’daydı.

Füzeyi ateşleme izni almak için arayan subay Hacızade’ye ulaşamadı ve kararı kendi verdi.

Haberin Devamı

Hacızade olayı Tahran’a döndükten sonra öğrendi ve Devrim Muhafızları Ordusu’nun üç üst düzey komutanına “Uçağı muhtemelen kendimiz düşürdük” haberini verdi.

İşte o andan itibaren tarihin gördüğü en büyük yalan saati işlemeye başladı.

 

4) İLK YALAN: BU HABERİ YALANLAYALIM, HEM DÜŞMANIN İŞİNE YARAR HEM DE HALK AYAKLANIR

 

GENERAL Hacızade üslerine bu haberin verilmemesini tavsiye etti.

Gerekçesi de şuydu: “Ordumuzun savunma sisteminde böyle bir zaaf olduğu duyulursa düşmanın işine yarayabilir”.

Bu arada bundan daha az masum bir başka gerekçe daha konuşuldu.

Bir süre önce İran’da rejim aleyhtarı gösteriler başlamıştı.

Süleymani’nin öldürülmesi bu olayları bitirmiş, ülkede yeniden bir birlik havası doğmuştu.

Haberin Devamı

Şimdi bu olayın duyulması bu birlik havasını yeniden bozabilir ve gösterilerin tekrar başlamasına yol açabilirdi.

Bütün bunlar olup biterken, ülkenin seçilmiş cumhurbaşkanına ve hükümetine haber verilmemişti.

 

5) İKİNCİ YALAN: AMERİKA VE İSRAİL O GECE ‘JAMMİNG’ YAPTI DİYELİM

 

KURULUŞ ve esas amacını “İslami rejimi korumak” olarak belirleyen Devrim Muhafızları Ordusu kendi içinde bir inceleme komisyonu oluşturdu. Önce bunu “Amerika ve İsrail’in o gece jamming (iletişim sistemlerini karartma) yapmasına” bağlama eğilimi belirdi.

Oysa Amerikalılar o gece hiçbir askeri uçağın havalanmadığını, ayrıca Tahran Havalimanı ve İran üzerinde kesinlikle ‘jamming’ uygulaması yapılmadığını açıklayacaklardı.

Haberin Devamı

İran rejiminin ruhani lideri Ayetullah Hamaney, çarşamba günü olaydan haberdar edildi.

Ancak ülkenin seçilmiş cumhurbaşkanına ve hükümetine hâlâ haber verilmemişti.

 

6) OYALAMA TAKTİĞİ 1: REJİMİ KORUMAK İÇİN KARAKUTUYU BEKLEYELİM

 

BÖYLECE perşembe gününe gelinmişti.

O sırada Ukrayna’dan teknik bir heyet İran’a ulaşmıştı.

Ayrıca uçağın İran füzeleriyle düşürüldüğüne dair ilk dedikodular çıkmaya başlamıştı.

İran hükümet sözcüsü bunları kesin bir dille yalanladı. Devrim Muhafızları Ordusu komutanlarının planı şuydu. Karakutu incelemeleri sonuçlanıncaya kadar bu haber inkâr edilecekti. Böylece iş zamana bırakılacak ve unutulup gidecekti.

Çünkü ülke ikinci bir krizi kaldıramazdı.

“Neticede bizim amacımız İslami rejimin yıkılmasını önlemektir” diyerek kendilerine ideolojik bir savunma kalesi inşa etmişlerdi.

 

7) OYALAMA TAKTİĞİ 2: KOMUTANLAR RUHANİ’NİN TELEFONUNA ÇIKMIYORLAR

 

ANCAK o saatlerde artık Batılı ülkelerin devlet başkanlarından ve dışişleri bakanlarından da İran Cumhurbaşkanı’na ve dışişleri bakanına telefonlar gelmeye başlamıştı.

Ayrıca İran halkı da yavaşça uyanıyordu. Uçakta ülkenin çok parlak bazı bilim insanları vardı.

Uluslararası Matematik ve Fizik Olimpiyatları’nda altın ve gümüş madalya almış 6 çok parlak bilim insanı kazada ölmüştü.

Ülkenin seçilmiş cumhurbaşkanı Ruhani’yi 3 yıl önce Davos’ta tanımış ve küçük bir gazeteci grubu içinde sohbet etmiştim.

Bende samimi ve açık bir insan izlenimi bırakmıştı.

Nitekim gelen haberler üzerine o da Devrim Muhafızları Ordusu’nun üst düzey komutanlarını defalarca aramış ancak hiçbir komutan telefonuna çıkmamıştı.

Rejimin özel ordusu, halkın seçilmiş hükümetine ve başkanına “Yetki sende değil bizde” mesajı veriyordu.

Daha alt kademelerden açılan telefonlara ise “Biz hiçbir füze ateşlemedik. Bu yalan” cevabı veriliyordu.

Ruhani bir devlet yalanının 72 saati

8) İLK SİVİL TEPKİ: YA HEMEN AÇIKLARSINIZ YA DA BEN İSTİFA EDİYORUM

 

BÖYLECE cuma sabahına gelindi. O sabah hükümet sözcüsü Rabie, kendisine sorulan soruya kesin bir dille “Hayır, bu yalan” diyecekti.

Ancak o bu açıklamayı yaptıktan kısa süre sonra Devrim Muhafızları Ordusu Komutanlığı’ndan Cumhurbaşkanı Ruhani’ye ilk mesaj geldi.

Cumhurbaşkanının telefonuna çıkmayan komutanlar şimdi gerçeği söylemeye geliyorlardı.

Gerçeği söylediler. Ama bir şey daha söylediler:

“Bunu siz de açıklamayın, yalanlamaya devam edelim”.

İşte o an Ruhani’den hiç beklemedikleri bir tepki geldi:

“Hayır, hemen şimdi açıklayacaksınız. Açıklamazsanız ben cumhurbaşkanlığından istifa ediyorum...”

Kendilerini halkın seçtiği cumhurbaşkanı ve hükümete değil, İslami rejimi koruma görevini yüklenmiş Ayetullah’a bağlı hisseden komutanlar hiç beklemedikleri bir şokla karşı karşıya kalmışlardı.

 

9) REJİM KABULLENİYOR: BİR KOMUTAN YAN ODAYA GEÇİP HAMANEY’İ ARIYOR

 

TOPLANTIYA katılan komutanlardan biri hemen yan odaya geçip durumu ruhani lider Hamaney’e iletti.

Artık Hamaney için de yapılacak bir şey kalmamıştı.

O da Ukrayna uçağının yanlışlıkla İran Devrim Muhafızları Ordusu tarafından düşürüldüğünü kabul eden bir açıklamanın hazırlanması talimatını verdi.

O sırada yan odalardan birinde bir başka insani dram yaşanıyordu.

Daha o sabah kesin bir dille “Bu bir yalandır” diye açıklama yapan hükümet sözcüsü Rabie “Bütün şerefimi iki paralık ettiler” diyerek hüngür hüngür ağlıyordu.

“Biz bu haberin yalan olduğunu söylüyorduk, meğer bilmeden bir yalanı haber haline getirmişiz...”

Bu olay bir kere daha gösterdi ki...

Devlet yalanları halklara karşı işlenmiş en büyük suçlardır.

Hele hele devleti bir din veya ideolojinin emrine sokup yalana ulvi bahaneler aramaya kalktığınızda...

İşte insanlığa karşı en büyük ihaneti ve işlenmiş günahı o oluyor.

 

KAYNAK

Bu haber pazar günü New York Times gazetesinde yayınlandı. New York Times yine büyük bir gazetecilik yaptı. Bilgileri oradan aldım. Senaryosunu kendim kurdum.

 

KATKIDA BULUNANLAR

Sayfa Editörü: Firuzan Demir

Foto Editörü: Murat Şaka

Düzeltmen: Metin Usta

Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin




Yazarın Tüm Yazıları