Reform süreci ne durumda?

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan ile Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün yürüttüğü reform çalışmaları şekillenmeye başladı. Elvan ve Gül, iş dünyasıyla toplantılar yaptı.

Haberin Devamı

Yapılan toplantıların perde arkasına bakma imkânım oldu. Öyle dostlar alışverişte görsün şeklinde toplantılar değil. Somut öneriler alınmış. Ekonomiyle ilgili reform çalışmalarının acil ve orta vadede yapılacak işler olmak üzere ikiye ayrıldığı anlaşılıyor. Acil olarak yapılacaklarla ilgili olarak iş dünyasına, “Bütçe görüşmeleri tamamlandıktan sonra Meclis’e birbirini tamamlayacak kanun düzenlemeleri içeren paketler sevk edeceğiz. Somut önerilerini bildirin” deniliyor. Bütçe görüşmeleri bugün başlayıp, 18 Aralık Cuma günü sona erecek.

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, ayrıca azınlık vakıfları temsilcileri ile Meclis’te İnsan Hakları Komisyonu üyeleri ve Adalet Komisyonu’yla bir araya geldi.

Adalet Bakanı toplantılarda daha çok iktidar ve muhalefet milletvekillerinden gelen önerileri not almış. Toplantılarda ağırlıklı olarak muhalefet milletvekilleri konuşmuş. Orada Adalet Bakanı’nın yaklaşımı çok önemli. “Biz şunu yapacağız, bunu yapacağız” demiyor. Aralarında HDP’lilerin, CHP’lilerin, İYİ Partililerin de bulunduğu komisyon üyelerine, “Yapılacaklar konusunda sizin önerilerinizi almaya geldim” diyor. Yani gömleğin ilk düğmesini doğru ilikliyor.

Haberin Devamı

ADALET BAKANI’NIN ÇİZDİĞİ ÇERÇEVE

Ancak orada Adalet Bakanı Gül’ün çizdiği bir çerçeve var. Gül, AK Parti’nin başta insan hakları olmak üzere reformlar yaparak gelen bir iktidar olduğunun altını çizdikten sonra, “İnsan hakları çerçevesinde atılacak adımlar üzerinde çalışıyoruz. Geçtiğimiz yıl Yargı Reformu Strateji Belgesi kamuoyuna açıklanmıştı. Oradaki hedeflerden biri de İnsan Hakları Eylem Planı’nın güncellenerek tüm idare tarafından çizilen bir çerçevede uygulanmasıdır. Bunun üzerinde çalışıyoruz” diyor.

Bu yaklaşım önemli. Ve yerinde bir yaklaşım. Adalet Bakanı ayrıntı da veriyor. Bir anlamda iş dünyasıyla yapılan toplantıların gündemini de kısmen paylaşmış oluyor.

“Mülkiyet hakkı, diğer ceza yargılamalarındaki hususlar, idarenin bu anlamda atması gereken adımlarla ilgili bize düşen görevler ve çalışmalar var. Bunları önümüzdeki dönemde yine paketler halinde insan haklarını güçlendiren, insan onurunu ayakta tutan uygulamaların artarak devam etmesi ortak dileğimizdir” diyor.

Haberin Devamı

GÜNDEME GETİRİLEN SIKINTILAR

Hem İnsan Hakları Komisyonu’ndaki hem de Adalet Komisyonu’ndaki görüşmelere baktım, iktidar ve muhalefet milletvekilleri çok parlak ya da sarsıcı çıkışlar yerine uygulamaya yönelik öneriler getirmişler.

Tutukluluk sürelerinin uzunluğu, cezaevlerinde doktor muayenesi sırasında hasta mahremiyetine uygun olmayacak şekilde görevli nezareti, kelepçeli muayene, hükmün infazının ertelenmesi müessesesinin uygulanmaması, süreli ve süresiz yayınlardan yararlanma, annesiyle yaşayan çocukların maruz kaldığı zorluklar, çocukların taşınır bir mal gibi icra yoluyla tesliminin öngörülmesi uygulamada yaşanan sorunlar gündeme getirilmiş.

Haberin Devamı

AİHM VE  AYM KARARLARI

Bunun yanı sıra hâkim ve savcıların derece yükseltmelerinde Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına uygun karar verip vermediklerinin bir kanunla düzenlenmesi, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının ilk derece mahkemeleri tarafından uygulanma zorunluluğunun getirilmesi, karar duruşmaları öncesindeki heyet değişikliğinin önüne geçilmesi gibi uygulamaya dönük somut öneriler getirilmiş.

DEĞİŞMEYEN TEK ŞEY REFORM İHTİYACI

Kürtçe konuşmanın, Kürtçe kasetin suç unsuru olduğu, cezaevi görüşünde bile annenin çocuğuyla Kürtçe konuşamadığı, türban yasağı gibi bir ayıbın yaşandığı günlerden buraya geldik. Ama “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” ilkesinde olduğu gibi, değişmeyen tek şey, reform ihtiyacının devam ettiği gerçeğidir.

Haberin Devamı

YENİ BİR OYUN KURMALI

10 Aralık’ta AB’nin Türkiye’ye yaptırım gündemiyle toplanacak olması ve S-400’ler nedeniyle ABD’de Türkiye’ye karşı yaptırımlar için harekete geçilmesi nedeniyle kritik bir haftaya giriyoruz. S-400’ler konusunda yerden göğe kadar haklıyız. Ama haklı olmamız yetmiyor. Biden’la birlikte tarihi ABD-Avrupa ittifakı yeniden sağlanıp, yeni bir dünya kuruluyor. Bu dünyanın bize çok sıcak baktığı söylenemez. Bunun için oyunu değiştirecek bir hamleye ihtiyacımız var. Yeni bir oyun kurmanın zamanı geldi. Ayrıca yabancı sermayeyi çekebilmemiz ve yerli sermayeyi yatırıma yönlendirebilmemiz için yaptırım tehdidinde olan ülke olmaktan çıkmamız lazım. Erdoğan bu tür tarihi kırılma anlarında reel politiğe uygun hamleler yapabilen bir lider. Zaten diplomasi de bunun için var.

Haberin Devamı

Reform süreci ne durumda


DEMOKRASİ MÜCADELESİ YA DA DAVA ADAMLIĞI

KÖKSAL Toptan’ı tanıdığımda 12 Eylül’ün yasaklı döneminde Kızılay’da Nurettin Bey İşhanı’nda bir hukuk bürosunda Süleyman Demirel’in davalarını takip ediyordu. Köksal Toptan’ın anılarından oluşan ‘Sakin Güç-Köksal Toptan’ kitabından oranın işadamı Halit Narin tarafından Demirel’in davalarına bakmak için ücretsiz olarak tahsis edildiğini öğrendim.

Tecrübeli gazeteci Sefa Salantur’un kaleme aldığı kitap, darbelerden, yasaklı yıllardan geçip parti kapatmalara kadar Türkiye’nin demokrasi mücadelesinden kesitler taşıyor.

12 Eylül’e saatler kala toplanan 11 Eylül tarihli Bakanlar Kurulu toplantısında dönemin Milli Savunma Bakanı İhsan Birincioğlu, “Ne yaparsak yapalım. Yoksa bizimkiler ihtilal yapacak” diye espri yapıyor. Ama bakanların espri kaldıracak hali yok. Bakanlar Kurulu’nda buz gibi bir hava esiyor. Zaten geceyarısı şaka ciddi oluyor, asker yönetime el koyuyor.

12 Eylül’den sonra Zonguldak’a dönmeyi planlayan Köksal Toptan, gazeteci Yavuz Donat’ı ziyarete gidince, “Beyefendi nasıl acaba” diye soruyor. Demirel o sırada Hamzakoy’da gözetim altında tutuluyor. Donat, telefonla Demirel’e ulaşıyor. Demirel, Köksal Toptan’a, “Ben gelinceye kadar Ankara’dan ayrılma” diyor.

12 Eylül darbesine, yasaklara, Zincirbozan ve Hamzakoy’a sürülmesine rağmen Demirel tek bir adamını kaybetmedi. Darbeye, yasaklara, Özal’ın sunduğu imkânlarına rağmen tek bir arkadaşı Demirel’i terk etmedi. Dava arkadaşlığı bu işte. Sonunda da kazandılar.

Ne darbe oldu ne de ANAP gibi AK Parti’den daha güçlü bir iktidar alternatifi oluştu. Ayrıca Erdoğan darbeyi püskürttü. Ama Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı yaptığı Abdullah Gül, Başbakan yaptığı Ahmet Davutoğlu, Başbakan Yardımcılığı’na getirdiği Ali Babacan, ilk fırsatta Erdoğan’ın karşısına geçtiler.

Yazarın Tüm Yazıları