Paylaş
Bodrum’dan sonra İstanbul’da
Bodrum’dan tanıdığım Sakhalin’in İstanbul Raffles Otel’deki şubesine gittim. Mekândaki deniz kabuklarından yapılma Zeus heykeli, taze balıkların şık havuzlardaki teşhiri ve açık hava bar alanı dikkat çekiciydi.
Markanın mutfağında ise grubun tüm restoranlarından sorumlu olan Michelin yıldızlı şef Vladimir Mukhin var. Dubai ve Bodrum dahil tüm Sakhalin şubelerinde ünlü şefin rafine lezzetleri sunuluyor.
Deniz mahsulleri ağırlıklı menü ile çiğ lezzetler sunan ‘raw bar’ iddialı bir konsept olmuş.
Oldukça büyük bir alanda açılmış olmasına rağmen dolu olan son zamanların popüler mekânı, Bodrum’dan sonra İstanbul’da da tutacağa benziyor.
Böylesine bir markanın İstanbul’a bu derece bir yatırım yapması sektör adına gurur verici.
Başkentin en yenisi
Türkiye’nin son aylarda açılan en iddialı restoranlarından birine, Ankara’daki Reflect isimli mekâna ünlü Fransız DJ Leblanc’ı dinlemeye gittim.
Seyahat, mitoloji, gastronomi ve otelcilik sevdasını bu mekânda bir araya getiren Beyhan Beyhan’ın kurucusu olduğu restoranın detaylarını ciddi anlamda üzerine düşünülmüş buldum.
İspanya’dan taşınmış tabaklar, Japonya’dan getirilen çatal bıçaklar, gümüş tepsiler, Türk cam tasarımcılarının bardakları ve tüm mekânda yer alan ve yine Türk çağdaş sanatının genç isimlerini bir araya getiren eserler çok ilgi çekiciydi.
Özellikle mekândaki kokteyllerin içeriklerini aynı bir masal kitabı gibi hikâyeleştirip illüstrasyonlarla anlatıldığı menü mekânın ne kadar incelikle düşünüldüğünü kanıtlar gibiydi.
Ünlü şef Murat Bozok’un danışmanlığında hazırlanan menüde ise 40 katlı patates dilimleriyle sunulan biftek tartar ve kerevizden yapılmış pirinçsiz risotto oldukça etkileyiciydi.
Keza tatlılardan bozalı panna cotta ve biberli dondurma tavsiyem.
Başkentimizin böyle bir mekâna kavuştuğunu görmek mutlu etti açıkçası.
Türk gastronomisi tanıtımı
10 yıla yakın süredir Gastro Masa etkinlikleriyle Türk gastronomisini dünyaya tanıtan organizatör Gökmen Sözen için tanıdığım en geniş yabancı şef ağına sahip Türk diyebilirim.
Peru’dan Japonya’ya, Fransa’dan Hindistan’a sürekli farklı şeflerle farklı iş birlikleri içinde. Sözen bu sefer de Londra’da iddialı bir etkinliğe hazırlanıyormuş.
28-29 Mayıs günlerinde Olympia fuar merkezinde düzenlenecek etkinlikte hem Türk markaları hem de dünyanın dört farklı köşesinden yabancı şefler Türk mutfağı tanıtımı için bir araya gelecekmiş.
Londra sanırım böylesine bir tanıtım için dünyadaki en doğru adres.
Dubai gibi yeni destinasyonlar birçok kişi için yapay, New York gibi metropoller ise artık demode bulunurken Londra dünya gastronomisinin başkenti olma unvanını bence halen koruyor.
Herkesin gözü Londra’da
Londra demişken...
Gastronomi sektöründen kiminle konuşsam herkesin gündeminde Londra’da bir şube açmak var.
Şehirde yer bakan sayısız isim var. Bunun sebebi de sanırım büyüyen markalar için “artık ben oldum” diyebilmenin adresi Londra.
Eğer bu yıl duyduğum markalar 2025’te Londra’da şube açarsa şehir en az 5-6 yeni Türk markası kazanmış olacak.
Bu heyecanı şu an gizli tutan restoranların açılışları kesinleştikçe bu satırlardan sizlerle paylaşacağım. Bakalım bu zorlu yolculuğu kimler başlatabilecek?
Kimler bir hevesin ve umudun ötesine geçebilecek?
Paylaş