7 yeni günah

Vatikan, Hıristiyanlıktaki "7 Büyük Günah"ı güncellemiş...

Muhterem ruhbanlar, "kibir" ya da "oburluk" gibi kadim günahların günümüz insanını kesmeyeceğini düşünerek, "çevreyi kirletmek" ya da "genle oynamak" gibi yepyeni günah alanları yaratmışlar...

Gıpta etmedim desem yalan olur...

Neden mi?

Her ne kadar bütün dinsel sıfatlarımdan soyunmuş bulunmakta isem de, Müslümanlar açısından da böyle bir güncellemenin elzem olduğunu düşündüğüm için gıpta ettim...

Madem "İslam’da ruhban sınıfı yoktur", madem "Ruhat Mengi bile fetva vermektedir", madem "içtihat kapısı açıktır"...

O halde ben de "İslam’da 7 yeni günah" listesi yapabilirim...

Hatta yaptım bile...

* * *

BİR
İslami direniş örgütleri adına para toplayıp, toplanan paraları İslami direniş yerine evde çoluk çocuğun direnişi için harcamak... Ya da direniş için toplanan paralarla gömlek fabrikası satın alıp direnişe geçmek...

İKİ "Yeter ki şu Tayyip gitsin" temennisiyle... Şöyle okkalı, her şeyi tarumar edecek bir büyük ekonomik krizin çıkması için her gece yatmadan önce "Bir yüce güç"e gizlice dua etmek...

ÜÇ Atatürkçü olmayı, bir tür "peygambere iman etmek" olarak algılayanların, meydanlarda "sarı saçlım, mavi gözlüm" edebiyatı yapmaları ve ardından da "Sen adeta bir peygambersin" demeleri...

DÖRT Bir başbakan ile iki bakanın idam edilmesinin, tüm yurtta ve dış temsilciliklerde büyük bir coşkuyla karşılandığını öne sürecek denli insani bakıştan uzaklaşmak...

BEŞ Deniz Baykal Hocaefendi’nin de işaret ettikleri gibi, "dini bütün adam" ya da "dini bütün kadınlar"ın, bütün günahları ve sevapları unutup, sadece türbana kilitlenmeleri...

ALTI Hayatları boyunca mahrem alanda kalmış insanların, AKP kadrolaşması sayesinde getirildikleri makamlarda, karşılarına çıkan ilk sarışın kadına, yani sekretere yazmaları...

YEDİ Cemaat dışındaki her türlü üslupsuzluğun ipliğini pazara çıkarmak konusunda hayli cevval kalemlerin, iş cemaat içindeki üslupsuzluklara gelince sus pus olmaları...

DEĞİNMELER

AHMET ÖZAL Edirne’deki operasyonda gözaltına alınan Ahmet Özal, serbest bırakılınca bombayı patlatmış: "ANAP’ın başına geçiyorum"... Tayyip Erdoğan bir yıl hapis yattıktan sonra başbakan oldu ya... Özal da bir gün gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılmasından siyasi ikbal çıkarmayı umuyor... Ama unuttuğu bir şey var: Erdoğan şiir okudu diye hapis yatmıştı... Ahmet Özal’ın gözaltı nedeni ise suyu bulandırmak...

ATATÜRK’ÜN PARTİSİ Mustafa Özyürek’in çıldırtan demeçlerine bir yenisi daha eklendi... Genelkurmay Başkanı CHP’ye çatarken, bu partinin "Atatürk’ün kurduğu parti" olduğu gerçeğini unutmamalıymış... Peki Genelkurmay Başkanı, Atatürk’ün kurmadığı partilere serbestçe ve elinin tersiyle çakabilir mi? Bilmiyorum Mustafa Bey bu konuda ne der?

AMA HANGİ ABDULLAH Enis Berberoğlu, dünkü Hürriyet’te Taha Akyol’un satış rekorları kıran ve bir solukta okunan müthiş kitabı "Ama hangi Atatürk"ün başlığından esinlenerek, çok şahane bir "Ama hangi Tayyip" yazısı kaleme aldı... Ben de Enis’in açtığı yoldan giderek, "Ama hangi Abdullah" ya da "Ama hangi Demirel" yazılarının yazılmasını bekliyorum... Hatta "Ama hangi Baykal" yazısı bile beklentim dahilindedir.

Kellesini kesermiş

Muvazenesini kaybettiğine dair bin bir işaret vermiş bir adamla polemiğe girmemeye yemin etmiştim...

Ama değil mi ki "Yüz bin kere tövbe eder/Yine şarap içeriz" tarikatından geliyorum...

O halde "Hıncal karakteristiğini fena halde ele veren" bir durumu deşifre etmek gibi bir "misyon" uğruna yeminimi bozabilirim:

Efendim, malumunuz, Ahmet Çakar Beyefendi, "Fener, Sevilla’yı yensin bikini giyerim" şeklinde hayli münasebetsiz ve iç gıcıklayıcı bir laf ederek gündemin en "başköşesi"ne yerleşiverdi ya...

Bizim Hıncal, günlerdir kıvrandıkça kıvranıyor... "Ulan bu lafı etmeyi ben niye düşünemedim ki" diye içi içini yiyor...

Herkes Çakar’la kafa yapıyormuş, Çakar’ın bikinili temsili resimleri yayınlanıyormuş, bir münasebetsizlik söz konusuymuş, karizma çiziliyormuş...

Kimin umurunda!

"Gündeme geleyim de isterse nefret objesi olayım, hiç fark etmez" tarikatının şeyhi olan Hıncal, böyle şeylere kafayı takar mı?

Önce "Ahmet Çakar haklıdır" falan diyerek topa girmeye çalıştı... Kendisinin de "yokini" giyebileceğini falan söyledi...

Ama olmadı... Çıt çıkmadı... Kimse aldırmadı...

"Yoksa... Yoksa çaptan mı düşüyorum" şeklinde bir kompleksin elinde perişan olan Hıncal, bu kez bikini giymekten daha trajik bir sonu göze aldığını cümle aleme ilan etti...

Ahmet Çakar’ı geçmek için bulabildiği cümle şu: "Fenerbahçe finale kalsın kellemi keserim."

Bu durumu analiz etmek için çaba sarf etmek yerine, sadece bugünlerde vizyonda olan iki filmin adını anımsatmakla yetineceğim:

BİR İhtiyarlara yer yok...

İKİ Kan dökülecek...
Yazarın Tüm Yazıları