Alper Beyaz

Kodlarımızda kalmak!

21 Mayıs 2017
İnternet, casus yazılım, virüsler, kodlama ve hackerler... Buradan bakınca yetişkinler için ayrı, çocuklar için ayrı tehlike içeriyor diyebiliriz sanal dünya.

Şöyle bir dakikanızı ayırın ve otobüste seyahat eden, yolda yürüyen insanları izleyin. 

Kesinlikle eğemediğimiz o bedenlerdeki başların neredeyse devamlı olarak eğik olduğunu göreceksiniz... Bu bir mahcubiyet hali değil. Öyle meşguldür ki; selam verirsin belki duyar belki de geçiştirir seni. Bir yok sayma hali sanırsın ama aslında işin aslı modern çağın yeni oyunudur bu...
**
Oyun ya elbette riskleri de taşıyor.
Sanal dünya, kimileri için normal hayatımızı yaşadığımızın ikinci bir alan. Kimileri için ise ilk alan.
Son yıllarda bu dünya içerisinde en etkin kullanılan yöntemin fidye olduğunu biliyor muydunuz? Bilgisayarınızdaki dosyaları, iş yerinizdeki kapıları kilitleyerek, karşılığında para isteyen sanal dünyanın fidyecileri, geçen yıl ortalama 800 milyon lirayı bu yöntemle kazandı.
Aslına bakarsanız, tedbirsizlik ve bir anlık dalgınlıkla (ki bu sanal dünya içerisinde bu çok kolay) hayatımız/ailemiz risk altında.

Yazının Devamını Oku

Bababurnu skandalı!

14 Mayıs 2017
Bababurnu Deniz Feneri... 1945 yılında inşa edilmiş genç bir deniz feneri. Dünü bugünü derken denizden bakınca umudun, karadan da hüzünün adı.

Dün sevdiklerini bekleyenleri ağırlayan fener bugün kimsesizliğiyle, terkedilmişliğini yaşıyor...

Evet öylesine kendi kaderine bırakılmış ki; 1997 yılında sorumluluğunu alan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın bir kuruluşu olan Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü yetkilileri bile fenerin bugünkü halinden bir haber!..
Işık saçan görüntüsünden korkulukları kırılmış; boyaları pul pul olmuş birilerinin dokunmasını bekliyor şimdilerde.
Bu kurumun en son 2007 yılında feneri tadilata aldığını biliyor muydunuz?
**
Üstelik Bababurnu Deniz Feneri’ne, birkaç yıl öncesi bir yetkilinin imzasıyla baz istasyonu yerleştirilmiş. Yani belli bir ücret karşılığında kiraya verilmiş.

Yazının Devamını Oku

Her renk Antalya!..

30 Nisan 2017
Ne güzel değildi?

KENTİN estetiğini sağlayalım diyerek belediyeler ve bir çok kurum, kendine ait olan boş alanları, duvar, cadde ve parklardaki yerleri bile boyamaya başladı. Ne güzel değildi? Bir de bu çalışmalar sanatsal olursa başka bir güzellik katıyor.

**

Güzel de bu çalışmalar yapılmadan önce ve sonra bir kontrol eden yok mu? Sanırım yok ki o çalışmalardan birinde istenmeyen bir durum söz konusu. Gözden kaçmış demek geliyor dilimden ama olmuyor. İşte o sanatsal çalışma Güzeloba’da. Üstelik belediyenin yapımını üstlendiği paten pistinden. Çocuklar için oluşturulan ve keyifli saatler geçirsin diye yapılan bu alanda, bir duvar üzerine boya ile yapılan figüre kim izin verdi gerçekten merak ediyorum. Sorun duvardaki karakter değil; o karakterin ağzındaki maddede...Hayatımızda sağlık açısından yasaklar listesinde tuttuğumuz sigara ve benzeri ürünleri bu kez çocuklarımızın eğlenerek spor yapması için ayrılmış bir alana resmedilmiş. Sayın yetkililer, lütfen daha dikkat...

Yazının Devamını Oku

Çatısı park; balkonu deniz

23 Nisan 2017
Turizmin başkenti Antalya, diyoruz da böylesini görmek sanırım hiç kimseye nasip olmadı.


 

Saygıdeğer okurum Ersin Sevim’in çektiği bu fotoğraf turizmde, yatak sayısıyla, ‘her şey dahil’ sistemiyle rekorlar kıran otelcilere taş çıkaran cinsten...

Bu fotoğraf, Muratpaşa İlçesi’ne bağlı Güzeloba’daki bir parkta çekildi.

Lütfen fotoğrafa dikkatli bakın.

Yoksa falezlerde yaz sezonunu dolu dolu denize nazır; üstelik bedava bir odada geçirecek kadar akıllılar mı var aramızda?

Ya da gerçekten yardıma muhtaç, yetkililere defalarca başvurmasına rağmen sığınacak bir oda bulamayan, güneşten korunmak için de falezlere çaktığı çivilerle tutturduğu ipteki çaresizlik örtüsüyle yaşamaya çalışan biri/birileri mi?

Her ne olursa olsun; bu görüntüyü Antalya’da bir yetkili nasıl görmedi? Ya da görmezden mi geldi?

Yazının Devamını Oku

Benim işim bu kadar!..

16 Nisan 2017
KENT estetiği mi? Evet kentte bence bir şey yapılacaksa bunun müzakere edilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bu konuda Antalya Valisi sayın Münir Karaloğlu’nun toplantılarda defalarca gündeme getirdiği gibi kentin dokusunu bozacak projelere dikkat edilmesi ve belediyelerin işlerinde ‘senin, benim sorumluluk alanım’ diyerek ayrım yapmaması gerektiği uyarısına katılıyorum.

Ancak...

Bir belediye asfalt veya kaldırım çalışmasına başlıyor, bakıyorsunuz ilçe belediyesi kendi alanını yapıp gidiyor. Benim işim bu kadar gerisi Büyükşehir’in dercesine... Ya da bunun tam tersi. 

Ha bir de yenilen o asfaltı bir bakıyorsunuz; ASAT, doğalgaz, televizyon ve internet hizmeti veren firmalar delik-deşik ediyor. Bu da ayrı bir kâbus. Yani olan yine vatandaşa oluyor. Sokaklarında aylarca süren bir çalışma hali. Sonra asfalt yamalı bohça!..

**

Hep bir yap-boz halindeyiz her nedense. Estetikten yoksun ama hep bahsediyoruz o kadar.

Acaba kent içinde yolları birbirinden ayıran kavşaklardaki tel örgünün renginden, kalitesine kadar bakarsanız ortaya çıkan farklılığının yarattığı kötü görüntüyü hiç soran, gören yok mu?

Karayolları ihaleyle aldığı kavşağa çelik bariyer çekiyor; belediye de tel örgü çekiyor.

Yazının Devamını Oku

Dönüşüm hallerimiz

9 Nisan 2017
YILLARDIR bir dönüşümden bahsediyoruz. Neyi ne kadar dönüştürebiliyoruz acaba?

Katı, sıvı, plastik, araba lastikleri, sera atıkları derken liste uzayıp gidiyor. Sonuçta çoğu zaman atıkları toplamadığımız gibi, atmaya ve yakmaya devam ediyoruz.

Toplamıyoruz; çünkü bir isyan halindeyiz.

Atıyoruz; çünkü içimizin pis olduğundan değil, sadece rahatlattığından...

Yakıyoruz, çünkü ekonomik nedenlerden, bazen de havada bıraktığı dumanı izlemekten keyif-haz alıyoruz.

İşte budur bizim geri dönüşüm hallerimiz.

İçerisinde isyan, rahatlık, ekonomik ve keyif var!..

Düşünsenize...

Piknikte ateş yakarak sonra da su ile söndürüp (ya da öylece bırakan) külü ve yediklerimizden artanlarını bırakanlar bizler değil miyiz?

Yazının Devamını Oku

Sağlıkta çirkin sadakat!

4 Nisan 2017
Antalya'da yine bir ilki yaşadık. Hastalarından sadakat isteyen doktoru duydunuz mu?

 Artık o da var. Yetmezmiş gibi bunu da özel kliniğinde birçok kuralı hiçe sayarak bir kampanya ile duyuruyor. Adı mı? 'Hasta sadakat programı'. Hastaların böyle bir program ile adeta sadakat testine tabi tutulması ne kadar etik olabilir. Bu program ile hastaya hanutçu gibi davranılmasının hiçbir kurala sığmadığını düşünüyorum. 

Tüm bunlara ek olarak bu ve diğer birçok kampanya internetten (facebook, instagram v.b.) alanlardan yapılıyor. Ayrıca, after-before fotoğraflarıyla hasta mahremiyeti de bu sosyal ağlarla ortadan kalktı. Anlayacağınız her şey ortalıkta açık-seçik ve ilkesiz. Ne denetleyeni ne de düzenleyen bir kurum, kurulu var.Türk Tabipler Birliği Disiplin yönetmenliği de hiçe sayılarak, ikinci bölümdeki madde 4/b-c-e ve i hususlarına aykırı hareket edebiliyor ve bunun sonunda sadece uyarı veriliyor. **Bu duruma doğru diyenler olabileceği gibi kandırılıyoruz diyenler de çoğunlukta. Gerçi günümüzde kandırıldık denilmesi artık çok kolay olsa da bu yaşananlara olumsuz olaylar eklenmeden yetkililer tarafından 'dur' denilmesi de şart. Sağlıkta böylesi bir çirkin pazarlığın Sağlık Bakanlığı yetkililerinin gözünden kaçacağını düşünmüyorum. Sağlık alanında kullanılan sosyal paylaşım siteleri için bakanlık veya Antalya İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde bir kurul oluşturularak, sosyal ağlarda denetim sağlanmalı, yani daha çok kandırılmadan!..Üstelik Antalya Tabip Odası Başkanı Adnan İş, destek vermeye hazır olduğunu açıklamışken...

****

 

Halk Sağlığı: Bu atık çok riskli

Antalya Döşemealtı L Tipi Cezaevi'nden düdene deşarj edilen atık, Antalya Halk Sağlığı Müdürlüğü tarafından riskli bulunduğu açıklanarak, acil önlem alınması için sorumlu kuruluşlara ASAT'a, Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü yetkililerine yazılı olarak bildirildi. Ancak tabelada ceza kesilir denilmesine rağmen Cezaevi'ne ne ceza kesen var ne de bu atık deşarjını durduran diyen... Bu konuda 3 hafta önce uyarmama rağmen, yetkili kurumlar atığın akışını durduramadı; şimdi Halk Salığı Müdürlüğü'nün sağlık riskli taşıyor raporunun ardından ne yapacaklarını merakla bekliyorum.

Yazının Devamını Oku

Dalgın müteahhit!

20 Mart 2017
Antalya Eğitim Araştırma Hastanesi’nin ek binasının poliklinik girişinde önemli bir konu gözden kaçtı.

Engelli vatandaşlar için yapılan sarı kabartmalı kaldırım taşı hastane kapısına kadar gelmiş. Sonrası yok. Yani hastaneye gelen engelli kapıda kalacak öylece. Yoksa engellileri kapıda karşılayıp onları doktora ya da danışmaya götürecek bir görevli mi atandı? Eğer öyleyse ne güzel değil mi; AB standartlarının üzerinde hizmet veriyoruz! Yok değilse; ki bence değil bunun geçerli bir açıklaması olmalı. Hadi tahmin edelim; bu iş ve hak ediş ihale şartnamesinde var mıdır? Ama hastanede yok!.. 

**

Park polisi istiyoruz

Mobil Park Polisi, hiç duydunuz mu? İstanbul’da, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından son bir yıldır başlatılan bu pilot uygulama parklarda yaşanan asayiş olaylarını önemli ölçüde düşürdü. Belki hatırlarsanız; bu polisler, DEAŞ’lı bir canlı bombanın ve palyaço kılığındaki uyuşturucu satıcısının yakalanmasında önemli rol oynadı.Antalya’da da parkların güvenliğini sağlamak için bu ‘Mobil Park Polis’ projesinin bir ayağını da kentimizde uygulamaya var mısınız? Böylece Falezlerde yaşanan birçok intihar vakası, asayiş olayları ve uyuşturucu satışı ile kullanımının önüne geçmiş oluruz. Bu çağrım, başta Antalya Valisi Münir Karaloğlu, Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya ve tüm belediye başkanlarınadır. Hiç bir şey için geç kalmış sayılmayız.
**

Cezaevine inceleme 

Yazının Devamını Oku