Faiz baskısı yine başladı ama piyasa artık takmıyor

GEÇEN hafta içinde bankalara dönük faiz baskısının yine artmaya başladığına şahit olduk.

Haberin Devamı

Bakanlar ve danışmanlar başta olmak üzere, bankaların kredi faizlerini indirmeleri gerektiği yönünde, yine demeçler verilmeye başladı. Hatta bu kez bazı danışmanlar faizin kaç olması gerektiği konusunda net rakamlar bile vermeye başladılar.

Faizlerle ilgili bu baskının yeniden gündeme getirilmesini bankacılara danıştığımda, bu demeçleri pek dikkat almadıklarına şahit oldum. Bu tür demeçlerin hep verildiğini ama durumun somut olarak ortada olduğunu kaydeden bankacılar. “Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası yönetimi söylemeye başlarsa o zaman tedirgin oluruz. Ama diğer demeçlerin etkili olduğunu artık düşünmüyoruz” diyorlar.

Ancak bu kez hükümetin geçen yılki yüksek büyümeyi devam ettirmek için her şeyi yapacak gibi gözüktüğünü hatırlattığımız bir banka yöneticisi, “Gerçekten zorlama yaparlarsa faizler 1 ay düşer, 1 ay sonra yine piyasa kendi gerçeğine geri döner, yapabilecekleri fazla bir şey olamaz” yanıtını verdi. Geçmişte bunun örneklerinin yaşandığını, baskıların sonuçta daha fazla faiz artışına neden olduğunun görüldüğünü kaydeden bankacılar, bunun artık politikacı tarafından da görüldüğünü söylediler. Buna rağmen neden bu baskının devam ettiği konusunda ise “politikacılar hep aynı şeyi yapmaya devam ediyorlar” yanıtı veriyorlar.

Haberin Devamı

Türkiye’nin kaynak yetersizliğini artık herkesin gördüğünü, konuştukları bazı bakan ve bürokratların da durumun farkında olduğunu, sağduyulu konuştuklarını kaydeden bir bankacı, şimdiye kadar bu sağduyulu seslerin uygulanan politikalarda genel olarak etkili olduğunu, bu nedenle fazla tedirginlik duymadıklarını kaydetti.

MEVDUAT FAİZİNİN KAÇ OLACAĞINI DA SÖYLESİNLER

Bankaların yüksek karları yine politikacıların elinde malzeme olmaya devam ediyor. Bankacılar bu nedenle kar rakamlarına öz kaynaklarına kıyasla bakılması gerektiğini, diğer sektörlere göre bu oranın küçük olduğunu savunuyorlar.

Bu tartışmadan bağımsız olarak ekonomik dengeler ve bankalar açısından zor bir döneme girildiği çok açık. Geçen yılki yüksek kredi büyümesine destek için yüklendiler ve bankaların dış borçları çok arttı. Buna karşılık inşaat gibi itici güç olan sektörlerde kredi geri ödemelerinde sıkıntılar başladı. Müteahhitler hem kendi kullandıkları kredilerin, hem de konut kredilerinin faiz oranlarının inmesi konusunda politikacılara baskı yapmaya başladılar. Bu arada bazı çok büyük şirketlerin bile geri ödeme sıkıntıları nedeniyle yeniden yapılandırma istemeleri, sektörü “yenileri gelecek mi?” diye kaygılandırmaya başladı.

Haberin Devamı

En büyük kaygı nedeni ise 2019’de yapılacak, ya da öne çekilecek, seçim nedeniyle her açıdan zorlamalara gidilen bir döneme girilmesi. Hem bu nedenle gelişen siyasi zorlamalar ekonomiyi dolaylı etkilemeye başladı, hem de büyümenin sürdürülmesi adına doğrudan bankalar üzerindeki baskılar artıyor.

Bu arada son dönemdeki demeçlerin kamu bankalarına önümüzdeki dönem, siyasetten gelen baskıların artacağını gösteriyor.

Böyle bir dönemde bir danışman çıkıp mevcut faiz oranlarının yüzde 18’in üstünde olduğunu, “Bankaların işletme kredilerinde faiz oranlarını KGF ortalaması olan 15.30 oranına çekmesi gerektiğini” söyledi. Bir bankacıya bu talebi sorduğumda, “O zaman mevduata kaç faiz uygulanacağını da söylesinler” yanıtını verdi. Mevduatın sınırlı olduğunu, dış kaynağın azaldığını, enflasyonun yüksek olduğunu hatırlatan aynı bankacı, “Bunlar ortadayken bankaların ne yapması isteniyor acaba” diye yakındı.

Haberin Devamı

Umarım baskılar, bankaların beklediği gibi, yine sözde kalır.

Yazarın Tüm Yazıları