2020 duası

2020 yılı...

Haberin Devamı

Kadınlarımızın vahşi erkek cinayetlerine kurban gitmediği...

Sürekli siyasetle kafaların ve sinir sistemlerinin bozulmadığı...

Kutuplaştıran ve ayrıştıran dilin yerle yeksan olduğu...

Din adına akıllarına sadece cinsellik gelen hocaların bittiği...

Demokrasinin geliştiği, adaletin yükseldiği...

FETÖ denilen belanın kökünün tamamen kuruduğu...

Düşmanlarımızın azaldığı, dostlarımızın arttığı...

“Milletçe gururlanmak” özelliğimizin zede almadığı...

Kem gözlerin köreldiği, yılan dillerin sustuğu...

Tarafgirliğin gözden düştüğü, hakkaniyetin popüler olduğu...

Türk mutfağının geliştiği, pidenin pizzayı dövdüğü...

Karşımıza hep iyi insanların çıktığı...

Diyarbakır’daki annelerin evlatlarına kavuştuğu...

Tarihi eserlerimizin restorasyon adı verilen facialara maruz kalmadığı...

Haberin Devamı

Güzel filmlerin çekildiği, güzel şarkıların bestelendiği...

Bir yıl olsun inşallah, âmin.

AMA SİZ YOLA BÖYLE ÇIKMAMIŞTINIZ EKREM BEY

İSTANBUL’da belediye otobüslerindeki, metrolardaki ekranlarda...

“Kanal İstanbul demek, bu milleti sevmemek demek” tarzı sloganlar yer almaya başladı.

*

Bazıları buna şiddetle itiraz ediyorlar.

*

Bazıları ise...

“Kanal İstanbul sonuçta belediyenin de konusu. Belediye yönetiminin bu konudaki fikirlerini halka anlatmasından daha doğal ne olabilir?” diyerek destek çıkıyorlar.

*

Doğrudur: Kanal İstanbul belediyenin de konusudur. Doğrudur: Belediye yönetiminin bu konudaki fikirlerini halka anlatma hakkı vardır.

*

Ama durun bir dakika!

“Kanal İstanbul demek, bu milleti sevmemek demek” sloganı, bir fikir midir?

*

Milletin tamamına ait imkânlar kullanılarak, milletin tamamının mutabık olmadığı bir konuda...

Böylesine ayrımcı, böylesine itham edici, böylesine yargılayıcı, böylesine suçlayıcı, böylesine töhmet altında bırakıcı bir propaganda diliyle herhangi bir fikrin anlatılması mümkün olabilir mi?

*

Belediye ekranları, 16 milyon İstanbulluya aittir.

16 milyon İstanbullu arasında Kanal İstanbul’u isteyenler de vardır.

Bu durumda...

Belediye ekranlarından sabah akşam “Kanal İstanbul demek, bu milleti sevmemek demek” diye haykırmak...

Haberin Devamı

16 milyon İstanbullu arasında yer alan Kanal İstanbul taraftarlarının kafasına kafasına “Sen milleti sevmiyorsun” diye çakmak anlamına gelir.

Bunun bir adım ötesi...

“Biz milleti seviyoruz, siz millet düşmanısınız” noktasına savrulmaktır.

*

Ekrem İmamoğlu’nun kalkış noktasında neler vardı?

Kamuya ait imkânların siyasi propaganda için kullanılmasından yakınma vardı. Ayrımcı, itham edici, yargılayıcı, suçlayıcı bir propaganda dilinden uzak durmak vardı. Milletin tamamını kucaklamak vardı.

Bu şekilde yola çıkan Ekrem İmamoğlu’nun dönüp dolaşıp geldiği noktaya bakın!

ÇATLA PATLA SİYASETİ

İÇİŞLERİ Bakanı Süleyman Soylu şöyle demiş:

*

“Birileri çatlasa da patlasa da 2011’de milletimiz karar verdi. Kanal İstanbul’u yapacağız”.

*

Haberin Devamı

Açık söyleyeyim: Hiç hoşlanmıyorum ben bu “çatlasalar da, patlarsa da” siyasetinden...

*

Çatlatıp patlatmak yerine güzellikle anlatmak, argüman ortaya koymak, ikna etmeye çabalamak niye tercih edilmez ki?

YAŞASIN DENGECİLİK!

EKREM İmamoğlu’na iki çift laf edince Süleyman Soylu’ya da bir çift laf etmeyi “DENGECİLİK” sayanlar var.

Ne zaman iki tarafa bir şey desek...

Hemen geliyor “Aha! Denge yapıyor! Vurun kafasına” falan çığlıkları.

*

Evet birader, denge yapıyorum.

Her gün İmamoğlu’na bir araba laf edip Soylu’yu es geçmek yerine...

Ya da...
Her gün Soylu’ya bir araba laf edip İmamoğlu’nu es geçmek yerine...

Dengeciliğin kralını yapmaktan onur, şeref ve gurur duyarım.

*

Haberin Devamı

Dengeci olup her tarafa laf edebilen biri olmayı...

Sürprizsiz, tutucu, takıntılı, tek taraflı, öngörülür, ne diyeceği baştan belli, tarafını seçmiş, hep aynı yeri eleştiren, hep aynı tarafı öven biri olmaya tabii ki tercih ederim.

MEŞHUR ESKİ AYDINLIKÇILAR

DOĞU Perinçek’le birlikte türkü söyleyen işadamı Ethem Sancak’ın eski Aydınlıkçı olduğunu öğrenenler, “Aaaa!” diyerek hayret nidası çıkardılar.

*

Madem öyle...

O zaman eski Aydınlıkçılardan söz etmek şart oldu.

İşte eski Aydınlıkçılardan bir demet:

*

Gülay Göktürk... Hadi Uluengin... Oral Çalışlar... Cengiz Çandar... Şahin Alpay... Gün Zileli... Nuri Çolakoğlu... Ferai Tınç... Ömer Madra... Halil Berktay... Büşra Ersanlı... Orhan Bursalı... Ragıp Duran... İbrahim Altınsay... Alev Er... İpek Çalışlar... Fatmagül Berktay... Hüseyin Göçer... Muzaffer Tunçağ... Lütfü Tınç... Alp Orçun... İlkay Demir... Necmi Demir... Ülkü Ahmet Sağır... Necati Sağır... Atıl Ant... Muzaffer Erdoğdu...

Haberin Devamı

‘GÜNDEMİ DEĞİŞTİRİYORLAR’ DİYE YAPILAN BİR GEYİK

HER olay karşısında “Gündemi değiştiriyorlar abi gündemi... Bütün bunlar gündem değiştirme” diyen bir tarikat var.

Bu tarikatın müritleri, olay ne olursa olsun hep aynı şeyi söylüyorlar:

“Gündemi değiştiriyorlar da gündemi değiştiriyorlar”.

*

Bunlara göre...

Sinan Aygün gündemini değiştirmek için hop asgari ücret gündemi ortaya atılıyormuş.

Asgari ücret gündemini değiştirmek için hop Kanal İstanbul gündemi ortaya atılıyormuş.

Kanal İstanbul gündemini değiştirmek için hop yerli otomobil gündemi ortaya atılıyormuş.

Falan...

*

Ben bu “Gündemi değiştiriyorlar” tarikatına sadece gülüyorum.

2020 duası

ERBAKAN’IN HAYALİYDİ

ERBAKAN, motor profesörüydü.

Gencecik bir doçentken Gümüş Motor fabrikasına müdür olmuştu.

Her ağzını açtığında...

Biz yaparız, biz ederiz, bizim onlardan neyimiz eksik, her türlü imkânımız var, bırakalım bu kompleksi” deyip duruyordu.

Otomobil yapmaktan, tank yapmaktan, uçak yapmaktan falan söz ediyordu.

*

Yerli otomobilin ortaya çıktığı bir günde...

Erbakan’ın yâd edilmesinden daha doğal bir şey olmaz, olamaz.

*

Çünkü yerli otomobil, bu konuya baş koymuş Erbakan’ın hayalinin çok ama çok gecikerek de olsa gerçekleşmesinden başka bir şey değildir.

Yazarın Tüm Yazıları