Bütçe yeniden sorun haline gelince olacaklar...

AKP iktidarlarının ekonomideki en büyük başarısı olan “mali disiplin” de artık yeniden tarihe karışıyor. 2009’da küresel krizden sonra bir ara bozulup yeniden toparlanmasını saymazsak, bütçe ve finansmanı AKP iktidarları döneminde ilk kez bu kadar sorun olmaya başladı.

Haberin Devamı

Bunun en önemli göstergelerinden biri bütçenin finansmanı için yapılan borçlanmada görülen artış. Ödediğinizden daha az borçlanarak mali disiplini sağladığınızda, hem iç hem de dış yatırımcıların güvenini kazanıyor, daha fazla kaynak çekebiliyorsunuz. Ama bu yıl Hazine yeniden ödediğinden çok daha fazla borçlanmaya başladı. İşin kötüsü hem gelir hem giderlerdeki eğilim, bu işin yeniden düzelebileceğini göstermekten uzak. Mali disiplinin en önemli göstergesi olan IMF tanımlı faiz dışı denge şimdiye kadar hep artıdayken, ilk kez bu yıl ilk yarıda 18.3 milyar TL gibi, çok yüksek bir açık verdi. Yani piyasalardaki beklenti mali disiplinde de tersine dönmeye başladı. 

Son yıllarda iç borç çevirme oranı, yani Hazine’nin borçlanmasının geri ödediği borca oranı hep yüzde 100’ün altında olurdu. Bu yıl için de yüzde 98 olacağı açıklanmıştı. Ancak yılın ilk yarısında içborç çevirme oranı yüzde 114’e çıktı.

Haberin Devamı

Şimdi piyasalar yılın tümündeki içborç çevirme oranının nasıl revize edileceğini gözlüyor. Piyasadaki beklenti, daha doğrusu bankaların Hazine’den aldığı duyumlara göre, içborç çevirme oranının yüzde 125’e çıkacağı yönünde. Bu rakamın kesinleşmesiyle birlikte piyasalar da planlarını gözden geçirecekler.

Bu arada bir süredir piyasalar “Yasa değişikliği ile Hazine’nin borçlanma tavanının yani limitinin artırılacağı” yönünde alıştırılıyor. Son olarak Hazine’den de sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Hazine’nin içborçlanma tavanını artırmak gerekeceğini çünkü bütçe harcamaları ve savunma harcamalarının aşırı arttığını söyledi.

İç borç çevirme oranının belli olması ve limitlerin değiştirilmesiyle birlikte, piyasadaki havanın netleşeceğini söyleyebiliriz. Bu kararların, bence eylül ortalarına kadar fazla bir etki etkisini hissetmeyebiliriz. Ancak  özellikle ekimden sonra son 3 ayda, başka unsurlarla da birleştiğinde, faiz ve kurlar başta olmak üzere ekonomik dengeleri ciddi biçimde olumsuz etkileyebilir.

KREDİ FAİZLERİ DÜŞECEK MİYDİ?

Çünkü borçlanma limitini artırıyorum demek; hem iç hem dış yatırımcılara, “Ben ayağımı yorganıma göre uzatamıyorum, açılıyorum” demektir. Öyle olunca da size borç verenler, doğal olarak, sizden daha fazla faiz isteyecektir. Yani Hazine’nin borçlanma faizlerinin artması kaçınılmaz olacaktır. Elinde para olan tasarrufçunun ya Hazine kağıdı alacağını, ya da bankalardan en az o kadar faiz isteyeceğini herhalde herkes görüyordur. Topladığı paranın maliyeti artan banka da kredi verirken, doğal olarak faiz oranlarını daha yüksek tutacaktır.

Haberin Devamı

Peki, hani Hükümet bankaların kredi faizlerini indirmek için her şeyi yapıyordu, enflasyon düşmeyince bankacılık sisteminin mali yapısını zayıflatmak uğruna, rasyolarda bile değişikliğe gidiyordu, ne oldu?

İşte ekonominin kötü yönetilmesinden kastımız bu. Ekonomik kurallar belli; siz popülizme kaçar açılırsanız, daha fazla oy alacağım diye kuralları bozarsanız, belki işin bozulmasını geciktirirsiniz, ama kaçamazsınız... Diplomasideki sıkıntılar ekonomiyi derinden etkiler hale gelmişken, Orta Doğu daha da kızışırken, küresel finans ikliminde bizim gibi ülkeleri olumsuz etkileyeceği değişim süreci başlarken, içeride toplumsal tansiyon yükselirken, ekonomideki tek dayanak olan mali disiplini de bozarsanız ne olur?

 

Yazarın Tüm Yazıları