Lütfen bayramda bizi yalnız bırakmayın

YEPYENİ bir nesil geliyor...

Haberin Devamı

*

10 yıl önce dünyaya “12 Dev Adam” efsanesini duyuran Türk Milli Basket Takımı şimdi “12 Genç Adam” neslini yaratıyor.

*

- Aralarından ikisi dünyanın en büyük basket ligi olan NBA’ye gidiyor...

- Biri bir buçuk ay sonra dünyanın bir numaralı efsanesi LeBron James’le birlikte idmana çıkacak.

*

- Koçları Ufuk Sarıca onları tam saha prese hazırlıyor.

Lütfen bayramda bizi yalnız bırakmayın

*

- Takımın psikolojik uyumu harika...

*

Milli Takım’ın yönetici kadrosu, bugüne kadar hiçbir spor dalında görmediğimiz kadar genç, zinde ve hepsi basketbolda başarı hikâyesi yazmış insanlar.

Zımba gibi bir yönetici kadro yani...

Geçen cuma günü bu çocuklar, koçları ve yöneticileri ile birlikte 3 saat geçirdim.

Haberin Devamı

Ülker Arena’da idmanlarını seyrettim.

Uzun uzun sohbet ettim.

Arkadaşlık duygularına bayıldım.

*

Bu çocuklar önümüzdeki hafta Avrupa Basketbol Şampiyonası’ndaki ilk grup maçlarına çıkıyorlar.

Benim aracılığımla sizlere bir mesajları var.

*

Maçlar bayrama rastlıyor...

“Biz kendimize güveniyoruz, siz de bize güvenin...” diyorlar.

Lütfen bayramda bizi yalnız bırakmayın
Fotoğraflar: Selçuk ŞAMİLOĞLU

Bir de şunu söylüyorlar, “Maçlar bayrama geliyor diye lütfen bizi salonda yalnız bırakmayın. Sizin desteğiniz bize moral verecektir” diyorlar.

*

Üstelik ilk maçları da en güçlü rakip Rusya ile... Yani en kritik maçlarından biri...

*

Ben orada, en ön sırada olacağım...

Sizi de bekliyorum...

NOT: Maçlardan hemen önce Hürriyet Spor’da uzun uzun yazacağım.

BU REJİM REİS’TEN SONRA YAŞAMAZ

BİR insanı suçsuz mu değil mi diye karar vermeden önce 7 yıl tutuklu olarak içeride tutacaksınız...

*

Ülkenin seçilmiş parlamento üyelerinin kaderini atanmış bir özel savcının ve hâkimin insafına emanet edeceksiniz...

*

İstihbaratı devletin elinden alıp bir kişiye bağlayacaksınız...

*

Devletin Telekom şirketine milyarlarca dolar takılmış, borcu vergi ödeyen vatandaşın sırtına yüklenmiş, bunun tek kelime hesabını soramayacak bir Meclis’in olacak...

*

Haberin Devamı

Muhalefet partisi milletvekilleri hapislere atılacak...

*

Bu dünyada 70 yıl yaşamış, 21’inci yüzyılın ruhunu yakalamış bir insan olarak şunu bütün kalbimle inanarak öngörüyorum.

*

Bu rejim Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan sonra asla yaşayamaz...

*

Yani geçici bir rejimdir bu...

MUHAFAZAKÂR BİR KADINLA ORTAK NOKTAM NEDİR ACABA

HEMEN, yüzünüze o en sahte hümanist ifadeyi takıp “İnsanlığınız” falan gibi klasik bir cevap vermeye kalkmayın...

*

Lütfen bayramda bizi yalnız bırakmayın

Fotoğraftaki muhafazakâr kadınla ortak bir noktam var, ama daha sofistike bir şeyden söz edeceğim.

Bu derdimi anlatmak için, önce geçmişte bir gün Hürriyet’in tıp merkezinin başındaki Dr. Gündüz Tezmen’e sorduğum bir soruyu ve aramızda geçen konuşmayı aktarayım.

*

Haberin Devamı

- “Doktor benim kadınla meselem ne zaman bitecek?”

“Niye sordun?”

- “Çünkü hayatım boyunca en büyük zaafım kadınlar oldu. İniş çıkışlarım hep kadın yüzündendi.”

“Öyleyse sana kötü bir haberim var.”

- “Nedir?”

“O sıkıntın sen ölünce bitecek...”

*

İyi haber mi, yoksa kötü haber mi hâlâ anlamış değilim.

Ama o cümleden sonra zaaflarımla yaşamaya alıştım.

Hatta bugün şu düşünceye geldim.

Zaaflarımı çok seviyorum.

*

Geçen hafta zaafları sevmeyi bir kadının kaleminden okuyunca çok da rahatladım.

Hem de bunları yazan muhafazakâr bir kadındı.

*

Şimdi sözü Milat gazetesi yazarı Ayşe Şener’e bırakıyorum.

NEREDE KALDI O ZAAFLARIM YOKSA TRAFİĞE Mİ TAKILDI

MİLAT gazetesi yazarı Ayşe Şener bakın zaaflarımız konusunda neler yazıyor:

*

Haberin Devamı

- “O halde. Yarın bir gün zaaflarımızı görmeye başlayınca şaşırmamayı, hatta ‘Gelsin bu erdemli, bu mübarek şahsiyetin zaaflarııı... Nerede kaldılar sahi? Trafiğe mi

takıldılar...’ diye hayata latife ile bakan, onları bekleyen, onlara çoktan hazır olan bir olgunlukta bile olabiliriz.”

*

- “Bu nedenlerle, ilk karşılaşmalarda, tanışmalarda birbirimizin karşısına zaaflarımızla değil, faziletlerimizle, ruhsal zarafetimizle çıkmamızı olağan karşılamalıyız.”

- “Zaaflarımız madalyonun diğer yüzü veya -hadi diyelim ki- yüzsüzlüğüdür ve en az erdemlerimiz kadar değerlidir.

Onlarla biz oluruz. (Biliriz ki ‘siz onlarla sizsiniz’.)”

*

- “O yüzden onları öyle her önümüze gelene göstermeyiz. Daha çok arkamızda dağ gibi durana gösteririz.

Haberin Devamı

Doğal olarak zaaflarını yakınlaştıkça gösterir insanlar birbirine...

Erdemlerimizden tav oluruz, olmuştuk (tüh) oysa birbirimize. Sonra kısa/uzun bir şaşkınlık.”

*

- “Zaaflarını şımartılmış çocuğa çeviririz. Bu da bi mukabeleli olursa ne âlâ...”

*

Ama Ayşe Şener’in küçük bir şartı var... Küçük ama çok önemli...

Onu da alttaki kutudan okuyun...

YAZARIN ÇOK ÖNEMLİ NOTU

“YAZI, karşılıklı dengenin sağlandığı, iki taraflı durumlar için yazılmıştır. Tek taraflı anlayış ve fedakârlığın olduğu durumlardan ve tek ayaklı kalplerin başlarına geleceklerden

sorumlu değildir. Öyle durumlar için ‘yazarı bilinmiyor’.”

NİŞANTAŞI’NDA ETÇİ MODADA KASAP

Lütfen bayramda bizi yalnız bırakmayın

SOSYETEMİZİN en büyük etçisi Nusret’in geçen akşamki düğün kıyafeti bu...

*

Hadi herkes smokinleyken, bu Dolce Gabbana tarzı ceketle fark yaratmayı anladım.

*

Şalvarvari pantolonu dersen onu da anladım...

*

İnce kravata da diyeceğim olmasın...

*

İyi de ayaktaki o sandaletler ne be abicim... Spor ayakkabı giysen anlayacağım...

Amerika’da rap’çiler giyiyor... Hiphop tarzı olabilir...

*

Ama bu sandalet var ya bu sandalet... Bir de terlik sandalet yani...

*

Ne diyeyim....

Nişantaşı’nda sosyete etçisi...

Düğünde kıyafet kasabı...

*

Bu kıyafetle tuz atarken küresel bir selfie bekliyoruz artık...

SEZEN’İN BU REMİKSİ BANA İKİ ŞEYİ HATIRLATTI

SEZEN Aksu’nun son albümündeki “Hakkımda Konuşmuşsun” şarkısının Ali Tolga Demirtaş remiksini çok sevdim.

*

Naim Dilmener geçen hafta haklı bir şey söylemişti.

Bizde remiks denince sadece şarkıyı hızlandırmak ve uzatmak anlaşılıyor.

*

Ama Sezen’in bu remiksi hiç böyle değil.

Şarkıya gerçekten yeni bir hava getirmiş.

Dinlerken bana iki şeyi hatırlattı.

- Birincisi, “Unuttun mu Beni”yi.

- İkincisi de Ferzan Özpetek’in harika filmlerini...

*

Hepsini çok özlemişim.

YENİ

ARYA SEVENLERE

- Anna Nebretko-Yusif Eyvazov: “Pioggia d’Aprile” ve “Cantami”. İki şarkı da sonbahara harika bir giriş için tam zamanında gelmiş.

YENİ

GÜNDOĞARKEN SEVENLERE

YENİ albümleri “Özlemişim”i çok sevdim.

Özellikle “Aşk Bu Sana Benzer”, “Ah Be Hayat” ve “Yanıldım” adlı şarkıları çok sevdim.

Ben de Gündoğarken’i özlemişim.

2017 Despacito” yazının gürültüsünden sonra çok iyi geldi.

 

SON 24 SAATTE YAŞANANLAR

Yazarın Tüm Yazıları