Bu afişin arkasında bir kadın mesajı var

Geçen pazar günü Antalya’da Belediye Başkanı Menderes Türel’le güzel bir sohbet yaptık

Haberin Devamı

Şehrin efsane restoranı Yedi Mehmet’te yediğimiz yemekten çıkarken, terastaki dev afiş dikkatimi çekti

Bu yıl Antalya Film Festivali’nin en çok konuşulan yanlarından biri bu afiş oldu.

Daha ilk açıklandığı gün sosyal medyada fenomen haline geldi.

Afiş hakkında bugüne kadar 1200’e yakın haber ve yorum yayınlandı.

Yani tartışmaların göbeğindeki festivali bu yıl bir anlamda bu afiş kurtardı diyebiliriz.

Afişin çok da ilginç bir hikâyesi var.

Afiş, şu an Türkiye’nin en büyük sanat eserini hazırlayan Ahmet Güneştekin’in “Adem ile Havva” serisinden bir tablo üzerine kurulmuş.

Ama hikâyenin asıl önemli yanı bu tablonun adı:

“Lilith’in İntikamı...”

Lilith, Adem’in Havva’dan önceki ilk kadınıydı.

Tanrı insanlığın bu ilk çifti mutlu yaşasın diye cennete yerleştirdi.

Haberin Devamı

Ancak ikisi arasında büyük bir anlaşmazlık vardı.

Adem karısının kendisine tabi olmasını, her dediğini yapmasını istiyordu.

Lilith ise “İkimiz de topraktan yaratıldık ve eşitiz” diyerek karşı çıkıyordu.

Birlikte yaşayamayacaklarını anlayan Lilith söylenmemesi gereken bir kelimeyi söyleyerek göğe çıkar.

Yani eşitlik uğruna cennetin tüm nimetlerini reddeder.

Dışlanmışların arasına katılır.

Doğacak bütün çocukların düşmanı olur.

Lilith uzun yıllar, cinlerle ilişkiye giren, çocuklara düşman bir karakter olarak anlatıldı. Ama son zamanlarda kadının eşitlik hareketinin
ve kadın direnişinin sembolü haline geldi.

Yani bu yıl Antalya Film Festivali afişlerinde gördüğünüz bu harika afişin arkasında, kadınlarla ilgili böyle gizli bir mesaj, gizli bir “MeToo” mesajı da var.

Bu afişin arkasında bir kadın mesajı var

GİŞE BAŞARISI ELDE EDEN FİLMLERİN ÖDÜLLENDİRİLMESİ

ANTALYA Film Festivali ulusal film yarışmasını kaldırınca çok eleştiriye uğradı.

Menderes Türel, bu yarışmanın “Sinema Endüstrisi yarışması” haline geleceğini söylüyor.

Yani artık “gişe yapan” filmler ödüllendirilecek.

Bunun için 1000 kişilik bir jüri oluşturulacak.

Bu görüşe ben de katılıyorum. Yani bunun bir tür Oscar haline getirilmesi çok daha doğru bir politika.

Haberin Devamı

Son yıllarda Hollywood’da da Oscar’la ilgili eleştirilerden biri de gişe başarısı elde eden filmlerin ödüllendirilmemesi oldu.

Vanity Fair dergisi bu ayki sayısında çok ilginç bir analiz yayınladı.

Buna göre 2004 yılına kadar Oscar kazanan bütün filmler, o yılın en iyi gişe hasılatı yapan 20 film içine giriyormuş.

Ancak 2004 yılından beri kazanan hiçbir film ilk 20’ye girememiş.

O nedenle Antalya’da artık gişe başarısının da ödüllendirilecek oluşu iyi bir gelişme.

 

FERZAN ÖZPETEK VE CEM YILMAZ’A BU ÖDÜL ERKEN Mİ

FESTİVAL bu yıl iki sanatçıya “Yaşam boyu başarı ödülü” verecek.

Açılışta Ferzan Özpetek, kapanışta Cem Yılmaz bu ödülü alacak. Ferzan Özpetek 59, Cem Yılmaz 45 yaşında.

Haberin Devamı

Bu yaşlar yaşam boyu ödül için biraz değil bayağı erken sayılabilir.

Ama şunu da unutmayalım.

Bu yıl Cem Yılmaz’ın sinemadaki 20’nci yılı. Keza Ferzan Özpetek de ilk filmini 1997’de çekti. Yani onun da 20 yılı oldu.

Ve Allah için ikisi de daha şimdiden yaşam boyu ödülünü hak etmiş iki sanatçı.

 

ANTALYA’NIN GERÇEK BİLANÇOSU NEDİR, ŞEHRE YILDA KAÇ PARA GİRER

Başkana bunu da sordum.

Bana Antalya’nın muhasebesini şöyle çıkardı:

“Türkiye’nin yıl başından bu yana turizm geliri 23 milyon dolar. Bunun yüzde 40’ını Antalya sağladı. Demek ki bunun 10 milyar dolarına yakın kısmı Antalya’ya geliyor.”

“Geçen yıl yaş sebze ve meyveden gelen para 413 milyon dolardı. Bu yıl ilk 6 ayın rakamlarına göre yüzde 60 artış var. Yani 700 milyon dolara doğru gidecek.”

Haberin Devamı

“Buna süs bitkilerinden gelen parayı ekle. Geçen yıl Türkiye’de 85 milyon dolarlık süs bitkisi ihraç edildi. Bunun 39 milyon doları Antalya’dan yapıldı.”

 

 ANTALYA GERÇEKTEN TURİSTTE İLK ÜÇE GİRDİ Mİ

Günlerdir kafamı kurcalayan bir soru var, onu hemen sormak için sabırsızlanıyorum.

Türel bir süredir mülakatlarında çok çarpıcı bir rakam veriyor.

Dünyada en fazla turist giden şehirler sıralamasında Antalya bu yıl üçüncü sıraya çıkıyormuş.

Google’da bir arama yaptım...

En çok turist giden şehirler sıralamasında bırakın üçüncülüğü Antalya ilk 20’de bile görünmüyor.

Oysa onun yaptığı açıklamalara göre Antalya bu yıl Paris’i de geçiyormuş.

Soruyu sorunca “Hemen rakamları vereyim” dedi...

Haberin Devamı

“5 Eylül itibariyle Antalya’ya gelen turist sayısı 9 milyon 336 bin 730 kişi. Yıl sonunda bu rakam 14 milyonu geçecek.”

Peki öteki şehirler?

“İlk sırada 20 milyonla Londra var. Onu 14 milyonla Paris izliyor. Üçüncü sırada ise New York’la Antalya var.”

Çok iddialı rakamlar değil mi?

“Hayır aşırı iddialı değil, aşırı gerçekçi. Ben de o nedenle rahatça söylüyorum bu rakamları. Bu böyle giderse birkaç yıl içinde ikinci sıraya yükseleceğiz.”

New York ve Paris bana göre hâlâ iddialı hedefler. Bana daha kesin bir hedef verirsen?

“Şurası kesin İstanbul’u geçtik. Hong Kong’u, Tokyo ve Singapur’u geçtik.”

Bendeki rakamlara göre arada bir de Dubai var. 16 milyon kişi geliyormuş. Ama soruşturdum bu rakama Dubai havaalanından geçen ve geceleyen yolcu da dahilmiş. Bir de Bangkok var. 30.2 milyon kişi geliyormuş.

Ancak ne olursa olsun, Antalya’ya gelen turist sayısının 14 milyona ulaşması olağanüstü bir şey.

Antalya hiç tartışmasız Akdeniz’in bir numaralı turistik destinasyonu haline geldi.

Bu afişin arkasında bir kadın mesajı var

KONYAALTI GERÇEKTEN MİAMİ’YE BENZEMİŞ Mİ
Yemekten sonra arabaya binip Konyaaltı’na doğru yola çıktık.

Arabayı Belediye Başkanı Türel kullanıyordu.

Konyaaltı’na son defa 10 yıl önce gitmiştim.

Geceleri ıssız bir yerdi.

Burası gerçekten çok gelişmiş bir ülke havasına girmiş. Çok güzel bir yaşama alanı yaratılmış.

Tartan pist yürüyüş yolları, bisikletliler için ayrı kulvarlar...

Beni çok etkiledi.

BENİ EN ÇOK ENGELLİLER İÇİN YAPILAN PLAJ ETKİLEDİ
Konyaaltı plajının bir bölümü engellilere ayrılmış. Denize kadar inen çok hafif eğimli yollar yapılmış. Ayrıca yolların ucundaki iskelelerde engellilerin araçlarından inip denize girmelerini sağlayan pratik asansörler yapılmış. Burayı gezerken, hem engelliler hem aileleri Türel’e gelip teşekkür ettiler. Aralarından biri “Başkan artık popomuza taş batmadan denize girebiliyoruz” dedi.
 

KLİMALI OTOBÜS DURAKLARI
EN çok dikkatimi çeken şeylerden biri yolun kenarındaki otobüs durakları oldu.

Gözümün önündeki son otobüs durağı İstanbul’daki yoğun yağmur sırasında o duraklardaki bankların üzerine sığınmış insanlardı.

Burada ise klimalı duraklar gördüm.

Çok sıcak bir gündü ve insanlar serinletilmiş duraklarda otobüslerini rahatça bekliyordu.

Copacabana mı uzun yoksa Konyaaltı mı
Biz Türkiye’de şehir içi plajlara alışık değiliz. O nedenle ne zaman Brezilya’da Rio de Jeneiro’nun içindeki Copacabana plajını görsem imrenirim. Cobacabana 4 kilometre uzunluğunda bir şehir içi plaj. Başkana Konyaaltı’nın kaç kilometre olduğunu sordum. Altı kilometreymiş. Ancak bunun sadece 4 kilometresini şehir için plaj olarak yapmışlar. Öteki 3 kilometre marina olacakmış. Ancak burada da büyük yatlara ait bir marina inşa edeceklermiş.

Bir de halkı denizciliğe teşvik edecek küçük tekneler için marina yapılacakmış.

HER LAİK GİBİ İÇKİ SERBEST Mİ DİYE SORDUM
Dört kilometre uzunluğunda harika bir plaj. Etraf mayolu erkek ve kadınlarla dolu. Yolların kenarında palmiye ve muz ağaçları... Arkadaş insan burada bir şişe bira içmek ister yani. Türel’in cevabı şu: “Plajda belediyeye ait yerlerde içki satılmıyor. Ama belediyenin kiraladığı yerlerde içki satışı serbest.”


SOYUNMA ODASI KAPILARI NİYE TERS VE KIRILIYOR

Gezerken bir şey dikkatimi çekiyor. Benim bildiğim plajlardaki soyunma odalarının kapıları hep denize doğru bakar.

Burada ise hepsi arkaya yola bakıyor.

Başkana soruyorum. “Ben de anlamadım. Maalesef böyle ters açılmış kapılar. Ama ilk fırsatta düzelteceğiz” diyor.
Bu arada girdiğimiz özel bir kişi tarafından işletilen kafenin arka tarafındaki kadınlar tuvaletinin kapıları kırılmış. Birileri gece yarıları gelip kırmış. Bütün muslukları da söküp götürüyorlarmış. Başkan da, işyeri sahibi de “Elimizden ne gelir” diyen çaresiz gözlerle bakıyor.

Yazarın Tüm Yazıları