Bodrum’a Monaco modeli

BODRUMSPOR’u tebrik ediyorum.

Haberin Devamı


Önümüzdeki yıl Birinci Lig’de oynayacaklar.
Spor sadece futbol değildir ama futbolun da bir itici gücü olduğunu herkesin bilmesi gerekir.
Bodrum; özel bir yer...
Sadece bir ilçe değil, Türk turizminin en önemli markalarından da biridir.
O yüzden futbol takımının bu yükselişini de sıradan görmemek gerekir.
Zaten kulüp tarihi çok eskilere dayanır.
1931 yılında kurulmuş. 2016-2017 sezonunda 86 yıl sonra ikinci lige çıkmış. Şimdi de 90’ıncı yıllarında Birinci Lig’e çıktılar.
Başkan Rıza Karakaya, iç saha maçlarını Bodrum İlçe Stadı’nda oynayacaklarını söyledi.
İki yıl önce Bodrumspor A.Ş. kurulmuştu.
Yani birçok Anadolu takımından çok daha önce bu kurumsal adımları attılar.
Stadın kapasitesi 4 bin 500 kişilik; zemini suni çim ve ışıklandırması yok.
Yani statla ilgili hızlı bir revizyona gidilmesi gerekiyor.
Bunların hepsi olur...
Bodrum bana göre Türkiye’nin en yükselen markalarından biri...
Artık kış nüfusu da olan, kışları da yaşayan bir yer...
Ve hatta birçok büyükşehirden daha canlı bir sanat yaşamı olan da bir adres...
Bodrum çok büyüdü ama hala o eski büyüsünü koruyor.
Şirin bir tatil beldesinden, büyük ilçeye ve hatta bir büyük şehir nüfusuna ulaştı.
Bundan sonra çok daha stratejik adımlar atılması gerekiyor.
Sadece altyapısıyla değil; bahsettiğim bu yaşam kültürüyle de yeniden ele alınması lazım.
Spor da o başlıklardan biri...
Ve tabii futbolun cazibesini de unutmadan…
Eminim birçok kulüpten daha fazla ilgi çekecektir Bodrumspor...
Örneğin sponsor sıkıntısı olacağını düşünmüyorum.
Birçok markanın sıraya gireceğini, hatta bu markayı Süper Lig’e taşımak da isteyeceğine inanıyorum.
Onlara bir tavsiyem var.
Acele etmesinler, uzun vadeli düşünsünler.
Kendilerine Monaco gibi bir kulübü örnek alsınlar...
Çünkü Bodrum da giderek bir Monaco havasına bürünüyor.

Haberin Devamı


Özel yasa şart hale geldi

TÜRKİYE aslında çok şanslı...
Marka olmuş ve olmaya aday çok sayıda turizm merkezimiz var.
Başta elbette İstanbul var.
Dünyada herkesin ilgiyle izlediği, görmek istediği, anıları olan bir yer İstanbul...
Ve Antalya tabii...
Dünyanın her yerine gidiyoruz; gitmediğimiz yerleri yakından izliyoruz.
Antalya’daki tesisler, doğa, hizmet kalitesi inanın çok az yerde var.
Otellerimiz yeni, insan kaynağımız bir avantaj; o yüzden Antalya da birçok insanın gördüğü, görmek isteyeceği bir yer...
Tabii ki bir de Bodrum var.
Bodrum’da uyandığımda kendini iyi hissedenlerdenim.
Bodrum’dan dönerken bir sonraki Bodrum seyahatimi planlayanlardanım.
Eminim sizler de öylesiniz.
Çeşme’yi de bu listeye ekleyelim; giderek popülaritesi artan yerlerden...
Tabii ki Marmaris, Kuşadası, Alanya, Kaş, Fethiye gibi yerler de Türkiye’nin şansı...
Bunları yazmamın bir nedeni var.
Nüfusları giderek artan bu merkezler için farklı bütçelere, altyapı yatırımlarına ihtiyaç var.
Ve elbette uzun vadeli planlamalara...
Bunun için yerel yönetimlerle merkezin yani hükümetin birlikte çalışmaları gerekir.
Turizm Türkiye’nin en önemli kozu...
Ve buraları kendi kimlikleri, özgün halleriyle koruyalım.

Haberin Devamı


Klasik bürokrat değildi

İZMİR Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Buğra Gökçe İstanbul’a gidiyor.
Aziz Kocaoğlu’nun son döneminde Ankara’dan geldi, kısa bir süre sonra da Genel Sekreterlik koltuğuna oturdu.
Gökçe; farklı bir bürokrat profili çizdi.
Uyumlu, pratik, hızlı ve çözüm odaklıydı.
Toplumun birçok kesimiyle iyi diyalog kurdu; sivil toplum örgütleriyle ortak projelerde çalıştı.
Ve bana göre en önemlisi; siyaset rüzgarının epey sert estiği dönemlerde bile diğer partilerle olan diyaloğu geliştiren adımlar attı.
Tabii bunları önce Aziz Kocaoğlu’nun, sonra Tunç Soyer’in desteklerini alarak yaptığını da unutmamak gerekir.
Özetle; Buğra Gökçe klasik bir bürokrat değildi.
Yeni görevinde başarılar dilerim.

Haberin Devamı


Önce kendimizden başlayalım

İNSANOĞLU böyledir.
Kış sert geçince; soğuklar bezdirince “Yaz çabuk gelsin” dedik.
Ve geldi...
Hem de nasıl geldi.
Hafta sonu hissedilen 40 dereceydi.
Son yılların en sıcak mayıs ayını yaşıyoruz.
Ve eminim bu yaz da öyle kolay geçmeyecek.
O yüzden şu iklim değişikliği meselesine kafa yoralım.
Sadece devletlerin yorması değil; her birimizin düşünüp hareket etmesi gerekiyor.
Yapabileceğimiz çok şey var.
Bu değişime önce kendimizden başlayalım.
Başkalarını beklemeden, hele hele Davos’ta konuşulan konuların yazılıp devlet başkanlarının önüne gelmesini, bir konsensüs oluşup hayata geçmesini filan beklemeden yapalım.
İklim değişikliği artık dünyanın önündeki bir numaralı meseledir.
Çünkü sonuçları hem ekonomik, hem siyasaldır.

Yazarın Tüm Yazıları