Demokrasi sınavlarından hep güçlü çıkmışızdır

15 Temmuz hain darbe girişiminin üzerinden üç yıl geçti. Ve her gün yeni bir ayrıntıyı öğreniyoruz.

Haberin Devamı

 

 


O gece ne düşündüysem; bugün de aynı görüşteyim.
Ben Türkiye’nin geleceğine hep inanan insanlardanım.
Çünkü bu ülkeyi, bu ülkenin insanını iyi tanıyorum.
Gazeteci olarak Anadolu’da gezmediğim yer kalmadı.
Türkiye’nin demokrasisinde eksikler olabilir; düzeltmemiz gereken şeyler de olabilir.
Ama zerre kuşku duymadığım bir gerçek var ki; o da bizim insanımızın demokrasiye olan bağlılığıdır.
Geçmişte iyi sınavlar verdiğimiz çok örnek var.
15 Temmuz gecesi de o günlerden biriydi.
Hepimiz o akşam şaşkındık.
“Bu ülkede artık darbeler olmaz, olamaz” dediğimiz bir dönemde; akıl tutulması yaşayan FETÖ’cü hainler bir darbe girişiminde bulundu.
Ne FETÖ’cüler, ne de bu girişime destek olanlar Türk insanını tanımadıklarını bir kez daha gösterdiler.
O gece demokrasi destanlarından biri daha yazıldı.
Her şerde bir hayır vardır derler...
Buna da inanıyorum.
Türkiye kritik günleri hep güçlenerek atlatmıştır.
Ben demokrasimizin 16 Temmuz sabahından itibaren daha güçlü olduğuna inanıyorum.
Elbette bize düşen görevler de var.
Eksik bulduğumuz yönleri tamamlamak herkesin borcudur.
Parti ayrımı gözetmeksizin, her fikre açık olarak yeni bir anayasa yazmak zorundayız.
Darbelerin sonucu yazılan değil, Türk insanının gerçeklerini iyi anlatan bir metin çıkarmak zorundayız.
Elbette bununla de bitmiyor.
Türkiye’nin hak ettiği yere ulaşabilmesi için de bireysel özgürlükleri, adalet duygusunu kuvvetlendirmeliyiz.
Türkiye daha iyisini yapacaktır.

Haberin Devamı

 
Kaynaklarımız sınırsız değil ki

DOKUZ Eylül Üniversitesi (DEÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi ile Devlet Konservatuvarı binalarının depreme dayanıklı olmadığı söyleniyor.
Eğer böyle bir risk varsa; o binalarda bir gün bile geçirmemek lazım.
Zaten bir süredir de bu tartışma devam ediyor.
Öğrenciler Tınaztepe’ye gitmek istemiyor, daha merkezde bir yerde olmayı tercih ettiklerini fakülte yönetimine söylüyor.
Üniversite yönetimi de bu taşınmanın geçici olduğunu anlatıyor.
Ben bir detayı daha burada yazmak istedim.
Güzel Sanatlar Fakültesi 1975 yılında kuruldu ve bana göre Türkiye’nin en başarılı fakültelerinden biri. Mezunlarının çok başarılı projelere imza attıklarını yakından biliyorum.
1975’ten 1998 yılına kadar tüm idari ve akademik birimler Alsancak Stadyumu’nun hemen bitişiğinde küçük kampüsteydiler.
Zaman içinde bölümler çoğalınca Alsancak’a sığmadıklarından, hepsinin aynı kampüste yer almalarını sağlamak için Narlıdere’ye taşındılar.
Bina kompleksinin inşaatına 1988’de başlanmış, tamamlanan bloklarda 1993 yılından başlayarak eğitim öğretime geçilmiş. Güzel Sanatlar Fakültesi ise 1998 yılından bu yana Narlıdere’de eğitim yapıyor.
Bir gazeteci olarak şunu sormak zorundayım.
Yurtdışında 300 yıllık binalar ayaktayken, bizde nasıl oluyor da 1988 yılında inşaatına başlanmış bina depreme uygun yapılmıyor.
Her 30 yılda bir bina yapacak kadar kaynaklarımız sınırsız mı bizim?
İzmir gibi deprem riski olan bir bölgede yapılan inşaatların bu esaslara uygun olması gerekir.
Risk olduğuna göre bir an önce taşınması kaçınılmazdır, ancak bu konunun da sorgulanması şarttır.

Haberin Devamı

 
Ben yine görüşümü tekrarlıyorum

DOKUZ Eylül Üniversitesi (DEÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi ile Devlet Konservatuvarı için geçici yer aranıyor.
Ben kalıcı önerimi söylüyorum.
1975’te Alsancak Stadı’nın yerinde eğitim vermeye başlayan ve uzun yıllarda burada olan fakülteler yine aynı yere gelebilir.
Burası yenilenir, yeni binalar yapılır ve kentin ortasında yine sanat üretimine devam edilir.

 
Toplu ulaşımı özendirmeliyiz

AKDENİZ ülkeleri yaz akşamlarını geç saatlere kadar yaşar. İzmir de onlardan biri... O yüzden baykuş seferlerini destekliyorum. Rakamlara bakıyorum, toplu ulaşımda çok sayıda yolcu gece 12’den sonra seyahat yapmış. Hem körfez vapurlarında yolcular artmış, hem de metroda...
Dikkat çeken bir detay ise Karşıyaka tramvayında...
Ben tramvayı İzmirliler sevecek demiştim, rakamlar da bunu doğruluyor.
Toplu ulaşımı artırmalıyız, desteklemeliyiz.
Özellikle metro ve tramvay yatırımlarına hız vermeliyiz.
Büyük kentlerin kurtuluşu buradan geçiyor.

Yazarın Tüm Yazıları