Emniyet’in 58 isminden kimler rahatsız acaba

ANKARA’dan bir soru:Gökhan Aydıner’in Emniyet Genel Müdürlüğü’nden emekli olmasından sonra bu göreve Necati Altıntaş 8 ay kadar vekalet etmişti.

Şimdiki Genel Müdür Oğuz Kaan Köksal, göreve atanmadan iki ay kadar önce Altıntaş imzasıyla Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na bir dilekçe vermişti. Emniyet’in istihbarat, terör, güvenlik, kaçakçılık dairelerinde üst düzey görevlerde bulunan 58 kişi hakkındaki bu raporunda ilginç değerlendirmelere yer veriliyordu.

Bu isimler "Fethullahçı kadro’ olarak nitelendiriliyor, bu isimlerin neler yaptığına ilişkin iddialar o zaman ortalığı karıştırıyordu.

Rapor, 10 kopya olarak değişik makamlara da gönderilmişti.

Bilgi notundaki ilginçlik ise üst yazının okunduktan sonra imha edilmesi isteniyordu.

(O tarihte Saygı Öztürk bunları gündeme getirmişti... Öztürk şöyle diyordu o zaman:

"Emniyet’te bir döneme damgasını vuran, terörün en azgın olduğu o yıllarda hep ön saflarda bulunanlar, ’yaş 60’a gelince zorunlu olarak emekliye ayrılıyor. Genel Müdür Yardımcıları Halil Tuğ, Kamil Tecirlioğlu, Ramazan Er’den sonra Necati Altıntaş da emekliye ayrıldı. Her birinin unutulmaz kahramanlıklarından söz edilir. PKK’nın 1993 yılında Şırnak’ı adeta teslim almak üzereyken, bir gece yarısı bu ile Emniyet Müdürü olarak atanan Altıntaş mücadele verirken, Emniyet’in helikopterleri de çatışma alanına mermi yetiştirmek için inip kalkıyordu.")

"Savcılığa gönderilen bilgi notunda imzanız var mı?" diye soruyor; Altıntaş da "Ben günde binlerce evrak imzalıyorum, hatırlamıyorum" diyerek soruyu geçiştiriyordu.

İşçi Partisi de bunu gündeme getirmiş ancak emniyetten bir ses çıkmamıştı.

Ankara’dan arayan muhatabımız diyor ki:

"Emniyet Genel Müdürü Köksal, böyle bir rapor/bilgi notu karşısında ne yaptı acaba? Bu rapor doğru değilse, raporu hazırlayanlar hakkında bir soruşturma açıldı mı? İddialar doğru ise halen görevde bulunan isimler hakkında ne işlem yapıldı? Yoksa bu isimler ’karalama’ olarak mı kaldı?"

En önemlisi de, bu listede yer alan isimlerden Emniyet Genel Müdürlüğü’ne dava eden olup olmadığının Emniyet Genel Müdürlüğü kulislerinde uzun süreden beri konuşulması...

Ergenekon’ soruşturması gündemde iken bu soruların yanıtının verilmesi gerekmiyor mu?

Polis kendi içine çekildi

POLİS Teşkilatı’nın 163. kuruluş yıldönümü kutlamaları bu yıl geçmiş yıllara oranla coşkulu ve renkli olmaktan uzaktı. Geleneksel polis haftası etkinliklerinin genellikle tek güne çevrildiği dikkati çekti. Polis-toplum işbirliği vurgulaması yoktu. Çoğu yerde kent protokollerinin geleneksel yemeği de yoktu. Bu çekinge, resepsiyonların içkili olması ve türbanlı eşlerin gösterilmesinden ötürüydü. Her il ve ilçe ’kafası’na göre program düzenledi. Bir yerde kan ve organ bağışı yapıldı; kompozisyon ve şiir yarışması düzenlendi. Okullarda kitaplar dağıtıldı. Atış yarışmaları düzenlendi. Huzurevleri ve şehitlikler ziyaret edildi; mevlitler okutuldu. Narkotikçilerin köpeklerinin gösterisi sunuldu. Elazığ’da polisliğin zorluğuna değinilen "Polis Olmak" adlı oyun sahnelendi. Emniyet Müdürü Mehmet Tekin, oyunculara birer plaket sundu. Gelen haberlerden incelendiğine göre, Atatürk anıtlarına geçen yıllara oranla daha az çelenk konuldu. Ankara ve İstanbul’u bunları biraz dışında tutmak gerekiyor ama Çırağan Sarayı’ndaki ’Polis Balosu’na gazetecilerin alınmaması nasıl cevaplandırılabilir?

Ama şu var ki, emniyet gibi bir ’disiplin’ kurumunda tek tip tören yapılamaz mıydı?

Etkinliklerin klasik biçimden uzaklaştırılmasının sebebi ne olabilir?

Meclis’in çiftliği Dolmabahçe mi

TBMM’ye bağlı Milli Saraylar Teknik Daire Başkan Yardımcısı Muhsin Özcan, sarayların restorasyonundan sorumlu bir bürokrat... Iğdır’dan Manisa Köy Hizmetleri Müdürlüğü’nde bulunan Özcan, daha sonra bu kurumun lağvedilmesi üzerine Manisa İl Özel İdare Genel Sekreter Yardımcılığı’na getirildi. 22 Temmuz seçimlerinden iki hafta da önce de İstanbul Dolmabahçe’deki bu göreve atandı... Tabii ki Bülent Arınç’ın ’adamı’ olduğu biliniyor. Allahınızı severseniz, Köy Hizmetleri’nde yıllarca yol işlerinde uğraşmış bir makine mühendisi 1. derece eski eser olan Dolmabahçe Sarayı’nda hangi uzmanlığını gösteriyor; yoksa yol mu yapacak orada? Ama gücünü TBMM Genel Sekreteri Ali Osman Koca’dan aldığına göre, Milli Saraylar’da işlerin ne durumda yürüdüğü düşünülebilir. TBMM Başkanı Köksal Toptan, Muhsin Özcan’ı görevden almaya cesaret edemedi. Ama onu py-pass edebilmek için Milli Saraylar Daire Başkan Yardımcı sayısını 3’ten 5’e, müdürlük sayısını da 7’den 10’a çıkarttı. Pes vallahi; iki saray (diğeri Beylerbeyi) için 1 başkan, 5 başkan yardımcısı; 10 da şube müdürü... 4 a (asil), 4b (sözleşmeli), 4c (geçici görevli) 1100 kişi; polis ve jandarma ile birlikte bu rakam 1.500’ü buluyor; gerçek çalışan ise 100 kişi...

Meclis Başkanı Toptan’ın haberi olmalı; Muhsin Özcan sadece bilgisayara verilmesine tepki göstererek Umre’ye gitti; kim bilir kimlere nasıl dua eder orada?

Bunun kaynağını mı merak ediyorsunuz ’tecrübeli’ bir milletvekili...

Biliyor musunuz

ŞİŞLİ Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün, dünkü belediye meclis toplantısında faaliyet raporu görüşülürken, CHP’nin Cem Boyner’e Şişli Başkan adaylığı önerisinin götürüldüğü duyumlarını aldığını belirterek "Ben hazırım, karşıma çıkabilir" diye konuştuğunu...

BJK eski Başkanı Serdar Bilgili’nin, ’CHP’nin enstitü veya vakfa dönüştürülmesi’ önerisine ilişkin sözlerin aslında TİM Başkanı Oğuz Satıcı’ya ait olduğunu, kendisinin asla böyle bir görüşte olmadığını, CHP’nin Türkiye’ye gerekli bir parti olduğunu açıkladığını...

GÜNÜN SÖZÜ

"AB ile müzakereler kesilirse, Türkiye’nin lehine olur. Halkın yararınadır; kendilerine teşekkür etmek gerekir."

(Prof. Erol Manisalı)
Yazarın Tüm Yazıları