Çirkin saldırı

Karar vermiştim, özüme dönecektim. Elbette eleştirmem gerektiğinde eleştirip, gündemde önem teşkil eden konulardan yazacak ama yazılarımı genellikle mizahla süsleyecektim.

Haberin Devamı

Olmadı, olamadı... Son zamanlarda ülkemizde yaşanan tatsız durumlar buna izin vermedi...
Ve hatta politik yazılar yazmamama rağmen, bir gün önceden yazımı hazırlama şansım bile olmadı. Hep son dakikaları bekler oldum tüm yazar dostlarım gibi. Gündem ne getirecek diye korkarak...
Perşembe günü gündem yine değişti.
Meslektaşıma, dostuma yapılan çirkin, hesaplı, planlı olduğu her halinden belli çirkin bir saldırıyla...
Bir gazeteci gecenin geç saatlerinde, işinden çıkıp evinin önüne geldiğinde onu yol boyu takip edenlerce ciddi anlamda hırpalandı.
Daha doğrusu resmen dayak yedi. Kaburgaları ve burnu kırıldı.
Kurda kuşa zararı olmayan, eşi dostu tarafından çok sevilen, insana duyduğu sevgisi çok bilinen bu gazetecinin belli ki tek hatası fikirlerini, olaylara ve durumlara bakış açısını demokratik ülkemizde dile getirmesiydi.
Çünkü cesurdu. Korkak değildi, doğru bildiğinden bir gün döneklik etmedi. Neysem oyum dedi, istikrar gösterdi. Olması gerektiği gibi davrandı.
Çok alışılagelmedik bu hâl belli ki birilerine uymadı.
Konuşarak değil dövüşerek yaşamaya başladığımızdan beri insanlıktan çıkan bizler, işte böyle ürkütücü sonuçlarla karşılaşır oluverdik.
İşin en ürkütücü yanı, fikrin fikre şiddetle cevap vermesi!
Ve basına dayak atması!
Ahmet Hakan’ı sevin ya da sevmeyin, okuyun ya da okumayın ama iyice bir düşünün! Perşembe günü tüm basın camiası dayak yedi! Tüm halkımız dayak yedi...
Her an hepimiz bir yerde fikirlerimizi, gerek yazarak gerek çizerek gerekse yüksek sesle konuşarak ya da bağırarak söylediğimiz için dayak yiyebiliriz.
Ya da daha fenası olabilir.
Olmadı mı zaten? Oldu.
Olmaması için ne yapmak gerek?
Ah bir bilsek?
Geçmiş olsun Ahmet. Çok geçmiş olsun dostum.

Yazarın Tüm Yazıları