Denizi olmayan Ege: Akhisar

Daha önce hiç Manisa’ya gitmedim, Akhisar’a da.

Haberin Devamı

Güneşi, rüzgarı, ışığı nasıldır hiçbir fikrim yok.
Henüz tanışmadığım bu toprakları yağları için anlamaya çalıştım.
Farklı üreticilerden gelen 15 ürün tattım.
Bunlar arasında kusurlu bulduğum ya da sınırda iki, üç yağ çıktı ki zor geçtiği söylenen bir yıl için çok olumlu...
Yağların hemen hepsi uygun fiyatlı ürünler.
Genel olarak burunda çok zengin değiller, acılık düşük ama yakıcılıkları var.
Hatalı olanlarda bile dikkatimi çeken ise hataların zeytin kaynaklı olmamasıydı.
Zeytin kaynaklı olmamasından kastım, sıkılan zeytinin küfsüz, kusursuz, temiz olduğu hissediliyordu. Hatalar ise sıkım kaynaklı.
İstanbul’da tattığımda, burun açısından bir tık daha yüksekteydiler.
Aklımda bunlar Akhisar’la ilgili ne anlatabilirim diye düşünürken bir bilenden ilham almaya karar verdim.
Sadece bölgenin değil Türkiye’nin en iyilerinden, aile şirketi Alhatoğlu Zeytinyağları’ndan Mustafa Alhat’ı aradım.
Alhat “Ege’de dağlar denizden gelen hava akımlarını kesmediği için, Akhisar denizden uzak olmasına rağmen zeytine uygun bir iklime sahip. Eskiden beri zeytincilik var” diyor.
Bölgede zeytincilik çok eski olsa da mübadele sonrası burada da gelenekte bir kırılma yaşanıyor.
70’lerde yeniden filizlenmeye başlayan bölge zeytinciliğinde babaları Hüseyin Alhat öncülerden.
“Babam ilk Gemlik fidanını getiren isim. Bugün Akhisar, 14 milyondan fazla zeytin ağacına sahip bir ilçe” diyor.
Türkiye’nin en çok zeytin ağaçlı ilçesi Akhisar denildiğinde akla sofralık zeytin geliyor.
Alhat’ın sözleriyle bunun nedenini anlamak kolay:
“Körfez yağı iyidir, geri kalan rafine edilmeye muhtaçtır gibi bir ezber, güzel yağ olamaz algısıyla üreticiyi sofralığa yönlendirmişler.”
Türkiye’nin geleneksel zeytinyağı haritası dışında kalan bölgelerde de kaliteli yağların yapılması çok değerli.
Haritanın genişlemesi, zeytinyağı severin ufkunun genişlemesi, zeytinyağı üretiminin artıp, fiyatların aşağı çekilebilmesi, tüketimin dar gelirliye inip zeytinyağı kullanımının yaygınlaşması açısından kıymetli bir adım.
Buradan yağ çıkmaz önyargısına ve sofralık zeytinden para kazanmasına rağmen zeytinyağı yapan Akhisarlı üreticinin emeği çok kıymetli.
Çünkü sofralık zeytin üretici bir bölge olmanın getirdiği pratik bilgiye sahipler.
Alhat’ın da altını çizdiği gibi Türkiye’nin pek çok yerinde zeytin çuvallarla toplanırken, sofralık zeytinin estetik kaygısı nedeniyle bölgenin kasalarda toplamaya erken geçişi, yine aynı kaygıyla ağaçlara özen gösterilmesiyle zeytin yetiştirmeyi bilen bir bölge Akhisar.
Alhat’la konuşurken yerine oturan en büyük taş da bu.
Sorunlu olan yağlarda dahi, sorunun zeytinde olmaması.
Gerçekten hiç de yabana atılacak bir şey değil.
Benim de her fırsatta vurguladığım gibi, Alhat da tüketicinin kaliteli zeytinyağı konusunda önemli bir taraf, sorumluluk sahibi olduğunun altını çiziyor. Mustafa Alhat’ın kurucularından olduğu Zeytin Dostu Derneği, son 10 yıldır Türkiye’de zeytinyağı okur yazarlığını yaygınlaştırmak için çaba gösteren en önemli kurumlardan.
“Başına ne geldiyse anlatır zeytin... Yanlış alışkanlıklar, kusurlu yağlar alışkanlık oluşmuş. Zeytin Dostu Derneği’nin de çalışmalarıyla iyi yağ nasıl olur öğrenmeye başladılar. 10 yıldır büyük gelişme var. Acıysa fenollerden geldiğini bilen var. İyi yağ arayışı var. Tüketici yanlış şey isterse üretici de uzun süre mücadele edemiyor. Pes eden üretici oluyor” diyor Alhat.
Üretici pes etmesin, emeklerinin kıymetini bilelim, acılık ve yakıcılığın zeytinyağının doğası olduğunu baş ucumuza yazalım.
Ve de herkesin sınıf birincisi olamayacağını, buna gerek de olmadığını...

İşte ürünler
Mustafa Alhat ve ailesi, marketlerde satılan Sırım markasından, Ayhan Sicimoğlu’nun butik ürününe kadar farklı profilde zeytinyağları üretiyor.
Tattığım Sırım Premium, çok az miktarda üretilen, şişesi uygun fiyata satılan bir yağ. Kusuru olmayan, acılığı düşük, yakıcılığı yerinde, kendi içinde dengeli bir yağ. Süper markette bu fiyata bu tür bir yağın satılması çok önemli.
Akhisar’ın bir diğer güzel sürprizi ise bölgede butik üretici sayılabilecek Zemya’nın yağları oldu. Trilye, Special, Domat yağlarını tattım. Genç üretici Onur Bey’in yağları, farklı bir bakışla gerek burun gerek damak açısından daha zengin, kalite fiyat dengesinin korunabildiği ürünler alınabileceğinin kanıtı.
Zemya ve Alhatoğlu üretimi olanlar dışında tattığım ve sızma zeytinyağı olarak resmi bir panelden geçebileceğini düşündüğüm ürünler Ok, Kayadibi, Ege Antik, Beria...

Yazarın Tüm Yazıları