’Sansür’ olayının yazılmayan tarafı

KAÇIRILAN 8 Türk askerinin görüntülerinin, PKK tarafından ortaya çıkarılacağının anlaşıldığı gündü...

O gün, olayı önceden haber alan askeri yetkililer, hükümetin üst düzey yetkililerini aradılar...

Talep şuydu:

"RTÜK Yasası’nda Başbakan’a veya onun görevlendireceği bir bakana tanınan bir yetki var... Milli güvenlik konularında televizyonlara yayın yasağı konulabiliyor... Hükümetten kaçırılan askerlerin görüntüleri konusunda yayın yasağı getirmesini istiyoruz."

Askerin bu talebi, Başbakan Erdoğan o gün yurtdışında olduğundan, Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’e iletildi.

Çiçek de talebe olumlu karşılık vererek yasak kararını aldı...

Ancak...

Çiçek yasak kararının metnini yazarken iki mühim hata yaptı:

BİR: "Yayın yasağı"nın çerçevesini çok geniş tuttu...

İKİ: Yasak kararına soyut ifadeler koyarak "Nereye çeksen gider" bir hava oluşturdu.

Haksızlık yapmayalım...

Çiçek’in bir mazereti vardı!

Çünkü...

Böyle bir yasak kararı, "Kaçırılan askerlerin görüntülerinin yayınlanmasını istemiyoruz" ifadesine dayandırılamazdı.

* * *

Aslında hem askerlerin, hem de hükümetin medyanın yayınlarını kontrol altına alma arzusunun nedenleri şu birkaç noktada toplanıyor:

BİR: Son saldırıyla ilgili "ihmal var" şeklindeki yorumların, güvenlik kuvvetlerini zaafa uğratacağı düşüncesi...

İKİ: Toplumda oluşan kontrolsüz öfke patlamasının önü alınamaz sıkıntılara yol açabileceği ihtimali...

ÜÇ: Operasyonla ilgili beklentilerin en üst noktalara taşınmasının stratejik sorunlara neden olabileceği kuşkusu...

DÖRT: Her türlü görüntü ve bilginin serbestçe yayınlanabilmesinin, PKK’nın propaganda çabalarına uygun bir iklim sunabileceği endişesi...

İşte bu dört nedenle...

Çerçevesi geniş tutulsa da, soyut ifadelere yer verse de...

Yayın durdurma yasağına hem hükümetin, hem askerin desteği vardı...

* * *

Ancak...

Son Danıştay kararıyla birlikte yasak kararı ortadan kalktı.

Şimdi benim yayın yasağı nedeniyle ortalığı "Sansür geldi" diye inleten kahraman arkadaşlarımızdan bir beklentim var...

Madem sansür kalktı...

O halde oluşan bu özgürlük havasından yararlanarak...

Hükümeti sorguladıkları kadar...

Ülkemizin diğer iktidar odağını da bir nebzecik sorgulayabilirler mi acaba?

Bu konuda kendilerine herhangi bir otosansür uygulamamaları söz konusu olabilir mi?

Merakla bekliyorum...

Bir kabiliyet düşmanı

KEVİN Costner diye yetenek düşmanı bir adam var...

Eski filmlerinde bizim iddiasız "Altın çocuk" Göksel Arsoy havası yayardı.

Sonra birden havaya girerek kendi filmlerini çekmeye başladı.

İlk işi "Su Dünyası" adlı film oldu...

Film o kadar berbattı ki, ABD’de "Yılın fiyaskosu" seçildi.

Ancak...

Kevin biraderimiz yılmadı...

Yeteneksizliğinin farkına varmak için birden fazla hayal kırıklığı yaşaması gerekenlere özgü bir ısrarcılık içine girdi...

Tuttu, "Postacı" adlı bir filme daha para gömdü...

Ama bu film daha da berbat bulundu.

Böylece elde avuçta ne varsa kaybetti...

Bugünlerde "Hollywood’dan yıldız gelmiş" diye ayran budalası gibi dadananların memleketlerine gidip, sahnede şarkı söyleyerek biraz para yapıyormuş.

Bu kapsamda tabii ki yurdumuza da geldi...

Ve tabii ki acayip memnun kaldı...

Nasıl kalmasın ki?

Bu düşmüş "Hollywood starı" için, en pahalı otelimiz kapatıldı, konser davetiyeleri kapışıldı, krallar gibi ağırlama programları yapıldı.

Eh sonunda bir de "Atatürk’ü beyazperdede canlandırma" görevi tevdi edilmesin mi?

Sanırım Kevin biraderimiz neye uğradığını şaşırmıştır.

Strikninle köpek öldürmek

BEYKOZ’da belediye görevlileri, "fazla masrafa kaçmamak" için, dozu az tutulmuş "striknin" adlı zehirli maddeyi sokak köpeklerine verdiler.

Bu maddeyi alan köpekler, kasılarak, çırpınarak, inleyerek, yani acının en büyüğünü çekerek saatler geçirdiler.

Tarifsiz acıların sonunda ağızlarından belli belirsiz bir kan geldi...

Gözleri ise manasız bir şekilde bir yere mıhlanmış bakıyordu...

Bu vahşi işkenceyle Beykoz’da yaklaşık 20 köpeğin öldürüldüğü saptandı.

"Yufka yürekli", "sanatın ve sanatçının dostu" Belediye Başkanı Muharrem Ergül’e saygıyla duyururum...
Yazarın Tüm Yazıları