Başbakanlığın sökmediği yer

BAŞBAKAN giderek "demokratör"leşiyor. 15 ve 18 Ocak tarihli yazılarımda, demokrasi ile diktatörlük çorbası yönetim tarzı için "Demokratur" sözcüğünü kullanmıştım. Bu türden bir yönetimin başındaki kimseye "Demokratör" diyebileceğimiz gibi onu "Demodiktatör" sözcüğüyle de tanımlayabiliriz.

Başbakan, "müstebit bir hükümdar" üslubuna uygun jest ve mimiklerle konuşuyor:

"İslamcı ifadesini anlamak mümkün değil. Biz din kökenli bir parti değiliz. O zaman İslam üzerinden siyasi rant sağlamaya çalışırsınız. Bu, tüccarlığa, esnaflığa benzer; ayakkabıcı, şucu bucu, bu çirkin bir şey. Bizde İslamcı olmaz." (Milliyet, 15.01.08)

Olur, Sayın Başbakan, olur! Üniversitelerdeki mütercim-tercümanlık bölümlerine bir sorun bakalım, "islamiste" sözcüğünü nasıl çevirecekler Türkçe’ye. Zaten Fransızlar "Islamiste" sözcüğünü türetmeden Türkçe’de "İslamcı" sözcüğü yoktu.

Fransızca’da "-ISTE" ve "-ISME" sonekleri, meslek ve ideolojiyle ilgili yeni sözcükler türetir. Kapitalist ve kapitalizm; komünist ve komünizm gibi.

Türkçe’de günümüzde "İslamcı"nın iki anlamı var:

1. İslamı bir ideoloji ve siyaset olarak benimsemiş, İslami devlet kurmak isteyen kimse.

2. İslamı yozlaştırarak onu siyasal bezirgánlık aracı olarak kullanan kimse.

AKP’nin bütün kademelerinde ve saflarında bu iki türden insana bol bol rastlayabiliriz. Görüldüğü gibi Başbakanlık dil (lisan) ve kültür işlerinde sökmüyor.

SONUNDA DEDİLER

Başbakan, türban totemi (putu) konusunda sonunda bizim istediğimiz yere geldi ve beklediğimiz itirafı yaptı: "Velev ki bir siyasi simge olarak taktığını düşünün. Bir siyasi simge olarak takmayı suç kabul edebilir misiniz? Simgelere yasak getirebilir misiniz? Özgürlükler noktasında dünyanın neresinde böyle bir yasak var?" (Cumhuriyet, 15.01.08)

Türbanperestler, dinsel inançları gereği zorunluluk olarak türban taktıklarını iddia ediyorlardı. Biz ise İslami açıdan böyle bir zorunluluk olmadığını, örtünmeyle ilgili ayetlerin yanlış yorumlandığını, yanlış tercüme edildiğini ileri sürüyorduk. Din bilginlerinin ve Kuran çevirmenlerinin değişik çeviri ve yorum yaptıklarını örnek göstererek kanıtlıyorduk.

Ve bu nedenle, türban putunun siyasal İslamcı bir simge olduğunu ileri sürüyorduk. Türban toteminin dinsel simge olduğunu kanıtlayamaz duruma düştükleri için, sonunda "Ee n’olmuş yani siyasal simge olmuşsa" anlamına gelecek biçimde "Velev ki bir siyasi simge olarak taktığını düşünün" demek zorunda kaldılar.

KALP PARA GİBİ!

Türban putu (totemi), laik ve demokratik cumhuriyete karşı olan ve onu bir İslam devletine çevirmek isteyenlerin simgesidir. Bunun bir suç olup olmadığına hukuk karar verir. Ancak, Anayasa Mahkemesi türban putunu üniversitede yasaklamış ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de bu kararın Türkiye Cumhuriyeti mevzuatına aykırı olmadığına karar vermiş durumda. Refah Partisi’ni kapatan davadan söz bile etmiyorum.

Simgelerin dünyada yasak olup olmadığına gelince: Başbakan aksini ilan etse de iddiası kalp para gibi geçersizdir!
Yazarın Tüm Yazıları