İki kıyı tek destinasyon

Pandeminin biraz gevşediği günlerden itibaren turizmde marka olmuş bazı destinasyonlar reklam filmleriyle birlikte televizyonlarda yer aldılar.
Şubat ile birlikte bu reklamların sayısı da artmaya başladı.
Barselona’nın, Roma’nın, Paris’in kendini anlatmaya, tanıtmaya ihtiyacı var mı?
Ama onlar bile hem televizyonlarda, hem de sosyal medyada yer alıyorlar.
Haklılar...
Ve işi biliyorlar.
Çünkü bu önemli kentlerin ekonomileri turizmle dönüyor.
“Artık gelmeyin” bile diyen Barselonalılar salgının ortasında “Sizsiz olmuyor” demeye başladılar.
Gerçekten de turistler olmayınca bazı şehirler boş gözüküyor.
Türkiye ve Yunanistan turizmde aslında aynı destinasyondur.
Bir Yunan adasına gelen turist tatilinin yarısını karşı kıyıda geçirebilir.
Çeşme’ye gelen Sakız’a, Bodrum’a gelen Kos’a, Kuşadası’na gelen Samos’a, Datça’ya gelen Simi’ye gidebilir.
Ve iki yaka, iki kıyı aynı anda dünyaya tanıtıma çıkabilir.
Biliyorum; tanıdığım birçok turizmcinin ortak hayalidir bu...
Sadece Türk turizmcilerin değil; Yunanlıların da ortak fikridir.
Hatırlar mısınız?
Yıllar önce Efes Antik’te; o büyük tiyatroda Zülfü Livaneli ile Mikis Theodorakis birlikte sahne almıştı.
Maria Farantouri de vardı.
O konsere Yunan adalarından da çok sayıda kişi bilet alıp gelmişti.
Ve unutulmaz bir konser olmuştu.
Benim hayalim böyle bir fotoğraf, görüntü ve turizm iklimi...
Ve bunu mutlaka yapmalıyız.

Baş yapıt Atatürk portresi

GEÇEN gün Folkart Sanat Galerisi’ndeki İbrahim Çallı sergisini bir kez daha gezdim.
Bazı sergilere birkaç kere gidiyorum.
Çallı bizim sanat tarihimizin önemli isimlerinden.
Kalabalıklarla değil, kendi kendime sergiyi ziyaret etmek istedim.
Aslında resimler karşısında vakit geçirmek kadar sanatçıların hayat hikayelerini okumak da bana iyi geliyor.
Çallı 1882 yılında, o dönem İzmir’e bağlı bulunan Çal kasabasında doğmuş. Çal şimdi Denizli’ye bağlı...
Şeker Ahmet Paşa’nın desteğiyle Sanayi-i Nefise’ye girmiş. Sonra Hikmet Onat ve Ruhi Arel’in de aralarında olduğu bir grupla Paris’e resim öğrenimine gönderilmiş. Paris’te L’Ecole des Beaux Arts’da, Fernand Cormon Atölyesi’nde eğitim görmüş. Sonra da öğretmenlik yılları başlamış. Bu ekibe Nazmi Ziya, Feyhaman Duran, Avni Lifij, Namık İsmail de eklenmiş.
Elif Naci, Mahmut Cuda, Muhittin Sebati, Ali Avni Çelebi, Zeki Kocamemi, Bedri Rahmi Eyüpoğlu gibi isimler Çallı’nın öğrencisi olmuş. İbrahim Çallı ışık ve gölgede, renk armonisinde, özellikle kıvrak fırça darbeleriyle çok güçlü bir tekniğe ve ustalığa sahiptir. Portreleri, nü’leri, peyzajları ve natürmortları önemlidir.
Türk resminin bohem ve asi fırçası denilmesi boşuna değildir.
Çallı sergisi pandemi döneminde bile ziyaretçi akınına uğradı.
Ve bugüne kadar ki en kapsamlı sergi bu...
Sergi 80 eserden oluşuyor.
Hazırlık süreci beş yılı bulmuş.
Çünkü eserler başka başka kurumların ve koleksiyonların içinden tek tek alınmış.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Ticaret Odası, Yapı Kredi Bankası, Türkiye İş Bankası, Ziraat Bankası’nın yanı sıra Arkas koleksiyonundan da eserler var.
Ve tabii baş yapıt Atatürk portresi...

Bana göre İbrahim Çallı Sergisi’nin en önemli eseri İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin arşivindeki bu eser...
Bir süre karşısına geçip izledim.
Ve çok beğendim.
Folkart Gallery’ye teşekkür ederim.

100’üncü yıla özel projeler

MESUT Sancak ile arada konuşuyoruz.
Folkart Gallery’ye olan ilgiden çok mutlu...
“En çok Atatürk Sergisi ilgi gördü. Büyük dahi, Gazi Mustafa Kemal sergisini onbinler geldi. Şimdi Türkiye’nin her yerinden bu sergiyi istiyorlar. Biz de bu sergiyi götürmek istiyoruz. Hatta yurtdışına da götüreceğiz” diyor.
Mesut Sancak; özel yapım Nutuk baskılarının da çok ses getirdiğini söyledi.
Biliyorum.
Cumhuriyet’in 100’üncü yılı nedeniyle pek çok kurum şimdiden özel çalışmalar yapıyor.
Sancak da; “Biz de bu özel yıla ait kalıcı eserler bırakmak istiyoruz. Cumhuriyet bizim en önemli değerimiz ve 100’üncü yıl için ekibimle birlikte hazırlanıyoruz. Çok sürprizimiz olacak” diye konuşuyor.
Biraz yokladım ama sır vermedi.
Belli ki ses getirecek projeler çıkacak.

Hatırla sevgiliyle dans

SEVGİLİLER Günü’nün en güzel videolarından biri Karşıyaka Çarşısı’ndan geldi. Tabii “pandemi diyeceksiniz, kalabalık...” diyeceksiniz; doğru... Ama “Hatırla Sevgili” şarkısı fondayken; onlarca çift öyle güzel dans ediyorlardı ki... Defalarca seyrettim. Ve içimi ısıttı...