Gayrimenkulde Muğla’ya ilgi boşuna değil

BİR süredir yazıyorum.

Haberin Devamı


Pandemi süreci bazı alışkanlıkları değiştiriyor. Örneğin eylül, ekimde terk edilen yazlıklarda bu yıl kalınmaya devam edildi.
Birçok kişi Çeşme’deki, Bodrum’daki, Marmaris’teki, Kuşadası’ndaki evlerinden geri dönmediler.
Aslında son rakamlar da bunu doğruluyor.
Türkiye genelinde gayrimenkul yani konut, iş yeri, arsa, tarla başına beyan edilen ortalama tapu değerinin en yüksek olduğu il 413 bin lirayla İstanbul olmuş.
Şaşırtıcı değil.
Bin kişiye sorsanız cevapları İstanbul olurdu.
1 milyon kişiye de sorsanız; İstanbul derlerdi.
Ama ikinci gelen şehir Muğla olmuş.
Onu İzmir takip etmiş.
İşte bir anket yapılmış olsaydı; büyük ihtimal cevaplar İstanbul, Ankara, İzmir olacaktı.
304 bin lirayla Muğla, 239 bin lirayla İzmir gayrimenkul satışlarında önde gelen şehirler olmuş.
Tabii şunu da unutmamak gerekir.
Muğla şanslı bir yer ama Muğla’yı yönetmek de çok kolay değil.
Merkezden daha fazla nüfusa sahip bir Bodrum var, Marmaris var, Fethiye var, Datça, Dalyan var.
Ve geniş bir coğrafyaya hitap eden bir Muğla bulunuyor.
Ben bu satışların merkezden daha çok saydığım bu ilçelerde olduğunu biliyorum.
İnanın pandemi geçse de bu ilgi devam edecek.
Elbette imkanı olanlar, işini ayarlayabilenler mümkün olduğu kadar buralarda ikamet etmeye devam edecekler.
Kışların kısaldığını, bahar günlerinin daha çok olduğunu düşünürsek insanların bu yönde tercihlerinin olacağını iyi bilmek gerekir.
Fırsat buldukça yazıyorum.
Türkiye değişiyor; bu değişime uygun bir devlet bütçesini de konuşmak gerekir.
Bir Bodrum, bir Çeşme, bir Marmaris artık Anadolu’nun birçok şehrinden daha kalabalık ve daha fazla kalınan yerler...
O zaman buraların ihtiyacı olan altyapıları sadece yerel yönetimlerin bütçeleriyle sınırlı tutmamak gerekir.
Bazı belediye başkanları nüfuslarının artmasını teşvik eden kampanyalar yapıyorlar.
Haklılar...
Çünkü nüfus sayısına göre devletten bütçe, hizmet alabiliyorlar.
Hepimiz bu ilçelerin Türk turizmi için ne kadar önemli olduğunu biliyoruz.
Türkiye’nin gözbebeği bu ilçelerinin daha geniş bütçelerle, belki de yeni bir bakış açısıyla yönetilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Çünkü buralardaki altyapı sorunları turizmimizi de etkiliyor.
Bu ilgi devam edeceği için bu ilçelerimizin de değişime ayak uydurmaları şart...

Haberin Devamı


Sahillere ilgi devam edecek

Haberin Devamı

BU arada yıl genelinde ortalama tapu değerinin en yüksek gerçekleştiği üçüncü şehir Ankara olmuş.
Ankara’yı Kocaeli, Antalya, Yalova, Gaziantep, Erzurum, Kayseri, Adana, Trabzon, Rize, Eskişehir, Aydın, Tekirdağ, Mersin, Karabük, Diyarbakır takip etmiş.
Şunu da unutmamak gerekir. İstanbul’da geçen yıl yabancılara satılan gayrimenkulün büyük etkisi de var.
Görünen şu ki;
Türkiye’de sahillere olan ilgi bundan sonra da artmaya devam edecek.


Kalıcı başarılar
tesadüfi değildir

NETFLİX’i olanlar seyretmiştir.
Ben yeni seyredip bitirdim.
The Queen’s Gambit...
Son yıllarda izlediğim en güzel dizi filmlerden biri...
Seyretmeyenler mutlaka seyretsin.
Hatta çocuklarına da seyrettirsinler.
Walter Tevis’in Vezir Gambiti’nde zekâ dolu ve usta işi bir oyunu tek bir cinsiyete sıkıştırmaya çalışanları ezip geçerken dâhi bir kadının en az yaptığı hamleler kadar girift iç dünyasını sıkı bir serüvenle anlatılıyor.
8 yaşında ve hayatta yapayalnız kalmış Beth Harmon diğerleri arasında göze batmayan sıradan bir çocuk...
Tabii satrançla tanışana kadar...
Altmış dört karelik tahta üzerinde bambaşka bir gelecekle karşılaşan Beth, o dönemde kadınların düşünmediği ve hatta oynatılmadığı satranç dünyasında adım adım ilerleyerek zirveye yerleşiyor.
Bazı öyküler gerçekten ilham veriyor insana...
Ben başarı öykülerini her zaman çok sevmişimdir.
Çünkü başarılar tesadüfi değildir.
Daha doğrusu kalıcı başarılar öyledir.
Yoksa insanlar bir anda ünlenebilir, şöhret yakalayabilir ya da para kazanabilir.
Ama insanlara örnek olan, model gösterilen başarılar için birçok ayrıntı gerektirir.
The Queen’s Gambit’i izlemenizi öneririm.

Haberin Devamı

Gayrimenkulde Muğla’ya ilgi boşuna değil


Nazar mı değdi gerçekten

PANDEMİ, deprem, ardından kenti sular altında bırakan yağmur, hortum, Moskova soğukları...
Herkes “İzmir’e nazar değdi” diyor.
Değdi gerçekten...
Olmayacak şeyler oluyor.
Acaba bu bir iklim değişikliğinin habercisi mi, yoksa gerçekten bir nazar mı?
Nazara inanırım ama iklim değişikliğine de inanmaya başladım.
Birkaç yıl önce sadece okuduğumuz, yorumlar dinlediğimiz o şey, yani iklimlerin değişikliği galiba oldu.
Yaşadıklarımızdan öyle anlıyorum.
Yani pandemiden daha fazla iklim değişikliğini konuşacağımız günler de geliyor.

Yazarın Tüm Yazıları