Engin Altan: Dün 40 kişiyi kestim!

Engin Altan Düzyatan, hem “Diriliş Ertuğrul”la hem de evliliği ve babalığıyla yıldızı iyice parlayan bir oyuncu oldu.

Haberin Devamı

 “Diriliş Ertuğrul”, tartışmasız son iki sezonun en başarılı dizisi. Kan kaybetmemesi, yakaladığı damarın ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor.
Dizi halen 13-14 reyting almaya devam ediyor ki, bugün bu rakamın yarısını alan diziler için başarı kutlamaları yapılıyor.
Geçen öğle saatinde Backyard’da karşılaştık Engin Altan’la, yanında eşi Neslişah Alkoçlar ve oğlu Emir Aras vardı.
Babalık böyle bir şey işte, sabaha karşı setten gelmiş ama oğluyla dışarıda zaman geçirebilmek için hemen ailece dışarı çıkmışlar.
Dikkatimi çekti, yanlarında bakıcıları da yoktu. Çiftin oğulları Emir, 1.5 yaşına gelmedi daha...
Bizim evde de 2 yaşında bir erkek çocuğu olduğu için iyi bilirim zorluklarını...
Hiç durmadan koşacak, yere kapaklanmasın diye sürekli peşinde olacaksın, kucak isteyecek, sabahın köründe uyanacak...
Kısacası setmiş, diziymiş, Engin’miş Altan’mış umurunda olmayacak çocuğun...
Engin Altan da sabaha kadar sette olmasına rağmen sürekli oğlunun peşinde koşturuyordu...
Yorgunluğu her halinden belli ama.
Ayaküstü lafladık. Çocuklardan, babalıktan konuştuk.
“İyi, zaman ayırabiliyorsun” deyince; “Bir de set vardı dün gece, sabaha kadar çalıştık. 40 kişiyi kestim, ölüyorum yorgunluktan” dedi. Kaçırır mıyım, atladım hemen? “40 kişi mi?” dedim.
Doğru duymuşum, bir set gününde çekilen sahnelerde 40 kişiyi kılıçtan geçirmiş.
“Bir sezonda kaç kişiyi kesiyorsun?” deyince “Vallahi arkadaşlar 270’ten sonra saymayı bırakıyorlar. Ama 270 kişiden fazlasını kestiğim kesin” dedi.
Engin Altan ekranın en ağır işçilerinden biri. Kolay değil bir sezonda sürekli kılıç sallamak, 300’e yakın kişiyle dövüşmek ve hepsini alt etmek. Sonra da sabah kalkıp 1.5 yaşındaki oğlunun peşinden koşmak.

Haberin Devamı

Engin Altan: Dün 40 kişiyi kestim

Ekrandaki hocaların parası caiz mi
bilemem ama reyting olarak doğru

Her ramazan olduğu gibi bu yıl da ekrandaki hocaların aldığı paralar konuşuluyor.
Habertürk’te yazılarını keyifle okuduğum ve bana göre yazılı basında bugün TV eleştirmenliğini en iyi yapan isim olan Mustafa Doğan çok ilginç bir konuyu merak etmiş ve Diyanet’in Alo Fetva Hattı’nı arayıp hocaların aldığı paranın caiz olup olmadığını sormuş.
Tebrikler, vallahi bu mesele benim niye aklıma gelmedi diye kıskandım.
Telefona çıkan müftülük yetkilisi de, “Dinimizi anlatmak her Müslüman’ın görevidir. Bunun için para alamaz, ücret talep edemez. İmamlar gibi din görevlisi olan ve hayatlarını bu işten kazandıkları parayla idame ettirenler hariç” demiş...
Sonra da ekrandaki hocaların kanallardan aldığı ücreti yazmış Mustafa:
Nihat Hatipoğlu 600 bin lira, Mustafa Karataş 400 bin lira, Fatih Çıtak 150 bin lira...
Ben de her yıl aynı şeyi söylüyorum; hocaların aldığı parayı niye tartışıyoruz?
Televizyon ticari bir mecradır ve yapılan her işin reyting karşılığı olarak bir parası vardır. Dini bir sohbet de olsa böyle, evlilik programı, dizi olsa da böyle.
TRT çatısı altında Diyanet’in kanalı var,
oradaki hocalara,
program yapanlara ücret ödenmiyor mu?
Keşke bunu da sorsaydın sevgili Mustafa, Diyanet yetkilisine...
Nihat Hatipoğlu’nun aldığı 600 bin lira konuşulup duruyor.
Kusura bakmayın da evlilik programlarının 1 milyon lira aldığı yerde Nihat Hoca da 600 bin lira alsın artık.
Kaldı ki reytingi onlardan daha yüksek.
Siz bugün hangi kanala ilk 5’e girecek bir program götürseniz bu parayı ve hatta daha fazlasını alırsınız.

Haberin Devamı

Arena’nız batsın (2)

14 Nisan 2014’te, “Arena’nız batsın” diye bir yazı yazdım...
Oradan aktarıyorum:
“Ajax’ın maçlarını oynadığı Amsterdam Arena daha eski olmasına rağmen, dünyada Arena dendiğinde akla ilk gelen Bayern Münih’in muhteşem stadı Allianz Arena’dır.
2005’te açılan bu stat, yeni bir moda da başlattı. Bütün yeni statlara Arena ismi konuluyor artık. Galatasaray oradan esinlenip Türk Telekom Arena yaptı yeni stadının adını.
Şimdi Türkiye’de 14 ilde 15 stadyumun yapımı devam ediyor. Bu statların toplam maliyeti 1.5 milyar lira civarında, çoğu da bitmek üzere.
Peki adları ne?
Beşiktaş: Vodafone Arena, Trabzon: Akyazı Arena, Malatya: Malatya Arena, Bursa: Timsah Arena, Afyonkarahisar: Afyon Arena, Sivas: Sivas Arena...
40 yıllık Kamil Ocak Stadyumu bile Kamil Ocak Arena oluyor Gaziantep’te, daha ne diyeyim?
İşin kötüsü, bizim gibi özenti olan başkaları da var: Brezilya, Dünya Kupası için inşa ettiği iki stadına Arena adını verdi.
Manaus’takine Arena Amazonia, Sao Paulo’dakine Arena Corinthians dediler... Onlar beni ilgilendirmez de bizdeki bu özentilik fena koyuyor bana...”
Aynen böyle yazmıştım 3 yıl önce.
3 yıl sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan çıktı, “Arena’lara karşıyım. Arena değil, burası stadyum” dedi.
Ve tek bir cümlesiyle Arena özentiliği anında bitti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tebrik ediyorum Arena saçmalığına son verdiği için.
Kulüpleri ve Federasyon’u da eleştiriyorum hep üst düzey bir ses duymak istedikleri için...

Haberin Devamı

Tebrikler Beşiktaş

Beşiktaş, ligin bitimine 1 hafta kala şampiyonluğunu ilan etti. Cumartesi günü de Vodafone Stadı’nda son maçta şampiyonluk kutlaması yapacaklar.
Beşiktaş bu yıl şampiyonluğu hak etti. Galatasaray ve Fenerbahçe’nin şampiyonluğa gram inancının olmadığı bir sezonda biraz Başakşehir tarafından zorlandılar ama sonunda ipi göğüslediler.
Hak ettikleri bir şampiyonluğu kazandılar. Tebrik ediyorum.
Not: Fark ettim de bu yıl Galatasaray dışında bütün kulüpleri tebrik ediyorum. Basketbolda Fenerbahçe’yi, futbolda Beşiktaş’ı. Bir tek Galatasaray’ı tebrik edemiyoruz. Bunu da Dursun Özbek düşünsün artık.

Yazarın Tüm Yazıları