Göçmenlik üzerine

Yurtdışında en çok gittiğim ülke Almanya’dır. Frankfurt Kitap Fuarı’nın çok eski bir ziyaretçisiyim. Almanya denildiğinde göç kavramı tartışılır. Oradaki yazarlardan söz edilir. Ne yazık ki Türkiye’de onların kitapları çok bilinmez, yayınlananlar da gerekli ilgiyi görmez.

Haberin Devamı

Bekir Yıldız’dan Yaşar Kemal’e kadar pek çok yazarımız göç kavramı üzerine okunması gereken kitaplar yazmışlardır.

Yeni bir kitap bizi bu konuda bilgilendiriyor:

‘Türk – Alman Göçmen Edebiyatı’, Prof. Dr. Hikmet Asutay.

Birinci sayfadaki başlık da şu:

‘Yazarlar Sözlüğü.’

İthafları yazıma mutlaka alırım:

“Çok kıymetli zamanlarından ödünler vererek bana bu fırsatı veren eşim Rahime ile canlarım; oğlum Efe ve kızım Beril’e...”

Asutay’ın çocukluğu da Almanya’da geçmiş, Trakya Üniversitesi’nde Alman Dili ve Eğitimi Anabilim Dalı öğretim üyesi.

Sunuş’un başlığı:

‘Türk – Alman Göçmen Yazını’: “Alamancı, gurbetçi gibi adlarla anılan insanlarımızın edebiyatıdır aslında göçmen edebiyatı. Ne tamamlanmış ne de bitmiş bir edebiyattır, hiç bitmeyeceği de kesin gibidir, biçim ve renk değiştirse de. Her yeni damla ile yeniden büyüyen, sonra yine kendine dönerek son bulan su halkaları gibi, öteki sularda, yaban ellerde.

Haberin Devamı

Göç, gurbet gibi kavramlarla artık özdeşleşmiş, bunları içselleştirmiş olan toplumumuzda Almanya’nın apayrı bir yeri vardır kuşkusuz. Almanya tüm o gurbet ve memleket öykülerinden çok daha uzak, çok daha yabancı, öteki bir kavram idi.

Almanyalılık, Alamancılık ya da Almanyalı olmak; gurbet kavramının en öteki, en uç biçimi olarak altmış yılını tamamlamış, tarihteki yerini çoktan almış, belgesellere konu olmuş ve en nihayetinde de kendi edebiyatını ve sinemasını, kısaca sanatını oluşturabilmiştir, üç kuşak boyunca.

Kimsesiz, öksüz bir çocuk gibi büyüyen bu edebiyat, ilk başlarda ciddiye alınmamış, hor görülmüş ve ötekileştirilmiştir.

Azınlık edebiyatı mı, dış göç yazını mı yoksa konuk işçi edebiyatı mı tartışmaları arasında bir de kendi kimliğini aramış: Türk edebiyatı mı, Alman edebiyatı mı, derken zamanla yeteneğini ve gücünü ortaya koydukça, sinema, tiyatro gibi diğer sanat dalları ile birlikte dallanıp budaklandıkça paylaşılmaz olmuş, her iki taraf da kendinden saymaya başlamıştır.

Bu sözlük çalışmasında Türk – Alman edebiyatına ait, altmış yıllık süreci boyunca üç kuşak boyu, iki yüze yakın göçmen edebiyatı sanatçıları tanıtılmaktadır.”

*

Haberin Devamı

ÖZET SIRALAMA:

- Giriş

1.1. Almanya’ya İlk Umut Yolculuğu

1.2. Almanya’da Yeni Bir Yaşam ve Beraberinde Gelen Sorunlar

- Birinci Kuşak ve ‘Gurbet Öyküleri’

Yazarlar:

- Fakir Baykurt

- Aras Ören

- Habib Bektaş

- Şinasi Dikmen

- Fethi Savaşçı

- İkinci Kuşak; Kimlik Arayışı

İkinci Kuşak Dönem Yazarları

- Renan Demirkan

- Feridun Zaimoğlu

- Zafer Şenocak

- Zehra Çırak

- Saliha Scheinhardt

- Aysel Özakın

- Nevfel Cumartesi

- İsmet Elçi

- Emine Sevgi Özdamar

3.1. Kimlik Arayışının Eserlere Yansıyışı

- Dursun Akçam

- Oy Baydar

- Nihat Behram

- Yücel Feyzioğlu

- Füruzan

- Üçüncü Kuşak Almanyalı Türkler

4.1. Remigration ya da Geri Dönüş Süreci

- Sonuç

*

KİTAPTAKİ adlardan seçmeler yaptım.

Haberin Devamı

Hiç kuşkusuz bu listeye yazar ve çevirmen olarak Yüksel Pazarkaya adını eklemek gerekiyor.

Bu kitapta adı geçen yazarlardan kaçının kitabı Türkiye’de basıldı, meraklı bir okurun bunları kitapçılara sormalarını bekliyorum.

Hiç kuşkusuz aynı araştırmayı Almanya’da yapmak gerekiyor.

 

(Paradigma Akademi)

 

Yazarın Tüm Yazıları