Gözyaşları nehir olur bazen

Haberin Devamı

HANİ bazen bir tek kelime bile edemezsin ya...
Boğazın düğümlenir, yutkunamazsın.
Gözler konuşur, o gözler konuştukça, yaşlanır.
İçin için ağlarsın...
O gözyaşları bir nehir olur içinde...
Bıraksan kendini saatlerce ağlayabilirsin.
Bir bıraksan kendini saatlerce, kendini bilmez bir serseri gibi oradan oraya gideceksin ve bağıracaksın, haykıracaksın...
İşte Soma’daki herkes böyle bir durumdaydı.
Bir yanda kurtarma ekipleri nefes almadan çalışıyor, bir yandan giderek azalan umudu canlı tutmaya çalışan işçi yakınları, bir yanda ne yapacağını bilemeyen bir kalabalık...
Bu anları bilirim.
Soma’daki o derin sessizliği de çok iyi biliyorum.
Tanıdık çünkü...
Gazeteci olarak çok şeye tanık oldum bugüne kadar...
Hatta olmaması gereken bir sakinlik...
Türkiye’de bayraklar yarıya indirilirken, Soma’da olan bizler çoktan uzun ve belki de hep yaşanacak sessiz bir yasa çoktan girmiştik.

Haberin Devamı

En ağır meslek

HER çıkan cenazede onların gözlerindeki endişeyi adeta yaşadım. Gözlerinin kenarlarından sicim gibi gözyaşları iniyordu. Benim de tabii... Tamamı yakın arkadaşlarıydı, çoğuyla ailece görüşüyorlardı. O facia olduğunda onlar yan ocakta çalışıyorlarmış. Sirenler çalmış, hep birlikte yardım etmek için olay yerine koşmuşlar. Hepsi deneyimli madenciler, ilk birkaç saatten sonra umutların aslında tamamen tükendiğini görmüşler.
Epeyce sohbet ettik.
Bir maden işçisi günde 8 saat yerin altında çalışıyor. Sabah girdiği madenden akşam çıkıyor. Gün ışığı görmeden geçen 8 saat...
Haftanın 6 günü çalışıyorlar.
Yıllık izin günü sayısı 14, kıdemlilerin bir hafta daha fazla...
Düşünebiliyor musunuz?
Dünyanın en zor işini yapıyorsunuz, en zor şartlarında çalışıyorsunuz.
Ve her gün iş bitiminde “Çok şükür bugünü de atlattık” diyorsunuz.
Elinize aylık ortalama bin 500 lira geçecek...
Azrail ile dansın bedeli bu...
Günlük 50 lira...
İki gündür Soma’dayım. Maden işçileriyle konuştukça, umutsuzluğu, çaresizliği gördüm. Onların yakınlarıyla görüştükçe, bu işin artık “kader” olmaktan çıkması gerektiğini bir kez daha anladım.
Eğer bir kampanya yapılacaksa sadece kaybettiklerimiz için değil, kaybetmek istemediklerimiz için de yapmalıyız.
Çünkü, Türkiye’de bir şeylerin değişmesi gerekir.

Haberin Devamı

Gözyaşları nehir olur bazen

Siz hiç bu kadar ambulansı bir arada gördünüz mü?

SOMA’daki fotoğraf buydu. Sıra sıra dizilmiş ambulanslar, öndeki şeflerinden gelecek çağrıyı bekliyorlardı. Ambulanslar hareket ettikçe anlıyorduk ki, bir ceset daha çıkarıldı. Sayamadım... Korktum... Ama Türkiye’nin birçok kentinden gelen en az 50 ambulans bekliyordu. Yolda gördüklerim ise, bunlara dahil değildi. Bu kadar acı, bir ülkeye çok fazla...

Gözyaşları nehir olur bazen

Bir yakının ismini listede aramak

SOMA’da kriz merkezi işte bu otobüsün içinden yönetiliyordu. Saatler geçtikçe, otobüsün dışına listeler asılmaya başlandı. İşçi yakınları telaşlı bir şekilde sıraya girdi. Sağ çıkarılanların, hastanede olanların, maalesef kurtarılamayanların isimleri listelere yazılmıştı. Listelere baktım. Bazı kodlar vardı. Tabii, anlamadığım için gidip bir yetkiliye sordum.
Kırmızı kod: Ağır yaralı, durumu kritik...
Sarı kod: Orta derecede, müşahede altında tutulması gereken...
Yeşil kod: Durumu iyi, sağlık kuruluşuna ayakta gelip ayakta gidebilecek durumda olan...
Siyah kod: Ölüm...
Siyah kod, o kadar çoktu ki...
Ve listelere bakıp acı ve resmi gerçekle yüzleşen o insanların bağırışları o kadar yürek burkan cinstendi ki...
Bazen kelimeler yetersiz kalır.
İşte o anlardan biri de buydu.

Yazarın Tüm Yazıları