İmza atmak yeterli mi?

Haberin Devamı

GEÇTİĞİMİZ haftalarda İzmir, dünyada önemli bir ağa üye oldu.
Adı DELİCE yani Dünya Gurme Şehirler Ağı...
Bu büyük organizasyonun başkanlığını Fransa’nın Lyon kenti yapıyor.
Lyon, gastronomi alanında lider şehirdir.
En fazla Michelin yıldızlı restorana sahip kentlerden biri olduğu gibi yetiştirdiği şefler de dünyanın birçok yerinde restoranlar işletmektedir.
Bu ağın zirvesinde dolayısıyla hakkıyla Lyon oturmaktadır.
DELICE’ın kuruluşu aslında çok eskilere dayanmıyor.
Giderek büyüyen bu organizasyonun kurgusu 2000’lerin başında yapılıyor; kuruluş ise 2007’de yapılıyor.
DELICE’ın başkanlığını Jean Michel Daclin yapıyor.
Şunu hedefliyorlar.
Bu ağa üye olan şehirlerin; mutfak ustalıklarıyla, tat eğitimleriyle, vatandaşlar için iyi yemek kültürü sunmalarıyla hatırlanmalarını istiyorlar.
İzmir ile birlikte üye sayısı 23’e yükselmiş oldu. Üye kentler ve ülkeleri şunlar...
Aarhus (Danimarka), Barselona (İspanya), Birmingham (İngiltere), Bordeaux (Fransa), Brüksel (Belçika), Cape Winelands (Güney Afrika), Göteborg (İsveç), Helsinki (Finlandiya), Lozan (İsviçre), Leipzig (Almanya), Lizbon (Portekiz), Lyon (Fransa), Madrid (İspanya), Montreal (Kanada), Osaka (Japonya), Puebla (Meksika), Rabat (Fas), Riga (Letonya), Saint Louis (ABD), Stavanger (Norveç), Şikago (ABD), Torino (İtalya)...
Farklı kıtalardan, farklı lezzetlerden oluşturulmuş bir dünya haritası görüyorsunuz.
İstenilen tam da bu...
Çok bilinen, çok tanıdık, çok gidilmiş, çok test edilmiş yerler dışında alternatifler de yaratmak...
Dünya turizminde artan alternatif arayışına DELICE yeni bir şey söylüyor ve bu kentlere gitmeye çağırıyor.
O yüzden bu imzayı çok önemsiyorum.
Bize getirdiklerini belki çok sonra anlayacağız ama bu ağın içinde olmak İzmir’i bir kademe daha sınıf atlatacak.
Başlıktaki soruyu tekrarlamak isterim.
“İmza atmak yeterli mi?”
Değil, başlangıç için iyi bir adım...
Ama İzmir’in şimdi farklı lezzetleri sunabileceği yeni mekanlara, yeni menülere, yeni şeflere ihtiyacı var.
Bunu elbette özel sektör yapacak.
Ancak yol haritası çizecek bir otoriteye de ihtiyaç bulunuyor.
Bu bir kulüp mü olur, bir dernek mi, bir vakıf mı, karar verilir.
Ama “İzmir’in lezzetlerini” konuşacak bir platformu kurmamız gerekiyor.

İmza atmak yeterli mi

Mutfak dünyayı anlamanın bir yoludur
İZMİR’in balıkçıları güzeldir, söyleyecek sözüm yok. Mezeleri güzeldir, gelen tatmadan gitmiyor. Geleneksel Türk mutfağı yapan restoranları ünlüdür, giderek sayısı daha da artıyor. İyi güzel, ama madem bir dünya ağına girdik. Ve İzmir’in gelecek hedeflerinde turizm, kongreler birinci sırada bulunuyor o zaman daha çeşitli bir mutfağa sahip olmamız, dünya mutfağından örnekler sunmamız gerekmez mi?
İşte bu konuda eksiklerimiz var.
O açığı kapatan mekanlardan biri olan MaNCaR. Yazın Alaçatı’da açıldı, kışın ise Alsancak’a taşındı. Ortakları Mehmet Sepil, Fehmi Yaşar ve Cevat Akgerman... Mancar; Ege bölgesinde yenilebilen yabani otlara verilen genel isim... İspanyolcada “manjar” yemek demek...

İmza atmak yeterli mi

MaNCaR’ın da şefi ve danışmanı bir İspanyol, Daniel Lopez...
Lopez ve yardımcısı Fabio Gemignani ile geçenlerde birlikte mutfağa girdim, hem dünya lezzetlerini, hem de bu coğrafyanın farklılıklarını konuştuk.
Lopez, İspanya’nın Bask Bölgesi’ndeki San Sebastian kentinde yer alan Restaurante Kokotxa’nın sahibi ve şefi... En prestijli mutfak okulları arasında yer alan Luis Irízar’dan birinci sınıf onur derecesiyle mezun olmuş. 2002’de kendi restoranını açmış ve beş yıl sonra Michelin Yıldızı’nı kazanmış. Daniel’in bir özelliği var. Mutfakta kişisel, yenilikçi bir yaklaşımı savunuyor. Yani İspanya’dayken Bask’ı modernleştiriyor, İzmir’e geldiğinde bu bölgenin yerel lezzetlerini dünyadaki deneyimlerle bir araya getiriyor.
Bu anlayışı seviyorum.
Ve İzmir’in de işte bunu savunması gerektiğini düşünüyorum.
Dediğim gibi iyi restoranlarımız var.
Ama bunu deneysel hale getirenlerin sayısı az...
Farklı lezzetleri bir araya getirmek de işte mutfak sanatının bir parçası...
Daniel Lopez ve Fabio Gemignani’ye bunları konuştuk, sonra da yemekleri birlikte pişirdik.
Lopez dedi ki...
“MaNCaR için topraktan ve denizden geleni birleştirdim. Mutfak dünyayı anlamanın bir yoludur. Burada yeni pişirme tekniklerini, farklı malzemeleri ve değişik tatları harmanladık. Böylece iki çok farklı kültürü bir araya getirme fırsatı yakaladım. Bask Bölgesi’nin ve Ege’nin en mükemmel yanlarını alacak bir füzyon oluşturdum. Denize ve her bir yemeğin temelini oluşturacak ana ürünlere yakınlığı, MaNCaR’la işbirliğini kabul etmemdeki ana etken oldu. Sebze bahçelerinin sunduğu çeşitlilik de beni çok etkiledi. Çünkü bu çeşitlilik, gastronomiye yönelik ortak bir tutkuyu paylaşan insanları bir araya getirmek için belirleyici unsurlardan biri... Ege yemeklerini zamanla daha iyi anlayarak ve Bask Bölgesi’nin en gelişmiş teknik ve anlayışı ile buluşturacağız.”
DELICE üyeliği İzmir’e çok şey katacak.
Ama şunu da biliyorum.
İzmir de DELICE ağını, çok ama çok zenginleştirecek.

İmza atmak yeterli mi

Yazarın Tüm Yazıları