Çoktan hak edilmiş bir görev

Bence çoktan hak edilmiş bir görevdi.
Türkiye’de bir festivali, istikrarlı bir şekilde yıllardır yapmak gerçekten zor bir iş...
Üstelik kaliteyi koruyarak, her yıl üzerine koyarak yapmak...
Türkiye’nin turizmini çeşitlendirmesi gerektiğini hep yazıyorum.
Ve marka şehir sayısını da artırması gerektiğini söylüyorum.
İstanbul büyük bir metropol ve bana göre bölgenin en renkli kenti...
Ama Türkiye’nin kendini anlatması, tanıtması için İstanbul dışında da öne çıkarması gereken şehirler var.
İzmir de bütün şehirlerin başında geliyor.
Ben İzmir’i anlatırken ve değerlerini sayarken mutlaka İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı’nı da sayıyorum.
Keşke bu ve benzeri vakıfların sayısı artsa ve İzmir’i bir sanat şehri haline getirse...
Tarihi mekanlar gün yüzüne çıktıkça; çevredeki ören yerlerini düşündükçe sanatla tarihin iç içe geçebileceğini çok net görüyorum.
O yüzden Filiz Eczacıbaşı Sarper ve vakıf yöneticilerinin kente kattıkları değer çok önemlidir.
Elbette Filiz Hanım bu yeni görevden çok mutlu olmuştur, hakkıdır.
Bence bütün İzmir kendisiyle gurur duymalıdır.

Bu isimler varken biz de oradaydık

İZMİR festivallerinde öyle sanatçılar, orkestralar izledik ki...
Hepsi aklımda...
Birçok konserin bitmesini inanın istemedim.
Ray Charles, Joan Baez, Sting, Elton John, Chris De Burg, Byran Adams, James Brown, Paco De Lucia, Leonidas Kavakos, Julian Llyod Weber, José Careras, Ivo Pogorelich, Alirio Diaz, Jan Garbarek, Giora Feidman, Marian Geras, Cesaria Evora, Emma Shapplin, Chick Corea, Nigel Kennedy, George Zamfir sahnedeyken ben de oradaydım.
The Philarmonia, Çek Filarmoni, Royal Philharmonic Orchestra, Philarmonia Arturo Toscanini, Berlin Oda Orkestrası, St. Petersburg Filarmoni Orkestrası, Leipzig Gewendhaus Bach Orkestrası, Viyana Filarmoni Orkestrası, Moskova Senfoni Orkestrası, Orchestra de Paris, La Scala, Concertgebauw Orkestrası, Berlin Filarmoni Orkestrası, Viyana Filarmoni Orkestrası sahnedeyken oradaydık.
Yuri Temirkanov, Rafael Fruchbeck de Burgos, Lorin Maazel, Leonard Slatkin, Vladimir Ashkinazy, Ola Rudner, Alexander Rudin, David Gimenez, Zubin Mehta, Myung-Whun Chung, Hikmet Şimşek, Rengim Gökmen, Gürer Aykal, Esa-Pekka Salonen, Herbert Blomstedt, Daniela Gatti ve Sir Simon Rattle gibi şefler orkestraları yönetirken de oradaydık.
Cristina Hoyos, Martha Graham Dance Campany, Baryshnikov & White Oak Dance Project, Scala Balesi, İspanya Ulusal Balesi, Cenevre Balesi, The Royal Balet of Flanders, Balet Du Rhin, Maurice Bejart Tokyo Balesi, New York City Balet, Montreal caz Balesi, Hollanda Ulusal Balesi gibi bale toplulukları varken de oradaydık.
İzmir festivalleri hepimizin hatıralarında çok güzel anılar bıraktı.

Bu gidişle pandemi bitmez

HAFTA sonu baktım; Avrupa sokakları yine hareketliydi.
Aşı karşıtları caddeleri doldurmuş gösteriler yapıyorlardı.
Bizde sokakta kimse yoktu ama sosyal medyayı geniş bir bulvara dönüştüren çok sayıda kişi vardı.
Hep yazıyorum.
Aşı olmayanları saygıyla karşılıyorum.
Ama diyorum ki;
Olmayabilirsiniz ama hayatımızı en azından kilitlemeyin.
Dünya Sağlık Örgütü “Pandemi bitti” diyene kadar aşı olmayanlar daha çok evlerinde kalsın, kalabalıklara karışmasın.
Devletler de gerekli önlemleri alarak, aşı olmayanların kamu alanlarına girmelerine izin vermesinler.
Çünkü pandemi böyle bitmez, bitmeyecek de...

Geliyor gelmekte olan

KORONAVİRÜS salgını konusunda dünyadaki en yetkin kurum olan Dünya Sağlık Örgütü Kovid 19’un yeni ortaya çıkan varyantı Omicron için tüm dünyanın merakla beklediği açıklamayı yaptı. DSÖ küresel riskin ‘çok yüksek’ olduğunu söyledi.
Tabii şu açıklamayı da ekledi;
Yeni varyantın bulaşıcılığı ve daha öldürücü olup olmadığıyla ilgili belirsizliğin sürdüğünün altını çizerek henüz bu varyant sebepli ölüm yaşanmadığını duyurdu.
Yeni varyantlar son derece normal...
Ama gelmekte olan tehlike şu...
Birçok Avrupa ülkesi kısmi kapanmalara gidiyor.
Türkiye gibi ekonomideki sıkıntılarıyla boğuşan ülkeler için kapanma bir felaket olur.
Ama bir yandan da insan sağlığı önemli...
Devletler bu gerçekle başa çıkmaya çalışırken bir yandan da çarkları döndürmeye çalışacaklar.
İşimiz hiç de kolay değil.
Kovid 19’un Çin’de bir kişiden dünyaya yayıldığını düşünecek olursak; Avrupa’da yeni tespit edilen ve sayıları yüzleri geçen Omicron ağırlıklı vakaların Türkiye’de de çıkacağından emin olabilirsiniz.
İnsanın başına gelmeden anlamıyor.
Dilerim bu kışı da sağlıklı atlatırız.

Lodosla aranız nasıl

BENİM gibi migreni olanlar iyi bilir.
Lodos lafını duyunca başımız ağrır.
Dikkat etsek de, rüzgara çıkmasak da; o lodos evin içinde gelir bulur.
Lodos sadece başımı ağrıtmaz, ruh halimizi de dalgalandırır.
Hele lodosun hızı saatte 80 kilometreleri geçince ruh halimizdeki fırtına da kaçınılmaz olur.
Ama o şiddetli rüzgar bitip her yer bir sakinliğe dönüşünce de hava müthiş olur.
İşte ben onu bekliyorum.
Uzun uzun yürümek için...