Muhafazakâr Cihangir'in kızı ve erkeği nerede tanışır

Bundan 6-7 yıl önce muhafazakâr bir gazetenin kadın muhabiri benimle röportaj yapmak istedi.

Haberin Devamı

Fotoğraf çekmek ve konuşmayı yapmak için de beni İstanbul’un At Pazarı semtine götürdü.

At Pazarı Fatih’te bir yer...

Osmanlı döneminde at satılan yermiş. Bugün “Muhafazakârların Cihangir’i” olarak tanınıyor.

Muhafazakâr Cihangirin kızı ve erkeği nerede tanışır

*

Sokağın iki tarafı kafelerle çevriliydi.

Kafelerde alkollü içki yoktu.

Ama dünyanın bütün egzotik meyvelerinden yapılmış alkolsüz kokteyller içiliyordu.

O gün çok sempatik ve hoşuma giden bir genç kalabalığı ile karşılaştım orada.

*

Dün İsmet Berkan’ın “Gündem” bültenindeki yazıyı okuyunca orası aklıma geldi.

Konu şu:

Bugün 20’li yaşlardaki heteroseksüel çift kız ve erkekler nerede tanışıyorlar?

Stanford Üniversitesi bu konuda yapılan bir araştırmadan sonra çok ilginç bir grafik hazırlamış.

Önce o araştırmayı ve grafiği görelim, sonra yine muhafazakâr Cihangir’e döneceğim.

Haberin Devamı


YÜZDE KAÇ AİLE ORTAMINDA TANIŞIYOR
YÜZDE KAÇ BARDA VEYA İNTERNETTE

STANFORD
araştırması ve grafiği 20’li yaşlardaki heteroseksüel gençlerin nerelerde tanıştığı ile ilgili şöyle bir kronolojik gelişme veriyor:

- 1940’lı yıllarda aile vasıtası ile tanışıyorlarmış.

Bunun zirvesi yüzde 29 ile 1950 yılı. Bugün ise çiftlerin sadece yüzde 7’si aile çevresinde tanışmış.

Muhafazakâr Cihangirin kızı ve erkeği nerede tanışır

*

- 1950’lerden itibaren arkadaş çevrelerinde tanışma yükselmeye başlamış.

Bunun zirvesi 1970’li yıllarda yüzde 34.

Arkadaş çevresinde tanışma bugün yüzde 20’lerde.

*

- 1960’larda bar ve restoranlarda tanışma yükselmeye başlamış.

Bu tanışma mekânı 2000’lerden sonra daha da yükselişe geçmiş ve 2020’de yüzde 27’ye ulaşmış.

*

- 1995’ten itibaren ise internet ortamında tanışma başlamış. 2010’lardan itibaren hızla yükselmiş.

Bugün internet ortamında tanışma, dünya tanışma tarihinin en yüksek doruğuna ulaşmış. 2020 yılında çiftlerin yüzde 40’ı internet yoluyla tanıştığını söylemiş.


MUHAFAZAKÂR CİHANGİR’DEN ON İKİ MÜDAVİM PORTRESİ

ONEDİO
internet sitesi At Pazarı müdavimlerinden 13 portre çıkarmış.

Haberin Devamı

- Ezeli ve ebedi Milli Görüşçü erkekler.

- Sıkılmadan İslam ve kültür tartışan şiir tutkunları.

- Bir dergi, gazete kuralım bir internet sitesi açalımcılar.

- Çok az kişinin sevdiği, kendi çevresinin abi ve ablası edebiyatçılar.

- Gazete köşe yazarları.

- Kendisine eş bakan utangaç erkekler.

- Sabah akşam siyaset konuşan agresif itici erkekler.

- Birbirlerine, ‘Sana da mı aktrol dediler :)şakası yapmaktan sıkılmayan Twitter müptelaları.

- Kadınların tesettürünü yetersiz bulan, onların toplum içindeki rahatlığından rahatsız olan erkekler.

- Şehir üniversitesi entelleri.

- Nargilesinden taviz vermeyenler.

- At Pazarı’nın methini duyup gelen sekülerler. (Bunun altına benim orada çekilmiş fotoğrafımı koymuşlar. Hoşuma gitti).


TÜRKİYE’DEKİ DURUM

- TÜRKİYE’deki rakamları bilmiyorum.

Haberin Devamı

Ancak davranışların hızla küreselleştiği dünyada Türkiye’nin de çok farklı olduğunu sanmıyorum.

O nedenle muhafazakâr Cihangir’de durum nedir çok merak ediyorum.

Şundan eminim ki hem seküler Türkiye’de hem muhafazakâr Türkiye’de ilişkilerin dinamiği artık klasik düşünceleri aşıyor.


ÖNSÖZÜ OLMAYAN BİR FOTOĞRAF KİTABININ SONSÖZÜ DE BU OLUR

GÜNLERDİR
masamda şahane bir fotoğraf kitabı duruyor.

İş dünyasında Cem Boyner’in, Ali Sabancı’nın, rahmetli Mustafa Koç’un iyi birer fotoğrafçı olduğunu biliyordum.

Keza Ayşegül Dinçkök tanıdığım en iyi sualtı fotoğrafçılarından biridir.

Muhafazakâr Cihangirin kızı ve erkeği nerede tanışır

*

Meğer Bülent Eczacıbaşı da çok iyi bir fotoğraf sanatçısıymış.

Yıllar boyunca gezileri sırasında çektiği fotoğrafları “Yoldan” adı altında İş Bankası Yayınları tarafından yayınlandı.

Haberin Devamı

Favorim, Hindistan’ın Varanasi şehrinde çekilen bu gece ayini oldu.

Ama öteki fotoğraflar da harika...

*

Kitapta dikkatimi çeken bir şey var.

Önsöz yok...

Oysa böyle kitaplarda uzun önsözler olur.

Bülent Eczacıbaşı önsöz yerine sadece İbn Battuta’nın şu sözlerini koymuş:

“Yolculuk, insanı önce sözsüz bırakır, sonra bir hikâye anlatıcısına dönüştürür...”

*

Kitabın son deyişi de filozof Martin Buber’den:

“Tüm yolculukların gizli bir hedefi vardır, yolculuk eden de farkında değildir onun...”

*

Bunları okuyunca, “Acaba” dedim kendi kendime...

Fotoğraf kitaplarına ve albümlerine önsöz gereksiz mi...

Kendimizin farkında olamadığımız bir şeyi, başkasının fark etmesini beklemek mantıklı bir şey mi...

Haberin Devamı


BU SAYFAYI BEN YAPSAYDIM ŞU ŞARKIYI DA KOYARDIM

JULİETTE Greco
’nun ölümünü yazdım, ama doğrusu aklıma Fransız gazetelerin bunu nasıl verdiğine bakmak gelmedi.

O yüzden biraz geç öğrendim. Böyle günlerin ve anların gazetesi Liberation yine harika bir kapak yapmış.

Muhafazakâr Cihangirin kızı ve erkeği nerede tanışır

Siyah elbiseli kadın, siyah elbisesinin fermuarını indiriyor.

Nedense Simone de Beauvoir’ın ayna önündeki çıplak fotoğrafını hatırladım.

O da arkadan çekilmiş bir fotoğraftı...

*

“Libe”, başlık olarak da şunu kullanmış:

“Biz Seni Seviyorduk...”

O gazeteyi ben yapsaydım, “Deshabillez Moi” şarkısının sözlerini de eklerdim.

*

Şu sözler  iyi gitmez  miydi?

“Beni soy...

Hemen soy

Ama yavaş yavaş,

Öteki erkekler gibi acele etmeden...

Beğenerek, arzulayarak, fethederek...

Soy beni...”


UPPER CİHANGİR İLE LOWER CİHANGİR SINIRI NEREDEN GEÇER

GEÇEN
cuma günü, medyamızın yeni magazin starı Tuğrul Eryılmaz’ın köşesinden ilginç bir şey öğrendim.

Cihangir’de bir “Upper (Yukarı) Cihangir”, bir de “Lower (Aşağı) Cihangir” varmış...

Merak edip kaynağına sordum.

Cihangir’in neresi aşağı neresi yukarıdır.

Cevabı aynen yayınlıyorum:

“Cihangir Caddesi’nin aşağısı, yani Lower Cihangir, Pürtelaş Hasan Efendi Mahallesi oluyor. Cihagir Caddesi’nden Firuz Ağa Camisi Sıraselviler’e kadar ise Upper Cihangir.

Çoğunlukla Cihangir Caddesi kafelerinde oturulduğu için Lower-Upper sınıflar iç içe giriyor.”


SPOR
LA LİGA’DA DA DİJİTAL SEYİRCİ VAR

İSPANYOL
futbol ligi La Liga başından beri benim önerdiğim klasik çözümü benimsedi.

Onlar da tribünlerin üst taraflarını göstermiyorlar.

Alt taraflara ise dijital seyirci oturtuyorlar.

Bizim ligde ise nedendir bilmiyorum ne federasyon, ne de Bein Spor, televizyonda seyiri daha eğlenceli hale getirecek hiçbir şey yapmıyor.

O nedenle geçen haftaki Galatasaray-Fenerbahçe maçında sıkıntıdan patladım ve ikinci devreyi seyretmedim.

Bu arada şunu da belirteyim.

Bein Spor, S Sport’la anlaşmazlığa düşüp onu platformdan çıkarınca sporda büyük boşluk doğdu. Bunun iyi bir yanı oldu... S Sport Plus gibi bir streaming platform doğdu.

Galiba müzikte olduğu gibi sporda da iş o tarafa doğru hızla büyüyecek.

Bein Spor’un yaptığı tek iyi iş, Uğur Meleke gibi “Bir moderatör 4 kavgacı” formülünün dışında kalan yeni nesil kaliteli bir yorumcuyu kadrosuna katmak oldu.

Bence Bein de artık “Bir moderatör 4 kavgacı” sisteminden Premier League gibi yorumcular dönemine geçmeli.


BİZİM TRİBÜNE DE BİR OBAMA LAZIM

PERŞEMBE
sabahının körü bile değilken, yani gece yarısında Miami Heat’le LA Lakers arasındaki ilk final maçını izliyorum.

Bizim S Sport Plus’taki sunucular her zamanki gibi harikalar yaratıyorlar.

Muhafazakâr Cihangirin kızı ve erkeği nerede tanışır

Gerçi maçta pek denge yok, Lakers eziyor...

Ve üçüncü devreye geldiğimiz an gözlerim faltaşı gibi açılıyor.

Tribünlerde eski ABD Başkanı Obama oturuyor.

Hem de çok tuhaf bir ifadeyle seyrediyor maçı...

İşin aslını anlatayım.

*

NBA yönetimi maçları seyredilebilir hale getirmek için elinden gelen her tür zekâyı kullanıyor.

Çünkü çok iyi biliyorlar ki, televizyonda, boş tribünlere oynayan takımları seyretmek zevksiz.

Onun için iki yol bulmuşlar.

Tribünlerin üst kısmını göstermiyorlar.

Alt kısmında ise koltuklara bazı insanların fotoğraflarını koymuşlar.

Yani bir tür dijital seyirci yaratmışlar.

İşte o dijital seyircilerden biri de Obama’ydı...

Onun yanına bir de ses efekti verince maçı seyretmek çok daha zevkli oluyor.

Yazarın Tüm Yazıları