Avrupalı abilere nereden çakılır

BEN şu "Olli / Barroso / Lagendijk" üçlüsünün, ikide bir Türkiye’ye dönüp "Façanı düzelt" diye laf sokmasından hiç ama hiç alınmam...

Değil mi ki biz, tam 50 yıldır, "Aman abiler! Yaman abiler! Alın bizi aranıza" makamındayız...

Değil mi ki biz, tam 50 yıldır, "Hem vallahi hem billahi zavallı kıstaslarımızı sizin yüce standartlarınıza yükselteceğiz" diye adamların kapısındayız.

O halde, "Hey dostum! Düzelt bakalım şu yakanı paçanı" diyen Avrupalılara, "Clark çekme"ye ya da artistlik yapmaya hakkımız yoktur.

Gururuna mı dokunuyor? Laf yemekten hazzetmiyor musun? "Sömürge valisi" edası canını mı sıkıyor?

O zaman "Koyacaksın postanı / Göreceksin restini"...

Ama hem "Beni de al... Beni de al" diyeceksin, hem de "Ne karışıyorsun lan bana" diye diklenecek, kafa tutacaksın...

İşte bu olmaz...

Yani "Avrupalı abiler"e buradan çakılırsa "tutarsızlık" dışında hiçbir sonuç elde edilemez...

Çakılacaksa şuradan çakılmalıdır:

* * *

Bu abiler, bugünlerde yaşam tarzıyla ilgili ağırdan kaygı duyan, AKP’nin kapatılmasına hafiften destek çıkan, "laiklik" diye ortalığı inleten yurttaşlarımıza resmen "faşist" muamelesi çekiyorlar ya...

Aslında buna hiç mi hiç hakları yok...

Neden mi?

Çünkü...

Bu memlekette yüzde 21.5 gibi hiç de azımsanmayacak oyu kapmış, birinci parti olmuş bir parti vardı... Adı Refah’tı... Bu parti, AKP’den biraz farklıydı... Sorunlu bir dili vardı... Ancak sonuçta, "Vur gerilla vur / Anadolu şeriat devletini kur" falan demiyordu... "Kırlardan kentlere doğru" bir silahlı ayaklanma falan da başlatmamıştı... Erbakan gibi ekranda belirdiğinde herkesin dudaklarında hafiften bir gülümsemeye yol açan, Nasreddin Hoca kadar olmasa da şeker mi şeker bir genel başkanı vardı...

İşte bu partiye, bu memleketin "laik duyarlılık" sahipleri, yani bugün "Avrupalı abiler" tarafından "faşist" muamelesi çekilenler, resmen savaş açtılar... Silahlı Kuvvetler harekete geçti... "Post" ya da "Most" bir darbe yapıldı... Generaller darbeyi ikrar da ettiler... Hatta darbeyle de yetinilmedi... Bu parti, yargı kararıyla kapatıldı...

Peki o zaman bu "Avrupalı abiler" ne yaptılar?

Ne yapacaklar?

İktidar ortağı olmuş, halktan epeyce oy almış ve şiddete bulaşmamış partiye yönelik askeri darbeye ses etmediler... Bu abilerin mahkemeleri, Refah Partisi’nin kapatılmasına bırakın karşı çıkmayı, "Türkiye’nin ellerine sağlık... Ne de güzel kapatmışlar" diye karar verdi...

Hadi Refah’ı geçelim...

Leyla Şahin adlı türbanlı bir kardeşimiz, "Ben türbanımla üniversitede okumak istiyorum... Ama Türkiye’deki yetkililer beni mektebe sokmuyorlar" diye gitti bu "Avrupalı abiler"in mahkemesine başvurdu...

Mahkeme ne dedi?

"Üzgünüm Leyla... Sen haksızsın, Türkiye haklı..."

* * *

Bu durumda "Avrupalı abiler"e sormamız gerekmez mi?

Ey abiler!

Daha dün şiddete hiç bulaşmamış, epey de oy almış, iktidara ortak olmuş bir partinin hem de askerlerin yardımıyla iktidardan alaşağı edilmesine sesinizi çıkarmadınız... Kapatılmasına yüce mahkemeniz eliyle onay verdiniz...

"Leyla bacı"ya "üzgünüm" dediniz...

Peki bugünlerde Refah’a ve Leyla’ya yapılan muamelenin bir benzerini görünce nasıl oluyor da "Bu kadar da olur mu canım... Bunlar resmen faşist yani" diyerek çok "acayibül garaib" bir durumla karşı karşıya kalmış gibi yapabiliyorsunuz?

Sizin değerleriniz nasıl değerlerdir ki...

Refah karşısında "Kapatanların ellerine sağlık" hükmünü verirken...

AKP söz konusu olduğunda, "Bu kadar da olmaz... Resmen faşizm" hükmünü verebiliyor?

"Leyla" kararınız ortadayken...

Bugün nasıl oluyor da "Türban yasağını anlayamıyoruz" falan gibi laflar edebiliyorsunuz?

* * *

Evet... "Avrupalı abiler"e bu sorular sorulmalı...

Ve altına da yabancı dile nasıl çevrileceğine hiç bakılmaksızın...

"Kestane kebap / Acele cevap" yazılmalı...

Şundan adım gibi eminim:

"Ne karışıyorsunuz bizim içişlerimize?" sorusundan çok daha zorlu bir soruyla karşılaşmış olacaklar...
Yazarın Tüm Yazıları