Sezen, sen ne acayip bir insansın?

Sakın Sezen Aksu’yu sahiplenmeye kalkıp, savunmaya geçmeyin! Kendi içimde bir samimiyete istinaden söylüyorum bunları. Öyle çok severim ki, öyle çok dinlerim ki! Hatta şahsen tanışırız da.

Haberin Devamı

Bazen şarkılarını dinledikçe tutamam kendimi, mesaj yazarım, saat kaç olursa olsun; ‘Kızım’ derim, ‘sen büyücüsün!’ Dinleye dinleye alışmazsın şarkılarına, dinlediğin anda vurulursun.

 

*

 

Deli kız’dır.

 

Yaşça büyük olsa da, küçük olsa da, bizim deli kızdır işte!

 

*

 

Aşkını öyle derin yaşar ki, sen O’nun aşkı içinde boğulursun.

 

Öyle yoğun hisseder ki, senin bütün hislerini kapsar. O yüzden, sen aşıkken, en çok Sezen dinleyerek avunursun!

 

*

 

Haberin Devamı

O kadar farklı duygulara dokunur ki ‘Büyücü’, hangi birini söyleyeyim?

 

*

 

Kıskanır rengini baharda yeşiller,
Sevda büyüsü gibisin sen Firuze.
Sen nazlı bir çiçek, bir orman kuytusu,
Üzüm buğusu gibisin sen Firuze
, diye duyduğun anda uzaklara dalar, kendi Firuze’ni düşlersin.

 

*

 

Git, git, gitme dur! Ne olursun!
Gitme kal, yalan söyledim!
Doğru değil, ayrılığa daha hiç hazır değilim.
Aramızda yaşanacak yarım kalan bir şeyler var.
Gitme, dur. Daha şimdiden deliler gibi özledim!
der.

 

Yerden yere vurur insanı. Öyle samimidir, öyle yalansızdır ki, eller sevgiliye uzanır istemsiz. Özürler dilenir ardından. Gözyaşları dökülür.

 

İki gözüm seneler geçiyor, gönül ektiğini biçiyor.
Bir selam lütfet, bu ne çok hasret,
Gel barışalım artık,
dedi miydi, sürünürsün aşkından. Gururu bırakırsın kenara. En güzel anlarını düşünürsün aşkın sadece. Ne çok yanlış yapmışsındır...

 

*

 

Haberin Devamı

Geldim yarım, kaldım yarım,
Neydi? Ne oldu şu tez canım?
Ertelendim hayattan, sevdim yarım derken bugün olmazsa, olur yarın.

Kendimden kaçak, yarim keskin bıçak.
Nerde bende o yürek, yardan cayacak?
diye sorar.

 

Çaresiz hissettirir.

 

*

 

Beni benden alıp da gidenler arasında,
En büyük ıstırabı çektiren sendin.

Haydi artık çek git yoluna, bıkmışım dertten,
Gölge etme, başka ihsan istemem senden,
der birden!

 

Sıkılmaya gelemez. Huysuzdur.

 

Sever ama dik durur Sezen. Sen de kendine gelirsin aniden!

 

*

 

Ölürüm yoluna, ölürüm de yine boyun eğmem!
Yakarım dünyayı uğruna, ama sana eğilmem.
Öyle sınırsız, öyle derin, öyle çok severim ki korkarsın.
Kuruyup çöle dönsem de, pare pare olsam da yenilmem,
dediği anda, göğsün şişer sebepsiz. Biraz da olsa toparlarsın, güvenini toplarsın! Aşk da, aşık da sen varsan vardır!

 

*

 

Haberin Devamı

Ben senin hayatından gittim oğlum,
Hadi, yerime koy birini koyabilirsen.
Ben senin hayatından gittim oğlum,
Hadi, dur o sarı odalarda durabilirsen.

Ben; sen, sen diye bittim oğlum,
Hadi bakalım unut unutabilirsen!
Ben, seni yudum yudum içtim oğlum,
Hadi, ol eskisi gibi olabilirsen!
diye seslenir kendi kendine, uzakta bir sevgiliye.

 

Gerekirse terk eder, ardına bakmaz Sezen.

 

Baksa da; sana, bana fark ettirmez. Güç alırsın Sezen’den.

 

*

 

Bazen öyle kinlenir, öyle hislenir ki!n!

 

Sen de benim hatalarımdan birisin.
Sen, en büyük günahların bedelisin.
Senin için harcanan zamana yazık,
Sen, en güzel duyguların katilisin
, der.

 

... ve sen, hemen düşman olursun sana eziyet edene! Dalgalanırsın, zoruna durulursun.

 

*

 

Haberin Devamı

Seni içime çektim bir nefeste,
Yüreğim tutuklu, göğsüm kafeste,
Yanacağız ikimiz de ateşte,
Bir kıvılcım yeter, hazırım bak,
Aşk için ölmeli, aşk o zaman aşk!,
dedi miydi, aşkın aşıktan önemli olduğunu hissedersin.

 

Sen varsındır, bir de içindeki aşkın. Kendini bulur, tekrar unutursun. Sezen seni sağlam bir silkeler.

 

*

 

Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler,
Şimdi bana seninle bir ömür vadetseler,
Şimdi bana yeniden ister misin deseler,
Tek bir söz bile söylemeye hakkın yok,
dediği anda bilirsin, acı acı gülümsersin.

 

Uzaklara dalar, en iyi bildiğin melodiye, en iyi bildiğin sözlere dalar, umutlanırsın. Keşkelere bulanırsın.

 

*

 

Öyle özler ki Sezen, O’nun gibi özlemek istersin.

 

Haberin Devamı

Bir bulut olsam, yüklenip yağsam,
Dökülsem, damla damla toprağıma.
Bir deli nehir, bir asi rüzgar olup kavuşsam üzüm bağlarıma.

 

Komşunun kızı, çoban yıldızı, yaz bahçeleri yeşil, mor, kırmızı.


Ah şişede lal, hem de ay hilal, bir daha da görmedim öyle yazı,
diye duyunca, eksik hissettirir insana kendisini.

 

‘Ne sevmişsin arkadaş!’ diye özendirir.

 

*

 

Delidir. Sağlam delidir Sezen yahu!

 

Öyle tatlıdır ki! Tam anlamıyla, her şeyiyle bir İzmir kızıdır.

 

İzmir’in kızları, bir elinde de cımbızları.
Dişidir, anadır, efedir gidinin tatlı huysuzları.
Çıktılar mıydı ipek çoraplarla Kordon boyuna,
Savaşta da, aşkta da esaslıdır kadın duruşları.
Hiç bir topuk tıkırtısı bu kadar davetkar çalamaz,
Bir göz vuruşuyla yerle bir eder,
Böyle bir şey olamaz!
diye haykırır eski İzmir’in sokaklarından...

 

Gönül gözüm kapalı, bilerek sana yazılıyorum.
A, penceresi aralı, her yerine bayılıyorum.

Yavrum baban nereli?
Nereden bu kaşın gözün temeli?
Sana neler demeli?
Ay, seni çıtır çıtır yemeli!,
der.

 

Çekinmez.

 

Sevdi mi söyler. Özgürdür.

 

Sezen seni beğendi mi, kesin anlarsın!

 

*

 

Yareme tuz diye yakamoz bastım, tek şahidim aydı.
Bir elimde defne, bir elimde sevdan,
Kalbim Ege’de kaldı,
der.

 

İzmir’in kızı uzaklaşmıştır toprağından. Öyle özler ki memleketini, sen nereli olursan ol, sen de özlersin geldiğin yeri.

 

Doyduğun yer değil, geldiğin yerdir...

 

Anlarsın. Sezen’i duyunca çakozlarsın.

 

*

 

Bir bakarsın ki sonra, alışmıştır Kanlıca’ya.

 

Ortasında bir taşa uzanmıştır. Taşın üzerinden seslenir.

 

Bir lodos lazım şimdi bana, bir kürek, bir kayık.
Zulada birkaç şişe yakut; yer, gök kırmızı.
Söverim gelmişine, geçmişine; ayıpsa ayıp!
Düşer üstüme akşamdan kalma sabah yıldızı.

Ah! İstanbul İstanbul olalı, hiç görmedi böyle keder.
Geberiyorum aşkından, kalmadı bende gururdan eser.

 

İsterse söver, isterse sever Sezen.

 

‘Koca İstanbul, İstanbul olalı böyle aşk görmedi’ diyorsa, doğrudur.

 

*

 

Bir kıskanır, şaşarsın!

 

O yüce insan yere inmiştir. Yerle yeksan olmuştur.

 

Bak, atının terkisine de atmış gözleri şaşı gelini,
Mor kaftanlara sarmış haspam, odun gibi belini.
Ah! Verin elime de kırayım cadının derisi kara elini,
Seni gidi dilleri fitne fücur, kıyametin gelsin!

Sen, o alacası içinde fesatla, hangi günü gün edicen?
Ah! O kaditin üstünde bir de atlas yorgan sericen!,
diye söylenir kıskançlıkla.

 

İnsandır. Senin gibidir.

 

Sezen, senin daha güzel söyleyenindir.

 

*

 

Kendini ifade ederken şarkılarında, seni yerden yere vurur. Oradan oraya sürükler. Sağdan sola savurur.

 

Tam özleyecekken, kızarsın. Tam kızacakken, affedersin. Tam unutacakken, hatırlarsın. O’nun engin duygu dalgaları içinde sen küçücük bir kayıksın.

 

*

 

Bazen ama sadece bazen, bizi bize anlatmayı bırakır.

 

Arada derede, içini döker.

 

*

 

Hiç biriniz bilmezsiniz, görmezsiniz karanlık yanımı,
Kaç suçtan, cezadan sanık saklandığımı.

Çok eski tarihlerden, bütün insanlık günahlarını işlemişim, Hâlâ işliyorum, kopara kopara canımı.

Geldim defalarca, gittim defalarca.
Kaç bahçe kuruttum bilmem, yüzleşmedim yıllarca.

Kıydım defalarca, kırdım defalarca.
Kaç kalbi yordum, kaç aşkı vurdum
Ama mahvoldum, unutulunca,
der.

 

*

 

Farkında olduğu için her zaman, fark ettirmeden, kendiyle yüzleşir.

 

İnsandır. Etten kemiktendir.

 

Etten kemikten fazladır.

 

*

 

Zaten çok seviyorsundur da, tanısan daha çok seversin.

 

O kadar yakındır. Candır.

 

İyi ki vardır...

 

*

 

Bana Twitter, Facebook ve Instagram’dan ulaşabilirsiniz: @anlatanadam

Yazarın Tüm Yazıları