Türkiye’den 2 milyar dolar çıktı

PİYASALAR geçtiğimiz hafta sonuna doğru iyice karıştı. Tümüyle dış piyasalardan kaynaklanan panik, içeriye de yansıdı. Ancak bankacılar, içeriye yansımanın, diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla daha az olduğunu söylüyorlar.

ABD ve Avrupa piyasalarında çok daha önemli düşüşler yaşandığı, diğer gelişmekte olan ülkelerin çoğunda da yine bizden yüksek oranlı düşüşler yaşandığı görülüyor.

VERGİ DÖNEMİ ETKİSİ

Konuştuğumuz bankacılar, dış piyasalardaki paniğin, vergi dönemi olduğu için içeride döviz bozdurmanın en yoğun olduğu günlere denk geldiğini söylediler. Buna rağmen uzun zamandır döviz kurlarının ilk kez bu kadar yükseldiğini kaydeden bankacılar, dışarıdaki hareketin birkaç hafta sürebileceğini tahmin ediyorlar. Dışarıdaki piyasalardan gelen dalgaların sürmesinin ise bundan sonrasında iç piyasayı çok daha fazla etkilemesini bekliyorlar.

Bankacılar geçtiğimiz hafta, özellikle haftanın son günlerinde yoğunlaşan hareketlerin, Avrupa’da başlayan ciddi durgunluğa artık kanaat getirilmesi nedeniyle, sermayenin gelişmekte olan ülkelerden geri çekilmesinden kaynaklandığı görüşündeler.

Bu nedenle bozdurulup kendi ülkesine dönen kısa vadeli sermaye, yani sıcak para miktarı konusunda kesin bir rakam verilemiyor. Konuştuğumuz bankacılar, veriler çıkmadığı için kesin çıkış rakamının henüz bilinemeyeceğini ama piyasalardaki tahminin, Türkiye’den yaklaşık 2 milyar dolar düzeyinde çıkış olduğunu gösterdiğini söylüyorlar.

Bu konuda bankacılar, "Eğer içeride yoğun bir döviz bozdurma dönemine denk gelmeseydi, hem kurlardaki hareket hem diğer piyasalardaki düşüşler daha yoğun yaşanabilirdi" diyorlar.

GERİ DÖNER Mİ

Bankacılar bu hareketin durulmasından sonra kurların geleceği düzey hakkında ise şimdiden bir tahminde bulunamıyorlar. Kurların, dışarıdaki yeni dalganın durulmasıyla yeniden düşüşe geçebileceğini kaydeden bankacılar, şimdilik bunu geçici bir hareket gibi görüyorlar.

Ancak bu dalgadan sonra küresel krizin alacağı şekil bilinemediği için, kesin olarak "kurlar geri döner" de diyemiyorlar.

Kredibilitesi olmayan Merkez beklentileri yönetemez

İŞTE böylesine karışık bir dönemde, ekonomi yönetiminin çok daha hassas götürülmesi gereken bir dönemde, bir aylık enflasyon rakamı eksi çıktı diye, Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, çıkıp, "faiz indirimlerinin yeniden başlayabileceği" sinyalini veriyor.

Hem de Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Ankaralı sanayicileri kabul edip, onlara "ben yüksek faizin aslında enflasyonu körüklediği görüşündeyim ama Merkez Bankası böyle düşünmüyor" demesinin hemen ardından bunu yapıyor.

Yani birileri kanıtlanmış ekonomik gerçekleri tam tersi gibi görüyor ve o kişi Başbakan diye, Merkez Bankası yönetimi de O’na uyuyor, faiz indireceğini söylüyor.

Faiz indireceğini söylediği toplantıda, Merkez Bankası’nın taşınması konusunda ağır sözler söylemiş Başkan, bir de çıkıp sanki dünden taşınma gönüllüsü gibi davranmaya kalkışıyor.

NEDEN YAPILIR?

Hadi diyelim ki; faiz indirimi Başbakan Tayyip Erdoğan, istedi diye başlamıyor. En safiyane düşünceyle "teknik olarak böyle bir karar" aldığını düşünelim. Bu işi neden yapabilir; kötü olan beklentileri düzeltebilmek için, faiz indirimi yoluyla yeni beklenti yaratmak amacıyla diyelim.

Geçen yıl da yine bu zamanlarda Merkez Bankası kötü olan beklentileri düzelteceğim diye faizleri indirmeye kalkışmış, daha sonra bir ay enflasyon oranı yüksek çıkınca da faiz indiriminden geri çark etmişti. Daha sonra da bildiğimiz gibi faiz artırımları birbirine ardına geldi.

Şimdi yine bunu deneyecek desek bile, yanlış bir işe soyunmuş sayılmıyor mu?

Unutmayalım; kredibilitesi olmayan bir Kurumun açıkça söyledikleri bile piyasalarda oluşan bir beklentiyi değiştiremez ki, el altından verdiği sinyaller beklentileri değiştirebilsin...

Her şeyden önce saygınlık gerekiyor. Hükümetin Başbakanın dediğini yapan, teknik olarak yaptıkları sorgulanan Merkez Bankası, kredibilitesi olmayacağı için beklentileri düzeltemez.
Yazarın Tüm Yazıları