İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde yenilenme

Arkeoloji Müzesi’nin tarihi, bizim müzecilik tarihimizde önemli ve öncü bir yere sahiptir. Müzenin kuruluşundan bugüne durumunu özetleyeceğim.

Haberin Devamı

1869 yılında kurulan Müze-i Hümayun, 1881 yılında Osman Hamdi Bey’in müze müdürü olmasıyla gelişme dönemine girdi. Sultan 2. Abdülhamid’in himayesinde, Osman Hamdi Bey öncülüğünde 1891 yılında inşa edilen müze binasıyla Müze-i Hümayun’un bugünkü gelişmesi sağlandı.

İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde yenilenme

131 yıllık müzede, 1.5 milyon eser muhafaza ediliyor.

2012 yılında Bakanlıkça başlatılan ‘İstanbul Arkeoloji Müzeleri Depreme Karşı Güçlendirme, Restorasyon ve Teşhir Tanzim Projesi’ ile müzenin Klasik Bina olarak adlandırılan ana binasının sergisi yenilendi.

Klasik Bina’da, salon 8 ile salon 32 arasındaki toplam 25 salonda, 3.700 metrekarelik bir alanda deprem güçlendirme çalışmaları yapıldı.

Haberin Devamı

Her sergi salonu için bir tema belirlenerek salon duvarlarında bu temaya uygun grafik tasarımlar sergilemeye başlandı. Canlılık kazandırıldı. Salonlardaki tüm aydınlatma sistemleri, günümüzün son teknolojik imkânları kullanılarak yenilendi.

Sergilemedeki doku, ışık, renk, ölçek ve tema uyumu; ziyaretçinin algı kapasitesine hitap eden yerleşim düzeni ve dijital uygulamaların kullanımındaki oran, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Klasik Bina’nın tasarım ilkelerini oluşturdu.

Yeni düzenlenen salonlarda, iki bini sikke olmak üzere heykel ve kabartmalar, lahitler, figürinler, mimari kaplama levhaları, hazine eserleri ve seramiklerden oluşan beş bin yeni eser sergilenmeye başlandı. Yeni sergileme için toplam 64 milyon TL ödenek kullanıldı.

Öte yandan İstanbul Arkeoloji Müzeleri bahçesinde bulunan diğer binaların; Eski Şark Eserleri Müzesi, Çinili Köşk ve Klasik Bina’nın kuzey kanadının yenilenmesi çalışmalarına da başlanıyor.

Son 3 yılda (2019 – 2021) yaklaşık 765 bin ziyaretçi ağırlayan İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin 2022 yılı ziyaretçi sayısı ise şu ana kadar 303 bin oldu.

Tarihi yarımada içinde bulunan bütün müzelerin önemini vurgulamak gerekiyor. Arkeoloji Müzesi’nin bahçesinde de küçük sanat etkinliklerinin yapılmasını öneriyorum.

Haberin Devamı

Müzelerin işlevlerinin geliştirilmesi çağdaş müzecilik anlayışının gereğidir.

DERGİLERDEN

SABİTFİKİR (TEMMUZ 2022)

Ayfer Tunç’un Şeyma Subaşı ile yaptığı söyleşiden notlar:

“Hakiki edebiyat öyle garip bir şey ki, dünyanın hangi kültüründen olursanız olun, karşılıklı bir aidiyet hissedersiniz. Okur olarak yazdıkları birbirinden fersah fersah farklı olsa da Oğuz Atay’la Thomas Bernhard’ın ruh yakını olduğunu düşünürüm. Aslında hepimiz bizden önceki kuşakların kazdıkları edebi damarları genişletiyoruz. Türk edebiyatının benden önceki kuşaklarının tümünün DNA’sı tıpkı biyolojik DNA’m gibi bende ve benim kuşağımdaki diğer yazarlarda var.”

“Okur olarak çok sevdiğim bir yazardır Sevim Burak. Özellikle öyküleri demir lokmadır, eşsizdir ama daha kapalı, daha içten patlamalı bir edebiyattır onunki. Metaforların, alegorilerin sürüklediği bir anlatı. Bu anlamda yabancı değiliz ama uzak akraba sayılırız. Leyla Erbil benim için bir tür idoldür. Özel bir yazardır. Her ne kadar şair olsa da Edip Cansever’in ruhu, edebiyatımın başından beri izini sürdüğüm bir ruhtur.”

Haberin Devamı

“Çok fazla düşünürüm, ilk paragrafı bulmadan metne başlayamam.”

TOPLUMSAL TARİH (TEMMUZ 2022)

Ezop’un Osmanlı Coğrafyası’ndaki Maceraları

Mehmet Kuru

19. asır Osmanlı coğrafyasında Ezop hikâyelerinin tarihi ise ağırlıklı olarak Ahmet Mithat’ın ‘Kıssa’dan Hisse’ kitabı özelinde ele alınır. Dosyanın son yazısı olan ‘19. Yüzyılda Neşredilmiş Ezop Eserleri’ başlıklı inceleme bu çerçeveyi genişleterek, imparatorluğun son yüzyılında Ahmet Mithat’ın kitabının öncesinde ve sonrasında basılan Ezop hikâyelerini birlikte ele alarak bu metinlerin karakteristikleri üzerinde bir izlek çıkarmayı amaçlar.

- Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek-Parti Yönetiminin Kurulması (1923-1931) Üstüne Bazı Gözlemler ve Saptamalar

Haberin Devamı

Bir Kitabın 40 Yılı, 40. Yılında Bir Kitap / Hasan Bülent Kahraman

“Geçtiğimiz yıl, Prof. Mete Tunçay’ın ‘T.C.’de Tek-Parti Yönetiminin Kurulması (1923-1931)’ isimli büyük ve çok etkili olmuş kitabının 40. yılıydı. Kitap ilk kez 1981 yılının askeri cunta karanlığı içinde yayınlanmış ve ilgili çevreleri, okur kitlesini hemen büyük bir güçle kuşatmıştı. Arkasından gelen başlı başına bir ekolü yaratması kadar kitabı önemli hale getiren bir diğer husus, metnin bugün de konusunda öncü, çığır açıcı bir kaynak olmayı sürdürmesi.”

- Reşat Ekrem Koçu’ya Dair / Erol Üyepazarcı

‘Toplumsal Tarih Dergisi’nin Şubat 2022 tarihli 338. sayısında dosya konusu olarak ‘Reşat Ekrem Koçu: İstanbul Ansiklopedisi ve Arşivi’ ele alınmıştı. Mehmet Alkan dostumun himmetiyle abone olduğum ve her zaman ilgiyle takip ettiğim dergiyi heyecanla okumaya başladım.

Haberin Devamı

Pertevniyal Lisesi’nden hocam olan ve ölümüne kadar kendisiyle ilişkimi sürdürdüğüm, sayıp sevdiğim bir büyüğüm olarak onun çok elim ‘İstanbul Ansiklopedisi’ macerasını yakından izlemiştim. Neredeyse bütün ömrünü vakfettiği, ‘İstanbul’un Tapusu’ diye tanımladığı ansiklopedisi için neleri feda ettiğine, babasından kalan köşkü satıp kiralık dairelere taşındığına tanıktım.

Ömrünün son yıllarındaki ziyaretlerimin birinde kutular dolusu arşivini bana gösterip:

‘Erol, bütün ömrümü verdiğim bu arşivi bir gün şu karşıki çayıra götürüp, üstüne gaz döküp yakacağım,’ dediğini, benim de:

‘Yapamazsınız hocam’ cevabını verdiğimi, bu yanıtın üzerine gözleri dolarak:

‘Doğru, yapamam’ deyişini de hatırlıyorum.”

Koçu benim de tarih hocamdı. Coşkulu bir anlatışı vardı. Birçok kitabını okudum, tarihin lezzetini onun kitaplarından aldım.

Yazarın Tüm Yazıları