Suudi Hanedanı’ndan nefretimin sebepleri

OLDUM olası sevmemişimdir Suudi Hanedanı’nı.

Yani...

Bendeki bu sevgisizliğin, son zamanlarda dünya görüşümde ve hayat tarzımda meydana gelen belirgin "gevşeme" ile bir alakası yoktur.

Hadi açıkça yazayım:

En "radikal İslamcı" takıldığım günlerimde de şu "Suudi yönetimi"nden tiksinirdim.

Uzağın da uzağındaydılar benim için.

O günlerde...

Suudi yönetiminin Amerikancılığına gönderme yapmak için, "Suudi Arabistan" yerine "Suudi Amerika" derdik.

"Amerikancı İslam" diye de bir tabir uydurmuştuk.

En çok Suudi Hanedanı için kullanırdık bu tabiri.

Suudi Hanedanı mensuplarının ikiyüzlülüğünü de fena halde sarakaya alırdık.

Düşünün:

Adamlar, İslam adına ülkelerinde kadınların araba kullanmasını bile yasaklayacak kadar "sofu" takılıyorlar...

Ama Londra’ya iner inmez viski tüketme iştahları acayip kabarıyor!

"Sofu Müslümanlık" ile asla yan yana gelemeyecek debdebe, şatafat, görgüsüz gösterişçilik falan da cabası.

Kısacası...

Bendeki "Suudi Hanedanı nefreti"nin asıl nedeni bu hayasız ikiyüzlülüktür, başkası değil.

* * *

Yani...

Ne Arap düşmanıyım...

Ne İslamofobinin etkisi altındayım.

Ne İslami ton taşıyan her şeye kıl olan bir bağnazım...

Ne de adamlara "Çöl bedevisi" diye hakaret eden şekilcilerdenim.

Ayrıca...

"Araplar bizi arkadan vurdu" klişesine kafayı takmış değilim.

Çünkü...

"Arkadan ya da önden vuran niceleri ile bugün dost olabildiysek Araplarla niye dost olmayalım?" sorusunu kendime sıkça sorarım.

* * *

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, "Suudi Kralı’nın ayağına kadar gitmesi" vakası karşısında duyduğum kişisel öfkenin bir nedeni "ulusal gururun paspas edilmesi" ise...

Diğer nedeni, "bu paspas etme işleminin ikiyüzlü bir kral için yapılması"dır.

Yani...

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Kral’ın ayağına kadar gitmesine öfke duymak için...

İlle de...

"Arap düşmanı" olmaya...

Her türlü "İslami ton"dan alerji duymaya...

Ya da...

Tarihsel ihtilafları öne çıkarmaya...

Hiç ama hiç gerek yok!

Ayağına gidilen o "Kral"ın, bir "ikiyüzlülükler kralı" olması...

Öfke katsayısını artırmak için yeter de artar nedendir.

Kralın ayağına gidişin tahmini birkaç nedeni

BİR Abdullah Gül, 1983’ten 1991’e kadar Cidde’de İslam Kalkınma Bankası’nda iktisat uzmanı olarak çalışmıştır. Acaba "ayağa kadar gidiş", o yıllara dayalı sarsılmaz bir dostluğun göstergesi mi?

İKİ Hayatının hiçbir döneminde "radikal" takılmayan Abdullah Gül, belki de "Suudi Amerika" tarzı İslam anlayışına yeterince mesafe koymayı başaramamıştır. İkiyüzlülük meselesine kafayı takmaması da bundandır.

ÜÇ Erbakan’ın rahle-i tedrisinden geçerek siyasal bilincini oluşturan Abdullah Gül, belki de hálá Suudi Arabistan’ın da içinde olacağı bir "İslam Ortak Pazarı" düşü falan görmektedir.

DÖRT Bir zamanlar Arap dünyasıyla iyi ilişkiler kuran Özal’a özenmiştir belki de. Bir uçak dolusu işadamını yurtdışına götüren Gül’ün, bu olayın hemen ardından Kral’ın ayağına gitmesi, akla bu ihtimali de getiriyor. Allah’tan Gül’ün yaşam tarzında şorta yer yok da, bir "şortlu denetim" olayına tanık olmayacağız.

BEŞ Belki de işin içinde "para" olması Gül’ü cesaretlendirmiştir. Her türlü eleştiriler karşısında "Adam milyarlarca dolar yatırım yapacak. Bunun bir kısmını ülkemize kazandırsak fena mı olur?" şeklinde hazırladığı bir yanıt vardır ve bu yanıta güveniyordur.
Yazarın Tüm Yazıları