Herkes sürekli kur değişimini gözlerken...

İNSANLARIN tatildeyken bile sabah kalkıp ilk iş dolar kuruna baktığı bir ülke olduk. Herkesin, her yerde, her an kurların iniş çıkışını telefonundan gözlediği bir ortamda, ülkenin ekonomik sorunlarının çözülemeyeceği çok açık.

Haberin Devamı

Belki iletişim kanalları şimdiki kadar fazla ve hızlı değildi ama, şahsen kurların bu kadar yakından izlendiği bir dönemi hatırlamıyorum. Ekonomiyle ilgili olsun olmasın, çevremdeki herkesin her fırsatta kura bakıp, etrafına kurların ne olacağını sorduğu bir dönemi de yaşamamıştım. Hafta sonu değişmeyeceğini bildikleri halde kurları soranlar olduğuna da şahit oluyorum...

Bunun sağlıklı bir ruh hali olmadığı, zaten var olan telaşı ve paniği artırdığı bir gerçek. Kurların sürekli olarak yukarı doğru gitmesi, kimsenin çıkıp da buna dur dememesi, kurların artık durdurulamayacağına ilişkin bir inancın oluşmasına neden oluyor.

Kurlardaki artışın bir ülkenin bir kaderi olmadığını herkes biliyor. Buna karşılık kurlardaki artışın tümüyle küresel gelişmelere bağlı olduğunu söyleyenler de çıkıyor, bazı ülkelerin bizi zor durumda bırakmak için bunu yaptığını söyleyen de. Aslında bazı ülkelerle Türkiye’nin bir siyasi çatışma içine girmesi elbette kurların bu seviyeye gelmesinde etkili oluyor ama belirleyici olanın ülke yönetimi olduğunu herkesin hatırlaması gerekiyor. Aksi takdirde yani kaderci bir yaklaşımla, kurlara dur demek de, ekonominin sorunlarını çözmek de mümkün olamayacak.

Haberin Devamı

Elbette küresel ekonomik gelişmeler nedeniyle kurlarda da, faizde de bir artış görüyoruz. Ama herkesin bakması gereken yer bize benzeyen ülkelerin hepsinin bizim yaşadıklarımızı yaşayıp yaşamadığı olmalı. Türkiye milli parası en fazla değer kaybeden ülkeler konumunda. Bu konuda Venezuela ve İran’la yarışıyoruz. 

Halktaki kur konusundaki bu psikolojinin biran önce bozulmasına ihtiyaç var. Artık birilerinin kurdaki sürekli artışa dur demesi gerekiyor. Bunun için de hep saydığımız radikal tedbirlere, “artık ekonominin gerçeklerinin görüldüğü algısı yaratacak somut karar ve tavır değişikliklerine” ihtiyaç var.

HİÇ BU KADAR DÜŞMEDİ 

Ortada çok konuşuluyor ama ben samimi olarak kimsenin “Doların, Euro’nun yükselmesinden etkilenmiyorum” dediğine inanmıyorum. Ya da, bunların sayısının fazla olduğuna inanmıyorum desem, belki daha doğru olacak…

Haberin Devamı

TL’nin değer kaybının, az ya da çok varlık sahibi herkesi etkilediği gibi, sonunda ekmek fiyatının bile artmasına neden olduğunu herkes artık görüyor.

Türk lirasının değeri, gerilemesini sürdürüp, tarihin en düşük seviyesine indi. Türkiye’nin fiyat düzeyinin ticaret yaptığı ülkelerin fiyat düzeylerine göre değişimini gösteren TÜFE bazlı reel efektif döviz kuru endeksi, TL’deki değer kaybına paralel, Haziran ayında da düşüşünü sürdürerek 76,01 ile veri tarihinin en düşük seviyesine geriledi.

Merkez Bankası 77,1 olarak açıkladığı Haziran değerini 77,03’e revize etti. Endeks yayımlanmaya başladığı Ocak 2003’te 89.55 seviyesini almış, 2017 yılını 85,1 değerinden kapamıştı. Endeks Ocak ayında 85,85’e yükseldikten sonra Şubat’ta 85,19, Mart’ta 83,86, Nisan’da 81,98 değerine geriledi. Mayıs değeri ise 78,23’tü.

Haberin Devamı

Bu veri, kurların ne kadar hızlı arttığını, bir başka deyişle TL’deki değer kaybının ne kadar büyük olduğunu gösteren verilerden sadece birisi.

Ancak dediğimiz gibi gelinen noktada en önemli unsurlardan biri artık insanların TL’nin değerindeki bu hızlı ve sürekli bozulmayı rutin bir gelişmeymiş gibi izlemesi. Bunun aksinin yani kurların sürekli artması gereken bir şey olmadığının, TL’nin değer de kazanacağının artık gösterilmesi gerekiyor.

Yazarın Tüm Yazıları