İşimin en acımasız kısmı Cannes için film seçmek

1960 doğumlu Thierry Frémaux, uzun yıllardır Cannes Film Festivali’nin direktörlüğünü yapıyor. Frémaux aynı zamanda Fransız filmlerinin tanıtılması amacıyla kurulan Institut Lumière ve aynı kuruluş tarafından düzenlenen Lumière Film Festivali’nin de yönetmeni. 76’ncı Cannes Film Festivali’nde bir araya geldiğimiz Thierry Frémaux ile etkinliği ve unutamadığı anılarını konuştuk.

Haberin Devamı

Cannes Film Festivali, pandemiden sonra geçen yıl oldukça etkili bir şekilde geri döndü. Geçen yıl ve bu yılki festivale ilişkin neler söylemek istersiniz?

- Öncelikle sizlerle birlikte burada bulunmaktan çok mutluyum. 2020 yılında elbette festival yoktu. 2021’in temmuz ayında gerçekleşen festival bizim için oldukça zorlu geçti. Ve geçen sene; harikaydı.

Herkes 2-3 yıllık sıkıntılardan sonra Cannes’a döndüğü için mutluydu. Bu yıl ilgi o kadar büyüktü ki gelmek isteyen binden fazla kişiyi geri çevirdik. Çünkü Palais des Festivals elbette büyük ama gelip film izlemek isteyen herkesi ağırlayacak kadar değil...

Merak ediyorum, Cannes’a dair en güzel hatıranız nedir?

- Çok fazla güzel anım var. Baz Luhrmann, Nicole Kidman ve Ewan McGregor ile kırmızı halıya çıktığımız an mesela... Martin Scorsese’yi 20 dakikalık “Gangs of New York”ta karşıladığımız ve onunla birlikte 2 bin kişinin önünde sahneye çıktığımız an...

Haberin Devamı

Cannes’da kalabalığa konuşmak, pek olağan olmayan bir şey. Ve Marty’nin özellikle kendi 20 dakikalık “Gangs of New York”unu göstermekle ilgilenmediğini, bunun yerine Billy Wilder’a saygılarını sunmakla ilgilendiğini hatırlıyorum. Çünkü Billy Wilder 1 ay önce ölmüştü.

YouTube’un kısa konseri de hayatım boyunca hatırladığım anılardan. Bono’nun “Where The
Streets Have No Name” şarkısını söylemesi, bu da harika bir andı.

İşimin en acımasız kısmı Cannes için film seçmek

FİLMLERİN HEPSİ ÇOCUKLARIM GİBİ

Bu yıl yarışmalarda eskiye göre çok daha fazla kadın yönetmen var. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz?

- Evet. Yedi kadın yönetmenimiz var ki bu sahip olduğumuz en yüksek yönetmen sayısı. Mesele burada Cannes değil, sektördeki kadınların daha az güçlü olduğu gerçeğini yıkmak.

Son 10 yılda her şeyin daha iyiye gittiğini biliyoruz ve bu da bunun işareti. O yedi kadın, harika filmler yaptılar.

Tüm başvurular arasında sizi en çok heyecanlandıran film hangisi?

- Bana öyle bir soru sorma, cevaplaması çok zor çünkü... Söylemek istemiyorum! (Gülüyor) Sanki hepsi benim çocuklarım ve ben birini diğerine karşı seçmek istemiyorum. Elimizdeki her film beni gerçekten heyecanlandırıyor. Tabii sevdiğimiz ama alamadığımız daha çok film var. Ama biz çok mutluyuz.

Haberin Devamı

SEÇİM YAPMAK İŞİN EN ACIMASIZ KISMI

Rakamlar sınırlı olduğu için festivale alamayacağınız çok fazla film var. Belirli olarak en iyi, en eşsiz filmleri seçmek istiyorsunuz. Peki değeri olmadığını düşündüğünüz bir filmi teslim aldığınızda neler hissediyorsunuz?

- Burada geri çevirdiğimiz bir film, Venedik’te büyük ve harika olabilir. Ama seçim yapmak zorundayız. Ve bu, işin en acımasız kısmı.

Aslında bunu yapmayı sevmiyorum. Benim işim filme “iyi” ya da “kötü” demek değil. Benim işim, “Bu filmi veya o filmi almaya yetecek kadar paramız var mı?”, “Film Cannes’da olmayı hak ediyor mu?” diye sormak.

Beğendiğim birçok film var ve “Hayır, bu bize göre değil” diyen ilk kişi de benim. Çünkü Cannes, aynı zamanda eleştirmen olan zor insanlar grubunun yeridir. Örneğin, Martin Scorsese’nin filmini kasım ayında izlemiştim ve bu özel bir gösterimdi. Benim için. Cannes için değil. Bana göstermek istedi, çünkü o gün doğum günüydü ve dostça bir gösterimdi. Ama ben Cannes’ın adamıyım, bu yüzden Cannes’ı düşünüyordum.

Haberin Devamı

Peki festivalde gösterilecek filmleri nasıl seçiyorsunuz?

- Bazen profesyonelce olmuyor. İzlemeden önce film hakkında bilgi sahibi olmayı da sevmiyorum. Sergio Leone, “Once Upon a Time in America” ile Cannes’a geldiğinde basın toplantısında dedi ki; “Genç sinemacıya ve ilk filmini çekenlere dikkat ettiğinizi biliyorum ama lütfen benim gibi eski sinemacılara da ilgi gösterin, çünkü endişeleniyorum.”

Ama iki film arasında tereddüt yaşarsak ve biri yönetmenin ilk filmiyse, onu seçeriz.

ÖNEMLİ OLAN ZAMAN SİNEMASIDIR

Cannes’da sabah ilk kahveden gece son viskiye kadar sohbetin ana konusu her zaman sinemadır. Burada ilgilendiğimiz tek şey sinema. Hatalar yapabiliriz, bazen yapıyoruz elbette. Ama burada Cannes’ın dünyanın en büyük film festivali olduğunu söylüyoruz. Her yıl sinema için, sanatçılar için, tiyatrolar ve seyirciler için olduğu kadar basın için de ne yapacağımızı önemsiyoruz. Bana göre eleştirmenlerin, basının, sinema basınının tarihi, bizzat sinema tarihinin parçalarıdır. Tabii ki bu büyük bir alan. Büyük bir sirk kampı gibi. Ama her zaman asıl önemli olan, önümüzde duran küçük ışık; sinemadır.

Yazarın Tüm Yazıları