Kadıköy için Türkiye’yi kaybetmek

ÖNCEKİ gün, Anadolu’da bir yerde, bir grup CHP’linin ve CHP seçmeninin ortasında kaldım.

Haberin Devamı

Biri doğrudan sordu: “Muharrem İnce yeterli imzayı toplayabilir mi?”

Ben daha yanıt vermeden başka biri atıldı: “En yakın adamı açıkladı, 500 imzayı aşmışlar...”

Başka biri “Hepsi doğru değildir. Delege Genel Merkez’in markajında. Biraz zor toplarlar” dedi.

Aralarındaki hararetli tartışmadan fikrimi dahi söyleyemedim.

Bir süre sonra benden yanıt beklediklerini anımsadılar.

İlk soruyu soran, “Hele durun Deniz Bey ne diyor” diye susturdu hepsini.

Sorularına soruyla karşılık verdim: “Velev ki buldular. Ne olacak?”

Biri “9 seçimdir kaybeden birinin orada durması doğru değil” diyerek mevcut yönetimi eleştirmeye başladı. Muharrem İnce’nin aldığı yüzde 30 oyun unutulmaması gerektiğini vurguladı.

Onun bu tespiti, başka bir tartışma başlattı. Bu kez gündem o oyların tümünün İnce’ye mi verildiği, yoksa Tayyip Erdoğan karşıtlığının mı eseri olduğu idi.

Haberin Devamı

Tartışmanın harareti o kadar yüksekti ki ben yine unutulmuştum.

Bir yönetici sessizce tartışmayı izliyordu.

Ona dönüp “Sizde kurultay delegesi var mı? Onlar imza veriyor mu?” diye sordum.

Kurultay delegelerini isim isim saydı ve hangisinin imzacı hangisinin genel merkezci olduğunu anlattı.

Tartışma hız kesmeden devam ediyordu. Ne dünya, ne Türkiye meseleleri umurlarındaydı.

Bir üniversiteli “Evet Kılıçdaroğlu gitmeli ama İnce’den mucize beklenmemeli. 24 Haziran’da Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adayı olsa, İnce genel başkan olsaydı sonuç üç aşağı beş yukarı aynı olurdu. Üçüncü bir yol aranmalı” deyiverdi.

Bu tespit de yeni bir tartışmayı tetikledi.

Baktım benim düşüncemin onlar için hiçbir önemi yok, ortaya yeni bir soru attım: “İnce neden olağan kurultayı beklemiyor. O zamana kadar Anadolu’yu dolaşır, teşkilatları canlandırır, delegelerle yüz yüze görüşür, olağan kurultayı rahat kazanır”.

O ana kadar her kafadan bir ses çıkarken bu soruya hepsi koro gibi aynı yanıtı verdi:

“Belediye başkan adaylarını kendisi belirlemek istiyor”.

Benim açımdan tartışma bitmişti.

Taşrada bir yerde, CHP tabanı basın toplantılarında havada uçuşan rakamların, Genel Merkez ile İnce arasındaki atışmaların arkasındaki gerçeği çözmüştü.

Haberin Devamı

Bütün mesele yerel seçimlerde Çankaya gibi, Kadıköy gibi, İzmir gibi, alınması “garanti” illerde ve büyük ilçelerde seçime kendi belirledikleri isimlerle gitmekti.

Kimse iktidarın yerel yönetimlerden geçtiği gerçeğini umursamıyor, yerel seçimler öncesinde kafa kafaya verip, güçlerini ve yeteneklerini birleştirip iktidara yürümeyi ihtimal olarak görmüyordu.

Varsa yoksa garanti il ve ilçelerdi.

Size iddialı gelebilir ama gözlemlerimden yola çıkarak şunu çok net yazabilirim: CHP, seçimler öncesindeki 8 ayı, bu şekilde parti içi çekişmeyle geçirirse, o garanti yerler de gidecek. İzmir’de, İstanbul’un bazı ilçelerinde, Mersin’de, Adana’da, Antalya’da çok büyük hayal kırıkları yaşayacaklar.

Haberin Devamı

Sanırım CHP’nin en büyük sorunu çok net ve üyesinden mahalle delegesine, kurultay delegesinden parti meclisi üyesine dek herkes tarafından gayet iyi biliniyor:

Türkiye’de iktidar olmak yerine Kadıköy’de, Çankaya’da, İzmir’de iktidar olmayı yeterli görmek ve bunun için Türkiye’de değil parti içinde mücadele vermek.

Haliyle de sonuç Kadıköy’ü, Çankaya’yı, İzmir’i elde tutmak için Türkiye’yi kaybetmek oluyor.

 

Yazarın Tüm Yazıları