Sahnedeki özgürlüğün kurumsal hayatta karşılığı yok

Jeofizik mühendisi Esra Bağışgil dört sene öncesine kadar bir akaryakıt şirketinde yöneticiydi. Bugün, Gary Owen imzalı, çağın acımasızlığını keş genç kadın Epphie’nin hikâyesiyle anlatan ‘Iphigenia’ adlı tek kişilik oyunla sahnede... Tiyatroyla tanıştıktan sonra mesleğini, kurulu düzenini geride bırakan Bağışgil’le hikâyesini konuştuk...

Haberin Devamı

Sahnedeki özgürlüğün kurumsal hayatta  karşılığı yok

Kurumsal hayatı bırakanların güneyde pansiyon açmasına alışığız. Siz mesaili düzeninizi, güvencenizi bırakıp da belirsiz bir dünya olan tiyatroya geçmeye nasıl karar verdiniz?

-Çocukken bale yapmıştım, lisede basketbol ve voleybol oynadım ama tiyatroyla, izleyici olmak dışında bağım yoktu. Şirketin tiyatro topluluğunun provalarını izlerken, gördüğüm farklı dünyada olmak istedim ama korktum da... Dokuz yıl bir yerde çalışınca şartlar ne olursa olsun orası güvenli alanınız oluyor. Provaları izledikçe aklıma giriyordu. Oyunculuk eğitimi almaya karar verdim. İlk eğitimimi Craft’ta, şu anki yönetmenim Tuğçe Tanış’tan aldım. Tuğçe ilk derste “Kimler oyuncu olmak için burada?” diye sordu, parmak kaldıramamıştım. Kişisel gelişim için geldiğimi söyledim. “Oyuncu olmak istiyorum” demek zamanımı aldı. Sahneye her çıkışımda, günlük yaşamımda ne kadar çok hissi bastırdığımı, kendimi sıkıştırdığımı anlamaya başladım. İşle ilgili yaşadığın stres, baskı seni içine alıyor. Sahnede serbestsin, hiçbir hissini bastırmana gerek yok, üstelik eğlenerek yapıyorsun. Kurumsal hayatı bırakmak için herkesin farklı sebepleri olabilir ama oyunculuk kendimi keşfetmeme neden oldu. Her ay yatan maaş, sigorta, güvence yok; bilinmez bir deneyim ama istediğim işi yapacak olmak ağır bastı. Ufak bir birikim ve eşimin de desteğiyle dört ay sonra, 2015 Mart ayında işimden istifa ettim.

Haberin Devamı

Sonrasında nasıl bir süreçten geçtiniz?

-Karardan sonra hafiflemiş hissettim. Ama yeni ve heyecanlı bir süreç başlıyordu. Craft’taki eğitimden kalan zamanımda kuram kitapları ve oyun okumaya başladım. İki yıl sonra Craft’ı bitirdim, Jacques Lecoq pedagojisi üzerinden eğitim veren Fiziksel Tiyatro ve Komedi Okulu’na başladım. Workshop’lara katılıyorum. Bir oyuncunun bedenini, sesini, kaslarını aktif tutması gerektiğini düşünüyorum. Şan dersleri alıyorum.

‘Iphigenia’ ilk oyunum, öncesinde iki kısa filmde oynadım. Hayata bakış açım tamamen değişti. Makyaj, kıyafet, saç... Daha sade yaşamaya başladım. Topuklu ayakkabılar hayatımdan çıktı ve bu beni çok mutlu etti. Masraflarım azaldı. Tiyatrodan para kazanıyorum ama bu geçinebilecek bir kazanç değil. Birkaç reklam filminde oynadım. Birikimim ve eşimin desteğiyle hayatımı devam ettiriyorum.

Haberin Devamı

Sahnedeki özgürlüğün kurumsal hayatta  karşılığı yok
Hayatımdaki en önemli değer, umuttur. Oyunla bir tek kişiye bile bir şey aktarabilirsem, oynamam için yeterli bir neden olur bu...

Tek kişilik oyun iddialı bir ilk tercih. ‘Iphigenia’da size tesir eden neydi?

-Riskli olduğu düşünülse de sürecim “Tek kişilik oyun yapmalıyım” düşüncesiyle başlamadı. İsteğim var olan bir ekiple bir oyunda oynamaktı. Seçmelere girdim, tiyatrolarla görüştüm ama sonuç olumlu olmayınca da durmak istemedim. Türkiye’de oynanmamış oyunları okumaya başladım. ‘Iphigenia’nın hikâyesi beni etkiledi. Yazarın erkek olması nedeniyle, bir kadını bu kadar iyi anlamış olması beni çok şaşırttı. Hayatı benimkine benzemeyen bir kadın ama onun ne hissettiğini farklı bir yerden anladım. O da hayatını değiştirmek istiyor, bir yere kadar başarıyor. Çok büyük bir umut var hikâyesinde. Hayatımdaki en önemli değer, umuttur. Oyunla bir tek kişiye bile bir şey aktarabilirsem, oynamam için yeterli bir neden olur bu... Eğlenceli, komik bir kadın Effie. Oyun tek kişilik ama çok güzel bir ekibimiz var: Tuğçe Tanış, Taner Güngör, Aslı Samat, Sinan Çatıkkaş, Cüneyt Işık, Taylan Yılmaz, Duygu Şenalp, Meltem Ceylan ve Asmalı Sahne.

Haberin Devamı

Kısa süre öncesinde ofis çalışanıyken şimdi sahnede  kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

-Her oyun başlangıcında o kadar heyecanlı oluyorum ki bazen ellerimin titremesini durduramıyorum. En güzeli, başından sonuna seyirciyle göz teması kurarak oynamam. Kimi oyunda daha kırılgan, kimisinde daha eğlenceli hissediyorum. Ama sahnede ne hissediyorsam ona izin vermeye çalışıyorum. Bu çok özgür hissettiriyor. Kurumsal hayatta bunun bir karşılığı yok. Her şey her zaman yolunda gitmese de sahnede yaşadığım her ana şükrediyorum.

‘Iphigenia’ 19 Mayıs Pazar 19.00’da Kadıköy Theatron’da; 24 Mayıs Cuma 15.00’te Asmalı Sahne’de.

 

Yazarın Tüm Yazıları