Dr. Hüseyin H. Serdar
Dr. Hüseyin H. Serdar
Dr. Hüseyin H. SerdarYazarın Tüm Yazıları

İhtiyaçların farkında mısınız?

Ünlüler ünsüzler, artistler siyasetçiler, sanatçılar sporcular, köylüler kentliler, okumuşlar okumamışlar, baylar bayanlar, daha kimler kimler bir anda 20 yaş fotoğraflarını sosyal medyada paylaşmaya başladılar.

Haberin Devamı

Ortalık yıkılıyor. 

‘20yearschallenge’, 20’li yaşlar challenge akımı salgına dönüştü. 
Zaman tüneli gibi, 1960‘lar, 70’ler, 80’ler… 
O yılların kazakları, ceketleri, mantoları, paltoları, etekleri, bluzları, saç sakalı, makyajı, modası, daha neler neleri…  
Eski Türkiye’ye dair siyah beyaz hikayeler…  

‘20 yıllık meydan okuma’ ile kimileri “uçan 20’li yaşlar” diyor zamanın vefasızlığına, kimileri “20 yaşı hiç fark edemedim ki” diye hayıflanıyor, kimileri “20‘li yıllar hızlı geçmiş”, bir arkadaşım da şöyle yazmış, “herkes 20‘li yaşlardaki fotoğraflarını paylaşmaya başlayınca yüreğim burkuldu. 20 yaş öncesi emniyette kayboldu, 30‘lu yaşların ise cazibesi yok oldu.” 

Kim başlattı bu salgını, aradım, ip ucu bulamadım. 
Sosyal medya böyle bir şey işte… 
Twitter, İnstegram ve Facebook insanların geçmişiyle de ilgilenerek arşivini zenginleştiriyor diyebiliriz.  
Böylece albümler açıldı, maziye gittik.  
Bu sıkıntılı günlerde insanlarımızın bir an bile mutlu olmasına, kafasını dağıtmasına kim ne diyebilir ki… 

MAZİ 

Haberin Devamı

Otuz, kırk, elli yıl sonra 20‘li yaşlarına, yeniden erişen okurlarımıza Nazım Hikmet’in şiiriyle seslenelim… 
Mazi 
Kalbimde maziden bugün izler var 
Her siyah saatım bu izle erir 
Ruhumu geçmişin hicranı sarar 
Doğanlar ölür ölen dirilir 
 
Anladım hayatmış mazinin adı 
Yıllara karışan her şey ses verir 
Hasretle doludur geçmişin yadı 
Mazinin elemi bile tatlıdır. 

KAPANMA GENELGELERİ  

Pandeminin hızını yavaşlatmak için Cumhurbaşkanı, Sağlık ve İçişleri bakanları kararnameler, rehberler ve genelgeler yayınlıyor, il ve ilçe hıfzıssıhha kurulları kararlar alıyor, valiler, kaymakamlar uyarılar yapıyorlar.  
Polis, jandarma ve zabıtalar da denetleme ve kontrollerle virüsün yayılmasını engellemeye çalışıyorlar. 
Ve 17 günlük “tam kapanma” ilan edildi. Edilmesine edildi ama toplum bu nasıl kapanma diye tartışıyor!.. 

Bu şekilde, halkın sokağa çıkması engellenerek hastalık önlenebilir mi?  
Genelgelerin karmaşa yarattığı ve beklenen sonuçları vermeyeceği konusunda tıp otoritelerinin yaptığı itirazlara kulak verilmeli. 
Genelgelerden biri marketlerden temel ihtiyaç maddeleri dışında ürün satılmamasına dair. 

Normal zamanlarda temel ihtiyaç denince akla gıda maddeleri gelir. 
Ama normal zamanlarda değiliz ki!..  
‘Hayat Eve Sığar’ dedik; ama ihtiyaçları da karşılanmalı. Halk bıkkın, maddi ve manevi sıkıntıları var, etkili çareler geliştirilmeli. 

Haberin Devamı

Öğrenciler evlerde, internet üzerinden eğitim görüyorlar. 
Yine evlerinde internet kanalıyla işlerini yapan çalışanlar var.  
Eğitim, öğrenim ve çalışmayı sürdürebilmek için kişilerin elektronik cihazlara ihtiyacı olabilir. Mausu bozulur, bataryası pili tükenir, kablosu özelliğini yitirir, kırtasiyeye ihtiyacı olur. 
Gıda maddeleri kadar elektronik aparatlara gereksinim duyulur. 
Ama markette bunların satışı yasak! 
Markette satılamaz ancak internet üzerinden pazarlanabilir!  
Ne yaman çelişkidir bu… 
*  
Mesela bakım ürünleri de ihtiyaçtır.  
Böylesi stresli ve sıkıntılı günlerde vatandaşların kendilerini daha iyi hissetmek için kozmetik maddelere talebi olabilir. Bu oldukça medeni bir beklentidir. 

Haberin Devamı

SAVAŞ, MAKYAJ VE MORAL 

Yıllar önce Bosna Hersek‘e gitmiş, üç gün süren, 100 kilometrelik Marş Mira - Barış Yürüyüşü‘ne katılıp ve dayanışma mesajı verdiğimiz o günler aklıma geldi… 
2. Dünya savaşından sonra Avrupa’da 1995 yılında büyük bir soykırımın yapılmıştı. Sırp canilerinin Srebrenitsa’da silahsız ve sivil, binlerce Bosnalı Müslümanı canavarca katlettikleri yeri, savaş sonrasında müze haline getirilen Potoçari akü fabrikasını ziyaret etmiştim. 
*  
İnsanlığa Karşı Suç ve Soykırım Müzesi’nde gördüğümüz fotoğraflar vahşeti yansıtmaya yetiyordu. 
Anadolu, Balkan, Suriye, Yemen, Arabistan ve Filistin Türklerine de benzeri vahşetlerin yapıldığını unutmuş değiliz…  
Kaderimize yanalım!  

Bu müzede sadece fotoğraflar yoktu. Yakılan, yıkılan evlerden geri kalan, kazılardan elde edilen objeler de sergileniyordu.  
Cephede, savaşırken hayatlarını kaybeden erkek, kadın Boşnak kardeşlerimizin eşyaları içerisinde tarak, makas, cımbız, ruj, parfüm gibi makyaj ve bakım malzemelerinin olması dikkatimi çekmişti.  
Öyle ya ölüm kalım mücadelesindeyken bakım ve makyaj mı yapılır? Bunları yapmaya fırsat mı olur?..  
Rehberimize sordum, aldığım cevap şaşırtıcıydı;  
- “Savaşta, kadın veya erkekler bakımlı olmaya özen gösterdiler. Böylece birbirlerinin morallerini yüksek tutarak savaş ve mücadele güçlerini yükselttiler!”  
Oldukça etkileyici…  

Dolaysıyla, Covid-19 virüsüne, hastalığa ve salgına karşı mücadele edenlerin kendilerini daha iyi hissedecekleri, moral kazanacakları bakım ürünü ve kozmetik malzeme ihtiyacına getirilen satış yasağının toplumsal yararını çözemedim! 
İçkiye, elektronik eşyaya ve bakım ürünlerine getirilen satış yasaklarının Covid mücadelesine etkisi sorgulanabilir… 
Salgının üstesinden ancak akılcı uygulamalar ve toplumun en az %50 ‘sinin aşılanmasıyla gelebileceğiz.  

Yolunuz düşerse Srebrenitsa’da ki Soykırım Müzesi’ni ziyaret edin. Sergilenen kişisel eşyaların, toplama kamplarında işlenen suçların ve o kirli savaşın acı hatıralarını görsellerle iliklerinize kadar hissedeceksiniz…

Yazarın Tüm Yazıları