İnadına barış, inadına çözüm, inadına süreç

BARIŞ var, süreç var, çözüm var...

Haberin Devamı

Ve adamlar, işte böyle bir ortamda, böyle bir dönemde...
Çarşıda gezen, üzerinde silah bile bulunmayan üç sivil giyimli askere kahpece ve alçakça kurşun sıkıyor.
Bundan daha büyük kalleşlik olamaz.

*

Yüksekova’da üç askerimizi şehit eden bu kalleşlerin maksatları açık...
Bu kalleşler, hepimize şu üç cümleyi söyletmek istiyorlar:
- Olmaz olsun böyle barış.
- Olmaz olsun böyle süreç.
- Olmaz olsun böyle çözüm.

*

İşin daha da kötüsü...
Tetiği çeken ve çektiren alçakların verdikleri bu korkunç mesajı, anında satın almaya hazır çok büyük bir kitle var memlekette.

*

Oysa bilinmelidir ki...
Barış umudu biterse, çözüm umudu tükenirse, süreçten umut kesilirse...
Yeniden başlayacak olan korkunç bir iç çatışmanın üzerine IŞİD belası, Suriye belası, Esad belası, Irak belası, mezhep savaşları belası çöreklenecek...
Ve 90’ları bile mumla arayacağımız bir dönem başlamış olacak.

*

Haberin Devamı

Ne yapacağız bu noktada?
Barıştan, çözümden, süreçten umudumuzu kesecek miyiz?

*

Hayır, bunu yapamayız.
Asla yapamayız.

*

Kalleşçe pusular kuran, silahsız ve savunmasız insanları katletmekten çekinmeyen bu alçaklara ve bu alçaklara çeşitli bahaneler üreterek kol kanat gerenlere tabii ki öfke duyacağız.

*

Süreçle ilgili açık, net ve şeffaf bir politika izlemeyen, süreci iyi idare edemeyen, süreci bu noktalara sürükleyen hükümeti tabii ki eleştireceğiz.

*

Ama öfkemiz barışa, sürece, çözüme yönelik olamaz, olmamalı.
Çünkü...
- Barışana “Neden barışıyorsun” denmez, “Neden doğru dürüst barışmayı başaramıyorsun” denir.
- Çözmek için harekete geçene “Neden çözüyorsun” denmez, “Neden çözümü eline yüzüne bulaştırıyorsun” denir.
- Süreç yürütene “Neden süreç yürütüyorsun” denmez, “Neden sürecin kanla kirletilmesine neden oluyorsun” denir.

*

Akan kanı dindirecek olan yeniden savaş, yeniden çatışma, yeniden düşmanlık değildir.
Akan kanı ancak ve ancak...
Doğru dürüst bir çözüm, doğru dürüst bir süreç, doğru dürüst bir barış dindirir.

Diyanet İşleri Başkanı’na yüzde yüz katılıyorum

Haberin Devamı

DİYANET İşleri Başkanı Mehmet Görmez şöyle diyor:
- Bir tarafta mescit inşa etmek üzere olan insanları görüyorsunuz.
- Bir tarafta ise ağaçlar kesilmesin diye gösteri yapan insanları görüyorsunuz.
- İbadet sevgisi ile tabiat sevgisi karşı karşıya gelecek sevgiler değildir.
- İbadet sevgisi ile tabiat sevgisini karşı karşıya getirerek birbirimizi üzmek, birbirimize bu sevgiler üzerinden öfkemizi göstermek bize yakışmıyor.
- Bunun bir an önce bitmesini diliyorum.

*

İstanbul’da Validebağ Korusu’ndaki tartışmada benim durduğum yer, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in durduğu yerdir.

Gerçek bir ucube: Taksim Meydanı

TAKSİM Meydanı’nın yeni hali ilk ortaya çıktığında...
“Berbat bir meydan oldu” diye yazmıştım.

*

Haberin Devamı

Kadir Abi de “Yahu daha bitmedi ki, bir sabret” demişti.

*

Ben de bunun üzerine “Pardon” demiş ve beklemeye geçmiştim.

*

Bekledim, bekledim, bekledim.
Üç gün dedim, beş gün dedim, aylar oldu bekledim.
Sonuç?
Hiçbir şey değişmedi.

*

Taksim Meydanı’nın son durumu şudur:
Bitmemiş bir inşaatın tüm sevimsizliğini yansıtan, baştan sona yamalı bohça gibi bir betonarme...
Kaba mı kaba, estetikten zerre nasip almamış, eski halinden bin beter bir ucube...
Gördüğüm meydanlar içinde açık ara en kötüsü, en berbatı ve en çirkini.

*

Kadir Abi!
Yine beni arayıp “Yahu daha bitmedi ki, biraz sabırlı ol” mu diyeceksin, yoksa meydanın çok güzel olduğu tezini mi savunacaksın?
Çok meraktayım, bilesin.

Haberin Devamı

Varsayalım ki tango zinadır

ADANA’da tango festivali yapılacakmış...
İnternette örgütlenen bir oluşum, bu festivalin yapılmasına karşı çıkmış.
Neden?
Çünkü tango zinaymış.

*

Varsayalım ki...
Tango zinadır.
Sana ne kardeşim bundan?
Sana zorla tango yaptıran mı var?
Zorla koluna girip “Tango yapacaksın” mı deniyor sana?
Tangonun zina olduğuna inanıyorsan...
Yapmayıverirsin ve uzak durursun, olur biter.
Başkalarının tercihine, başkalarının hayatına, başkalarının anlayışına karışmak da neyin nesi?

*

Hayatta tango falan yapmadım.
Dansa mansa da süper uzağımdır.
Hatta hoşlan-
mam da...
Ama sırf bu tür adamlar yüzünden bu yaştan sonra kendimi tangoya vuracağım yahu!

Vatan haini meselesi

Haberin Devamı

BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, çok sık biçimde “vatan haini, vatana ihanet” gibi nitelemelerde bulunuyor.

*

Bu tür nitelemeleri eskiden “askerler” yapardı.

*

Vatana sahip olduklarını düşünenler, vatanın istikbaline yönelik farklı görüşlere sahip olanlara “vatan haini” derler.
Devlete egemen olanların çok sık biçimde “hain” ya da “ihanet” gibi kelimelere başvurmaları, memlekette farklı fikirlerin ve yaklaşımların ortaya çıkmasına engel olur.
“Ya bana hain derlerse” korkusu, farklı fikirlerin önünü kesen, farklı yaklaşımları boğan bir korkudur.

*

Başbakan Davutoğlu bu tür nitelemelere abanmaktan kaçınmalı.

Yazarın Tüm Yazıları