Gurur duymamız gereken çok şey var

MART başından beri “Önümüzdeki iki hafta çok önemli” uyarılarıyla bugünlere geldik.

Haberin Devamı

 

Nisan ayı bitiyor ve gözüken o ki; mayıs sonundaki bayrama kadar Türkiye’de hayat normale dönmeyecek.
Haziran başından itibaren de kontrollü olarak sokağa çıkmaya başlayacağız.
Türkiye’nin yarısı evden çalışıyor, yarısı da dikkat ederek, sosyal mesafesini koruyarak, maskesini takarak işini yapmaya devam ediyor.
Bu dönemde yabancı medyayı çok yakından takip ettim.
Özellikle İtalya, İspanya’daki ağır tablo karşısında İtalyanların, İspanyolların yorumlarını okudum, dinledim.
Ve giderek korona salgınının merkezi haline gelen Amerikan medyasının Trump hükümetini ağır eleştiren yorumlarını büyük bir dikkatle takip ettim.
Bu salgın bütün dünyanın hazırlıksız yakalandığı ama çok büyük dersler çıkaracağı bir dönem olacak.
Elbette bizim için de; Türkiye için de bu süreç önemli bir deneyim oldu.
Vaka sayısında ölümlerin diğer ülkelere daha az olmasının önemli faktörler olduğunu görüyorum.
Bir kere Türkiye’nin sağlık hizmetlerine erişim birçok Avrupa ülkesine göre çok daha kolay... Üstelik devlet bu hizmetlerin tamamını hiçbir bedel almadan karşılıyor.
Bu vatandaşlarımız için büyük bir güvence...
İkincisi gerçekten de takdir toplayan bir sağlık kadromuz var.
Her gün yüzlerce örnek medyada yer alıyor.
Her birinde fedakarlık görüyorsunuz.
Doktorlarımızın mesleki tecrübeleri de bütün dünyada konuşulan bir başka gerçek...
Özetle şunu diyorum.
Ülkemizle, doktorlarımızla gurur duyalım.
Elbette eleştirilecek çok şey var, elbette çok eksiğimiz var.
Ama ben bardağın dolu tarafında çok önemli ayrıntılar görüyorum.

Haberin Devamı


Restoranlarda normalleşme
hemen olmayacak gibi

ISRARLA yazıyorum, söylüyorum.
Salgından sonra kaldığı yerden yoluna devam edecek sektörler var.
Bazıları bu dönemde daha da büyüdü.
Dijitalleşen, yazılımda öne çıkan, teknoloji transferi yapan bütün şirketler bu dönemde işlerini katladılar.
Ya da kendilerini anlatmak zorlananlar için büyük bir fırsat oldu.
Peki ya bire bir insanla iç içe olanlar, hizmet sektöründe çalışanlar...
Örneğin işletmeler, restoranlar, kafeler, oteller ne yapacak?
Devletler bu konuda birçok önlemler, destekler açıkladı.
Ben bunların yeterli olmayacağını düşünüyorum.
Çünkü mayıs sonu hayat biraz normale döndüğünde, insanlar hemen otelleri, restoranları doldurmayacak ki...
Yine önlemler alınacak ve doğal olarak birçok kişi bu travmayı kolay atlatamayacak.
Restoranlara sosyal mesafe dediğinizde masa sayısı azalacak, cirolar düşecek.
Bazı maliyetleri karşılamak kolay olmayacak.
O yüzden hazirana kadar yeni ve destekleyici paketler lazım.
Şart...

Haberin Devamı


Vedat Milor’a katılıyorum

PAZAR günkü yazısında Vedat Milor çok yerinde bir soru sormuş.
“Güçlü olan yaşar tipi bir evrim yasasını yemek sektörüne uygulayabilir miyiz?”
Milor işletmelerin kaderine terk edilmemesi ve Darwin’ci “Güçlü olan yaşar” tipi bir doğa evrimi yasasının sektöre uygulanmaması gerektiğini söylüyor.
Ve benim de katıldığım şöyle bir yorum yapıyor;
“Tablo karanlık ama iyi gelişmeler diyeceğim başka seçenekler de var. Biri malzeme kalitesinden ödün vermeden, sunulan yemek sayısını azaltmak. Bir alanda uzmanlaşmak. Yaptığını çok iyi yapmak. Az ama öz. Sektörün yapı modeli evrilecek. Son zamanlarda bu konuda pek çok arkadaşımla görüş alışverişi yaptım. Ortak görüş, aynen Batı ülkelerinde olduğu gibi bizde de dört özelliğe sahip işletmelerin ön plana çıkacağı. 1. İnsanların sosyalleşmesine müsait bir ortam sunan. 2. Az ama leziz meze ve yemek seçenekleri olan. 3. Fiyatları makul. 4. Servis elemanını iyi eğiten ve her müşteriye eşit davranan.”
Elbette korona günleri bitince denge kendi içinde kurulacak ve hayat devam edecek.
Ben de diyorum ki;
Bu süreçte ayakta kalan işletme sayısını düşünmeliyiz. Vedat Milor’un da yazdığı gibi bu ilkeleri yerine getirebilecek işletmelere fırsat vermek gerekir.
O yüzden bu işletmelerin ayakta kalması lazım.

Haberin Devamı


Sporda destek azalır
kulüplerin işi zor

TÜRKİYE Futbol Federasyonu (TFF) ve Kulüpler Birliği Vakfı, takımların en geç 15 Mayıs’ta topbaşı yapmasını, haziranın üçüncü haftasında da Süper Lig’in kaldığı yerden devam etmesini istiyor.
15 Mayıs’ı bilemem ama haziran sonu gibi hayat biraz normale girer gibi duruyor.
Tabii seyirciler olmayacak, tribünler boş kalacak.
Seyircisiz maçların ne kadar keyif verdiğini tartışmıyorum bile...
Ama ligin başlıyor olması sevindirici...
Söylemem gereken bir şey var ki; o da kulüplerin işlerinin bundan sonra hiç de kolay olmayacağı...
Sponsorlar desteklerini geri çekebilir ya da kısıtlı destekleri olabilir.
Kulüplerin gelirleri azalacaktır.
Federasyonların buna uygun planlar yapmaları şart.
Yoksa bugünkü şartlarda kulüplerin ayakta kalması gerçekten zor.

Yazarın Tüm Yazıları