Ne mutluyuz ne mutsuz

Can Selçuki’nin başında olduğu İstanbul Ekonomi Araştırma’nın anketlerini arada sizlerle paylaşıyorum.

Haberin Devamı

 

Son anketteki iki soru önemli.
Birincisi, “Hayatınızdan ne kadar mutlusunuz?”
İkinci soru ise “Koronavirüs salgını günlük yaşantınızı nasıl etkiledi?”
İşte cevapları...
TÜİK’in her yıl yaptığı “Yaşam Memnuniyeti Araştırması” sonuçlarına göre 2016 yılından beri ülkedeki genel mutluluk oranı düşüyor.
2020 yılı araştırması henüz yayınlanmadı. Ama bu yılı diğerlerinden ayırmak da gerekir.
Hayatımızda artık bir salgın gerçeği var.
Pandeminin ekonomilerdeki etkisi de ortada.
Eylül ayı içinde katılımcılara hayatlarından ne kadar mutlu oldukları sorulmuş.
Katılımcılardan 1-10 arasında puan vermeleri istenmiş.
Yüzde 16 “Çok mutlu” olduğunu belirtmiş; yüzde 18 “Çok mutsuz”, yaklaşık yüzde 25’lik bir kesim ise “Ne mutlu ne mutsuz” olduğunu ifade etmiş.
Verilen puanlar yüzdelerle çarpıp toplandığında ülkedeki ortalama mutluluk seviyesinin 5.45 puan olduğu görülmüş.
İstanbul Ekonomi Araştırma diyor ki...
“Buradan hareketle ortalama bir vatandaşın hayatından ne mutlu ne de mutsuz olduğunu söylemek mümkün. Son olarak katılımcıların yüzde 32’si mutluluk derecelerini 5 puanın altında değerlendirirken, yüzde 44’ü 5 puanın üzerinde değerlendirdi.”
Mart ayından hazirana kadar genel olarak evlere kapandık.
Bu hepimizin ruh halini değiştirdi.
Doğal olarak endişeler de arttı.
Bütün bunları normal karşılıyorum.
Türkiye ve dünya yeni normale alışmakta zorlanıyor.
Şu bir gerçek ki, salgın çok vahim bir noktaya gelmediği sürece devletler kapanmayı istemeyecek.
Ben de tamamen kapanmadan yana değilim.
Çünkü aksi halde ekonomilerin geleceği nokta, bizlere çok daha fazla zarar verecek.
Bu durumu tersine çevirecek yine bizleriz.
Başka çaremiz yok.
Hayatı ertelemeden kurallara uyarak devam edeceğiz.

 

Haberin Devamı

Peki evde mutlu muyuz?

Koronavirüs nedeniyle geçtiğimiz altı ay boyunca eskisine göre evde çok daha fazla vakit geçirmeye başladık. Haziran ayında normalleşme sürecinin başlaması ile birlikte bu durumda değişiklikler yaşansa da eskisi kadar dışarıda vakit geçirmediğimizi söylemek mümkün. Bu anlamda koronavirüs salgını günlük yaşantımız ile birlikte ev içi yaşantımızı da derinden etkiledi. Evde daha fazla vakit geçirdiğimiz bugünlerde ev içi ilişkiler etkilendi mi?
İstanbul Ekonomi Araştırma bunu da araştırmış.
Katılımcılara “Koronavirüs sebebiyle evde daha fazla zaman geçirdiğimiz bu dönemde, salgın ev içi ilişkilerinizi nasıl etkiledi?” sorusunu sorulduğunda, yüzde 33 salgının ev içi ilişkilerine bir etkisi olmadığını ifade etmiş. Katılımcıların yüzde 26’sı eskisine göre aile bireyleriyle daha sık tartışma yaşadığını belirtirken, yüzde 32 aile bireyleriyle ilişkilerinin olumlu yönde değiştiğini ifade etmiş.
Sizi bilmem ama benim gibi hayatın büyük bölümünü dışarıda geçiren insanlar için bu mola çok iyi geldi.

 

Haberin Devamı

Kendimle yalnız kalmak

Gazetecilerin iş hayatlarındaki limitler gerçekten de insanüstüdür. Gece-gündüz birbirine karışmıştır. Habercilik sizi 24 saat ayakta ve bu tempoya alışık olmaya zorlar. Hele benim gibi yöneticilik yapıyorsanız; işin temsil kısmı da gündüz mesaisi kadardır.
Pandemi döneminde ben de mecburen daha çok evde oldum.
Ailemle daha çok vakit geçirdim.
Spora daha çok vakit ayırdım.
Okuyamadığım kitapların arasına daldım, seyredemediğim filmleri izledim.
Gerçekten de iyi geldi.
Kendimi dinledim, kendimle baş başa kaldım.
Bundan sonra şartlar ne olursa olsun bunu daha çok yapmaya da karar verdim.
Kendimle yalnız kalmaya...

 

Bu doğa bizim

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in “Başka bir tarım mümkün” projesini destekliyorum.
Proje kapsamında zirai ambalaj atıkları tarım bölgelerinden toplanarak geri dönüşüm seferberliği kapsamında dönüştürülüp ekonomiye katkı sağlayacak.
Doğayla uyumlu tarımsal üretimi teşvik etmeliyiz, biyolojik ve ekolojik çeşitliliği korumak için zirai ilaç ambalaj atıklarının toplanmasını da sağlamalıyız.
Ama daha önemlisi...
Bu atıkların doğaya bırakılmamasını sağlamalıyız.
İnsanları bilinçlendirmeliyiz.
Farkındalık yaratmalıyız.
Bu doğa, bu çevre bizim ve gelecek nesillere de bırakacağımızı unutmamalıyız.

Yazarın Tüm Yazıları