Çansera’da ‘hır gür’ yakındır

Bir önceki yazımda, Ankara’nın diğer dünya başkentlerinden bir eksiğinin de ‘şehir parkı’ olduğunu yazmıştım.

Haberin Devamı

Yazılı malumatla rekreasyon alanı ve şehir parkı arasındaki farkı anlatmanın güçlüğünden, Londra, New York, Lisbon gibi kentlerdeki şehir parklarının görülmesi tavsiyesinde bulunmuştum ama yine de, “E ama, bir sürü parkımız var ya, niye onları görmüyorsun” diyenler çıktı.
Bardağa farklı yerden bakmışız demek ki.
Bir kez daha, “Gidin, görün” önerimizi yinelerken, madem ki park meselesini masaya yatırdık, bugün de semt parklarına eğilelim diyorum.

* * *

‘Batıdaki örnekleri’ gibi bir şehir parkımız yok da, hiç olmazsa semt parklarımızda bu avuntumuzu giderebilsek değil mi?
Ramazan’ın son günü iftardan hemen sonraydı. Çansera’da otoparka doğru yürürken, acı acı bir müzik sesi yankılanıyordu.
Yaklaştıkça daha da belirginleşti.

* * *


Arabeskle pek aram olmadığından karıştırıyor olabilirim ama, sanırım fondaki şarkıcı Cansever’di ve “İsyanım var bu aleme” diye haykırıyordu bir otomobilin hoparlöründen.
Hal ve tavırlarına bakılırsa, kendilerine ‘maganda’ yakıştırması yapılması halinde, ‘bilmukabele’ diyerek memnuniyetlerini ifade etmeleri muhtemel olan birkaç genç de ellerinde bira şişeleriyle şarkıya eşlik ediyordu.

* * *

Haberin Devamı

Bir parkta alışık olunmayan bu ve benzeri manzaralar, son günlerde Çansera’da sık sık tekrarlanır oldu.
Tek farkı, karanlık çökmeye doğru ‘parka değil de parkın otoparkına gelenler’ kendi halinde takılır, müzik yalnızca grubun duyabileceği şekilde açılırdı. Yavaş yavaş benimsiyor olsalar gerek ki parkı, artık ses kısma gereği de duymuyorlar. Drift atanlar, pati çekenler falan bir başka yazı konusu bu arada...

* * *

Böylelikle, Çankaya Belediyesi’nin şehrin en değerli arazilerinden olan Çukurambar’ın ortasındaki 90 bin metrekarelik alanı ranta açmayıp, en önemli hizmetini gerçekleştirdiği Çansera’nın zifiri karanlık otoparkı maalesef belli bir saatten sonra, ‘Talatpaşa bulvarının pavyon dağılma’ saatine dönmüş durumda. Enteresan bir şekilde, bölge halkı bu ‘varoş’ manzarayı istemeden de olsa kabullenmiş halde, parkın iki adım ötesinde yürüyüşlerine devam ediyor.

* * *

Haberin Devamı

Ufaktan kendi halinde bir düzen oturmuş gözükse de, yakında ‘hır, gür’ çıkması muhtemeldir ki, bu tür manzaraların kaçınılmaz sonudur. Bir ilçe belediyesinin asayiş anlamında kolluk kuvveti olmadan tek başına bir parka hakim olmasında birtakım zorluklar olabilir tabii ki...
Ama, herkesin başına polis dikmeden de parkınıza sinmiş olan ‘varoş’ görüntüyü ortadan kaldırabilirsiniz.

* * *

Nasıl mı?
Parkı hareketlendirerek, renklendirerek ve canlandırarak
.
Mesela, inşa edilirken yürüyüş yolları ve spor alanlarının dışında etkinlik ve aktiviteler için de geniş yer ayrılan parkta oldukça büyük bir çim alan bulunuyor.
Koca bir yaz geçti.
Bir tane etkinlik yapılmadı Çansera’da.

* * *

Haberin Devamı

Büyük paraların saçıldığı ‘yıldız sanatçı’ konserlerine de ihtiyacınız yok. Onlarca amatör müzik grubu var Ankara’da. Haftada bir gün sahne kursanız bu gençlere, “isyan” naraları yerine biraz daha renkli müzik dinleyebilir parkınıza gelenler.
Kuğulupark’ta kurduğunuz sanat sokağı örneğin, Çansera’ya da taşınamaz mı? Ara sıra mesela HOY-TUR gelip gösteri yapamaz mı?
Daha da fazlasına önayak olunamaz mı?

KÜLTÜRÜ GİTTİ GERİYE 'İÇKİ' KALDI

Bu arada yanlış anlaşılmasın. Kimsenin özgürlük alanına müdahale değil amacımız. Hatta parklarda alkol yasağı da, hak ve özgürlük kısıtlaması bence.
Fakat memlekette içki, çeşitli yöntemlerle baskılanmaya çalışıldıkça yavaş yavaş “içki kültürü” yok olmaya başladı ve geriye safi “içki” kaldı. Kültürsüz bir “içki” modeli de içenin dahi tasvip edemeyeceği varoş bir halde, araba koltuklarında sokak aralarına taştı.
Ve bahsini ettiğimiz gibi, koskoca etkinlik alanları olmasına karşın cansız, renksiz ve hayat ışığının sönmüş olduğu bir Çansera da otoparkıyla, epeyce bir magandalık potansiyeli taşıyan alemcilerin arayıp bulamadığı bir mekan haline geldi...

Haberin Devamı

SOKAK KÖPEĞİ 'BÜYÜK' SORUN

Bir sorun daha var ki, yalnızca Çansera’nın olmayan, bütün Ankara’nın derdi haline gelen ve çözümü en zor mesele de bu herhalde.
Sokak köpekleri...
İki ucu keskin bıçak halde önümüzde öylece duran bir sorun.
Daha iki gün önce, kentin göbeğinde Meclis’in karşısında insanlar saldırıya uğradı.
İlçe belediyeleri de, “Evimize giremiyoruz, toplayın şu köpekleri” diye şikayet eden vatandaşla her toplanan köpeğin itlaf edildiği endişesi taşıyan ve geçmişte örneklerine şahit olduğumuz için haklılık payına sahip hayvanseverler arasında kalıyor .
Zamanla gördük ki, toplayıp kısırlaştırmak ve sokağa salmak bu soruna çare olmuyor. Bu sıkıntı yalnızca ilçelerin problemi değil ve Büyükşehir Belediyesi artık bu soruna kulağını tıkamamalı. Bütün bir ‘büyükşehir’in derdi haline gelen bu meseleye üst düzeyde müdahale edilmeli, gerekirse devlet desteği sağlanmalı ve bütün kent genelinde hazırlanacak bir projeyle sokak köpeği sorununa bir çare bulunmalı.

Yazarın Tüm Yazıları