Televizyonun en tatlı çifti

Onca kaba hikâyenin arasında, Fox’un yeni dizisi ‘Aşk Yeniden’ stresimizi aldı. Buğra Gülsoy ve Özge Özpirinçci’nin içlerinde birer romantik komedi perisi uyuyormuş demek. Bir anda ekranda izlediğimiz en iyi ikiliyi yarattılar.

Haberin Devamı

‘Aşk Yeniden’ ilk bölümüyle AB’de birinci oldu. Bol bol hak ederek. Salı günü karşısında ilk bölümüyle ‘Sevdam Alabora’ da vardı. ATV nasıl ucuz dramdan kuruyorsa, Fox ekranı da bir bardak soğuk limonata gibi ferahlattı. Zeynep (Özpirinçci) ve Fatih’in (Gülsoy) tanışması her türlü Jennifer Aniston, Kate Hudson filminde karşınıza çıkabilecek sevimli tesadüflerden biri. Uçakta bebekli yalnız bir kadın, business class’ta viskisini yudumlayan hoş adam, türbülans ve çarpışma. 1. Kavga 2. Barışma 3. Anlaşma.

Televizyonda romantik komedi türüyle tanışıklığımız çok eski değil. Romantizm ile komediyi harmanlama fikrine uzun yıllar yaklaşamadık. Oysa ‘Mavi Boncuk’, ‘Neşeli Günler’, ‘Kara Gözlüm’, ‘Fosforlu Cevriye’ ve daha yüzlercesinden şakalı, komikli sempatik karakterleri drama bağlayan bir Yeşilçam geleneğinden geliyoruz. Fakat televizyonda bu iş uzun süre oturmadı. Ya melodramın dibine vurduk ya sitcom peşinde koştuk. Son yıllarda Batılı anlamda romantik komedi kalıplarını doldurmaya çalışan işler izliyoruz. ‘Kaçak Gelinler’, ‘Gönül İşleri’ gibi…

Haberin Devamı

Fakat ‘Aşk Yeniden’ şimdilik bu işi en iyi becerenlerden olacak gibi görünüyor. Birincisi, mesela ‘Kaçak Gelinler’de çok kör göze parmak giden selfie gençliğini yakalama çabası yok. Bu da rahatlatıcı. İki cümlede bir ‘zamane gençlerini aşırı gözlemledik’ diye kafamıza kakılmıyor. Romantizm dinamiklerini de derin uçurumlarla verme çabasında değiller. Oğlan zengin, kız orta halli. İkisi de New York’ta yaşamış. Kız mesela ‘Paramparça’nın ergenleri gibi para, pul peşinde değil. Üstelik evlenmeden yalnız başına çocuğunu kucağına alıp maceraya atılmış cesur bir kız. İşadamı bilmemkimin karizmasına kör kütük âşık olacak bir mağdur kuzu hiç değil.

SANKİ JULIA ROBERTS

Televizyonun en tatlı çifti

Buğra Gülsoy’un çok sahici biçimlendirdiği Fatih, ‘Acımasız, zengin, aşka inanmayan Zıttırıvırthanoğlu veliahtı’ değil. Acayip iyi niyetli, biraz şaşkın, tüm erkekler gibi azıcık hastalanınca ölüm döşeğinde gibi mızmızlanan tatlı bir tip. Özge Özpirinçci’nin Zeynep’i ise, bugüne kadar oynadığı karakterler arasında ona en yakışanı olabilir. Sanki ‘Kaçak Gelin’in (Runaway Bride), ‘En İyi Arkadaşım Evleniyor’un (My Best Friend’s Wedding) Julia Roberts’ı, ‘Acemi Prenses’in (Princess Diaries) Anne Hathaway’i. Zengin masasında çorbayı hüpletmeden yiyemeyen dağınık saçlı sempatik kız stereotipi Türkiye televizyonlarında kimseye böyle yakışmadı.

Haberin Devamı

Bir de ortada dünyalar tatlısı 10 aylık bir bebek var. Bu yumuşak kalpli annelerin hepsini şıp diye ekrana bağlayacak müthiş cin bir fikir. ‘Küçük Ağa’nın, ‘Poyraz Karayel’in reyting başarısından biliyoruz ki, minnoş çocukların mutluluğunu görmek için 50 bölüm ekrana yapışıp kalabiliriz.

Üstelik Selim o kadar mıncıklamalık bir bebek, annesi öyle gerçek sınırlarında şaşkın/hevesli/hisli ki, izlemeye doyulmaz. Sırf uçakta emzirme sahnesi için ve nihayet ekranda bebekli bir kadına bez çantası vermeyi akıl ettikleri için senaristleri tebrik etmek lazım.

Zeynep ve Fatih’in etrafını çevreleyen aile fertleri zaman zaman karikatürleşse de ‘düştü bayıldı’, ‘pırt yaptı’ komedisinin kimseye zararı yok. Azıcık gülmeyecekseniz, salı günleri ‘Sevdam Alabora’yı izleyip hayatınızı sorgulayabilirsiniz. “Ben bunu hak etmek için ne yaptım” filan derken uyuyakalırsınız. Yine de kendinize bunu yapmamanızı, yerine ‘Aşk Yeniden’le tanışmanızı tavsiye ederim. Müzikleriyle, minik minik filizlenen aşk meşk işleriyle şeker gibi yaz günleri kadar neşeli.

Yazarın Tüm Yazıları