Takdirname biliniyordu madalya sürpriz oldu

ERDAL Kabatepe’yle 80’lerin sonunda tanıştım. Devlet Planlama Teşkilatı’nın önemli bürokratlarındandı. Enerji Grup Başkanlığı yapmıştı. Sonra Dünya Bankası’nın enerji politikalarına yön veren isimlerden olmuştu. Türkiye’ye dönünce kendi danışmanlık şirketiyle önemli yatırımlara imza attı. TABA’nın Türk Amerikan İşadamları Derneği’nin kurucu başkanlığını üstlendi. AB Türkiye İşbirliği Derneği Başkanlığı’nı da yaptı. O günden bu yana diyaloğumuz hiç kesilmedi.

Haberin Devamı

Takdirname biliniyordu madalya sürpriz oldu


Ekonomiyi, siyaseti, hayatı hep konuşurduk ama bir konuyu daha hep gündemde tutardık.
Atatürk’ü, Çanakkale savaşını ve Binbaşı Ali Faik Bey’i...
Ali Faik Bey asker bir babanın oğluydu. Balkan Savaşları’na katıldıktan sonra vatan savunması için Çanakkale’de görev almıştı. Kardeşi Teğmen Fevzi Efendi 25 Nisan’da, kendisi de 30 Nisan’da şehit olmuştu. Şehit olduğunda üzerinde günlüğü vardı. O günlük üzerinden alındı ve Avustralya’ya götürüldü. Erdal Kabatepe yıllar sonra bu hazin hikayeyi kaleme aldı ve bir kitap çıkardı.
Ağlayarak okuduğum bu kitabı sizler için yazmıştım.
Erdal Kabatepe “O günlük dedemin son yadigarı, bu topraklardan gitti buraya geri dönmesi gerek” diyordu.
Ve bir sabah beni aradı, dedi ki;
“Ben Büyükbabam Binbaşı Ali Faik Bey’in Avustralya’daki Çanakkale Günlüğü’nün peşinde koşarken, Çanakkale Madalyası tahsisi ile uğraşırken, beklenmedik bir gelişme oldu. Bir koleksiyoncu büyükbabamın babası Kolağası Şakir Efendi’ye ait Osmanlı İmtiyaz Madalyası’nı getirip verdi. Kolağası Şakir Efendi 1897 Türk-Yunan Savaşı’na katılmış, Dömeke Meydan Muharebesi’nde yer almıştı. Biz padişahın takdirnamesini aldı diye biliyorduk, ancak madalya da almış. Madalyanın arka yüzünde ‘Kolağası Şakir Efendi’ ve veriliş tarihi ‘5 Haziran 1905’ yazıyor. Sultan II. Abdülhamid döneminde imtiyaz altın madalyası savaşlarda en yüksek cesaret gösteren Osmanlı askerlerine verilen madalya idi. Kolağası Şakir Efendi 1897 Türk-Yunan Savaşı’na katılmış, Epir Cephesi’ne gönderilmiş, Dömeke Meydan Muharebesi’nde gösterdiği kahramanlığı Padişah tarafından takdir edilmişti.”
Erdal Kabatepe’ye madalyanın gelişi de çok ilginç. Koleksiyoner Tuğba Hazar, Emekli Tuğgeneral Osman Aydoğan’ın 12 Ağustos 2020 tarihinde Şehriyar’daki “Şehit Binbaşı Ali Faik Bey” yazısında Kolağası Şakir Efendi ismini görüyor ve onunla ilgili bilgi aradığını kendisine yazıyor. Osman Aydoğan da Erdal Kabatepe ile temas kurdurup bir araya gelmelerini sağlıyor.
Tuğba Hazar madalyayı alıp İstanbul’a geliyor ve Erdal Kabatepe’ye teslim ediyor.
Erdal Kabatepe elbette çok mutlu…
Büyük dedesinin takdirnamesi biliniyordu ama madalya bütün aileye sürpriz olmuştu.

Haberin Devamı


Günlük Avustralya’da

Haberin Devamı

ÇANAKKALE savaşının bizim hafızamızda önemli bir yeri var.
Binbaşı Ali Faik Bey’in özelliği günlük tutma alışkanlığı olması... Ali Faik Bey, daha önce katıldığı Balkan Savaşları’nda da günlük tutmuş. Bütün savaş boyunca duyduklarını, hissettiklerini, gözlemlerini tek tek not etmiş. Ve şehit oluyor. Hiç üzerinden ayırmadığı günlük de üzerinde tabii... Günlük savaş sırasında Anzak askerlerinin eline geçiyor ve Avustralya’ya götürülüyor.
Yıllar sonra 1931’de, gazeteci ve müzisyen Annie May Constance Summerbelle, çalıştığı müzede bir Türk subayına ait günlük buluyor. Günlükten alıntılar yaparak Avustralya’daki Evening News Sydney gazetesine bir yazı yazıyor. Bu günlüğün Ali Faik Bey’e ait olduğu düşünülüyor.
Bilinmeyen madalya geldi.
Bence günlüğün de gelmesi harika olur.

 

Haberin Devamı

Benim modum baharda

SICAK geldi ama toz bulutuyla...
Sonrasında da havalar soğuyacakmış.
Galiba kısa sürecek; birkaç günlük bir şey gibi...
Ne kadar soğuk yaparsa yapsın, ne kadar fırtına olursa olsun benim ruhum bahar modunda uzun zamandır.
Dışarısıyla değil ruh halimle ilgileniyorum.


Harika bir çağrı

ELEKTRONİK kitapların sayısı artsa da ben hala kitabı elimde seviyorum. Sayfalar arasında sörf yaparken kendime göre notlar da almalıyım. Başka türlü okuduğum kitabın tadını alamıyorum.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer “Her Mahalleye Bir Kütüphane” kampanyası için bir çağrıda bulunmuş.
Ve şöyle demiş;
“Bilgiyi çoğaltmak ve aydınlığı mahalle mahalle büyütmek için çıktığımız bu yolda yalnız olmadığımızı biliyoruz. Dayanışmanın tarihini yazan İzmir’de bu kez de her mahallemize kuracağımız kütüphanelerimizi birlikte dolduruyoruz. Kampanyayı büyütmek, daha çok mahalleye daha çok kütüphane kurabilmek için ziyaretçilerimizden bir ricam var. Bana çiçek ve hediye yerine kampanyamız için kitap getirmelerini istiyorum.”
Destekliyor ve her mahalleye bir kütüphane kampanyasına destek olmaya çağırıyorum.

Yazarın Tüm Yazıları