İki 'kız arkadaşın' birbirine verdikleri 'çarşaf' sözü

Bir yanda Ayşe Kulin...

Haberin Devamı

Çok satan kitaplara imza atmış bir yazar...

Başı açık...

Duruşu, tarzı ile kendine özgü...

*

Öteki tarafta Ayşe Böhürler...

İki kız arkadaşın birbirine verdikleri çarşaf sözü

AKP kurucusu... Yıllardır ilgiyle okuduğum ve hep takdir ettiğim bir muhafazakâr yazar.

Başı örtülü...

*

Lütfen bu yazıda “başı açık” ve “başı örtülü” kelimelerine hiç takılmayın...

Çünkü bu yazıda o özelliklerin hiç mi ama hiç önemi yok.

Başlıkta “kız arkadaş” kelimelerini kullanmamın nedeni de, bu mektuplaşmanın Ayşe Böhürler’in, yazısının “kız arkadaşlığının önemini” anlatmasıyla başlaması.

*

Bu iki mektubun hikâyesi de şöyle başladı:

Ayşe Kulin geçtiğimiz günlerde Armağan Çağlayan’ın YouTube kanalına bir mülakat verdi.

Orada bu ülkede, “Her gün kendi değerlerine hakaret edildiğini”, artık “kendini öteki hissettiğini” söyledi ve ekledi:

Haberin Devamı

“Ama beni zorla çarşafa soksalar bile bu ülkede kalacağım...”

*

Yıllardır şuna inanıyorum.

Erkeklerden umudumu kestim. Bu ülkeye gerçek demokrasiyi cesur kadınlar getirecek.

Cesur modern hayat tarzına sahip kadınlar; cesur laikler, cesur muhafazakâr kadınlar.

Cesur başı açık kadınlar, cesur başı örtülü kadınlar...

Odatv dün yayınladı. Lütfen bu iki cesur kadının karşılıklı mektuplarını bulup sonuna kadar okuyun...

Trolleşmiş bir Türkiye’de insana umut veren bir vaha açmışlar...

Sığınılacak çok güzel “Kız arkadaşlar vahası”...

*

- NOT: Tabii ki ben yazıma uygun bölümleri aktardım. Ama iki kadının ne dediği hakkında tam ve doğru bir fikir edinmek için ikisinin de yazısını tam metin olarak okuyun lütfen.

SEVGİLİ AYŞE SENİ ZORLA ÇARŞAFA SOKMAK İSTERLERSE

- Ayşe Böhürler bu konuşmaya Yeni Şafak gazetesindeki köşe yazısı ile cevap verdi.

İki kız arkadaşın birbirine verdikleri çarşaf sözü

Yazısı “Sevgili Ayşe Kulin” diye başlıyor, “Saygılarımla” diye bitiyor.

Diyor ki: “Ayşe Hanım İslam ile ilişkisi yakın olan iktidar odaklı kesimin çok kibirli olduğunu, insanlara tepeden baktığını söylüyor. Konakta büyümüş, büyükannelerinden gördüğü gerçek İslam’ın bu olmadığı inancında. Ayşe Hanım’ı dinlerken yukarıda yazdıklarımı da düşünerek acaba hiç farklı kesimlerden arkadaşı olmuş mu, çevresinde kendinden farklı birisinin bulunmasına izin vermiş mi diye merak ettim.”

Haberin Devamı

Bunu söyledikten sonra, o da yazısını şu cümle ile bitiriyor: “Sizi zorla çarşafa sokacak olan olursa lütfen haber verin birlikte mücadele edelim.”

DEĞERLİ ARKADAŞIM SENİN ZORLA BAŞINI AÇTIRMAYA KALKARLARSA

Ayşe Kulin de bir yazı ile ona cevap verdi.

Onun cevabı da “Değerli adaşım, Ayşe Böhürler” diye başlıyor ve “Saygılarımla” diye bitiyor.

İki kız arkadaşın birbirine verdikleri çarşaf sözü

Ve şunu söylüyor: “Başı örtülü kadınlarla da hiçbir sorunum yok. Bir yazar olarak katıldığım imza günlerinde, kuyrukta imza bekleyen kızların yarısının başörtülü olduğunu söylesem bana inanmayabilirsiniz ama başörtüsünün üniversitelerde yasaklandığı günlerde, Hülya Avşar ile yaptığım bir sohbet sırasında, bu yasağın kalkması gerektiğini savunmuştum.”

Haberin Devamı

Ve o da cevabını şu cümleyle tamamlıyor: “Bir gün beni zorla çarşafa sokmaya kalkarlarsa, işte o zaman sizi hemen haberdar ederim ama devran döner de birileri sizin başörtünüzü açmaya kalkışırsa, bilin ki ben de sizin yanınızdayım.”

GEÇEN GÜN CLUBHOUSE’DA BAŞINI AÇAN BAZI KADINLARI DİNLEDİM

- AKP kurucusu Ayşe Böhürler’in yazısında şöyle ilginç bir de bölüm vardı:

“Aradan çok zaman geçti, çok şey değişti. Bunca yıldır aynı mahalledeyim, hiç zorla çarşafa giren birini duymadım, çarşaf çıkartanları da çok gördüm. Hatta geçenlerde yeni sosyal medya ortamı olan Clubhouse’da başörtüsünü çıkartan gençleri dinledim. Toplumda gördükleri ‘ayrımcılığın’ hayatlarına etki etmesine izin vermek istemedikleri için başlarını açtıklarını söylüyorlardı.

İlahi Ayşe Kulin! Çağ değişti, kadınlar da, dindar kadınlar da! Bırakın çarşafı, başörtüsüne bakış bile değişti. Metro, otobüs dışındaki ortamlarda da halkı tanımaya ihtiyaç var.”

Haberin Devamı

HARVARD MEVLÂNÂ’YI POZİTİF PSİKOLOJİ OLARAK OKUTUYORSA

ÜSKÜDAR
Üniversitesi’nin “Psikohayat” isimli bir dergisi var.

Onun “Kış 2020” sayısında okudum.

Üniversitede, “Pozitif Psikoloji” dersleri okutuluyormuş.

*

Dergide Prof. Dr. Mümtaz Tarhan’ın yazısından öğrendim.

İki kız arkadaşın birbirine verdikleri çarşaf sözü

Harvard 2015 yılından beri “Pozitif Psikoloji”yi ders olarak okutuyormuş.

Prof. Tarhan diyor ki:

“Burada ‘iyi insan’ nasıl olunur onu öğretiyorlar. Aslında bakıldığında bu tamamen kadim kültürümüz olan Anadolu kültürüdür. Mevlânâ’yı pozitif psikoloji dersi diye okutuyorlar. Ama adını vermiyor, referans göstermiyor.”

*

Doğrusu ben Harvard’ın böyle bir küçüklük yapacağına ihtimal vermiyorum.

Ayrıca Batı’nın Mevlânâ ile bir sorunu yok.

Haberin Devamı

Onun “Rumi” adı altında yayınlanan kitapları bestseller.

Daha geçenlerde bir Avustralya polisiye dizisinde onun şu cümlesinin kullanıldığını gördüm:

“Yaraların, ışığın içine girdiği yerdir...”

*

Pozitif psikoloji çok önemli bir dal...

Ama Batı’ya böyle yaklaşırken kendimize de şu soruyu sormanın zamanı gelmedi mi?

“O kadim kültür Anadolu’da kaldı mı...”

Yani Üsküdar Üniversitesi bunu ders olarak koyarak çok iyi bir şey yapmış.

KENDİ BALONUNU KENDİN DOLDUR

BU
fotoğrafı Instagram’daki “unfoldingearth” adlı hesapta gördüm.

Çok hoşuma gitti...

Altına kendi kafamdan bir sürü konuşma balonu yazdım.

*

İki kız arkadaşın birbirine verdikleri çarşaf sözü

“Anne: Oğlum yapma... Çocuk:  Yapıcam işte...”

*

“Selim abi bak bozuşuruz ha...”

*

Büyük orangutan soruyor: “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?”

Küçük cevap veriyor: “Asıl sen benim kim olduğumu biliyor musun?”

*

“Böbürlenme Veli abi, senden küçük ben varım...”

*

Bakın ve siz de kendi konuşma balonunuzu yazın...

Güzel bir cumartesi eğlencesi olur.

Yazarın Tüm Yazıları