O uçağı birlikte kullanacaklar mı

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, 16 Nisan günü Almanya’ya uçarken gazetecilerle arasında ilginç bir sohbet oldu.

Bu sohbeti dün hatırladım.

O sohbeti size aynen aktarıyorum.

Gazeteciler Başbakan Erdoğan’a soruyorlar:

"Bu uçakta son seyahatimiz mi?"

Erdoğan
şu cevabı veriyor:

"AKP’nin seçeceği cumhurbaşkanına tahsis edeceği uçak havuzu olacak. Ortak havuz olacak. Başbakanın ayrı, cumhurbaşkanının ayrı uçağı olmayacak. İsraf olduğuna inanıyoruz."

Gazeteciler yine soruyor:

"Yeni cumhurbaşkanı bunu kabul etmezse ne olacak?"

Erdoğan’
ın cevabı şöyle:

"Bunu arkadaşlarla konuştuk."

Bir soru daha:

"Yeni seçilecek cumhurbaşkanı çok mu uçacak?"

Erdoğan:

"Ondan hiç endişeniz olmasın."

Evet o gün gazetecilerle Başbakan arasında geçen konuşma aynen böyle.

Peki ben bu konuşmayı neden hatırladım?

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, geçen pazartesi günü Köşk’te yaptığı ilk kabulle ilgili haberi okuyunca.

* * *

Gazetelerin en büyük sorunlarından biri, gece geç gelen haberlerin, meslek diliyle "gürültüye gitmesidir".

Geçen salı günkü Hürriyet’te böyle önemli bir haber vardı.

Belki de çok az insanın dikkatini çekecek nitelikte bir haberdi.

Ama Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Çankaya’ya getireceği yeni üslubun ilk önemli işareti olması bakımından çok önemliydi.

Haberi Ankara Büromuzdan Çiğdem Toker yazmıştı.

Gül, Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir ve yönetim kurulu üyelerini kabul etti.

Bu, Köşk’teki ilk kabullerden biriydi.

Burada, Gül’ün Dışişleri Bakanlığı sırasında yaptığı bir arabuluculuk dile getirilmiş.

İçlerinde Yapı Merkezi A.Ş.’nin de yer aldığı bir Türk-Japon konsorsiyumu, Dubai metro inşaatı ihalesini kazanmış.

Ancak ortaya bazı bürokratik engeller çıkmış.

Bunun üzerine Abdullah Gül, bizzat devreye girerek, bu 4 milyar dolarlık ihalenin sorununu çözmüş.

* * *

Çankaya Köşkü’nde konuşulan bu olay, Cumhurbaşkanı Gül’ün, önümüzdeki dönemde yükleneceği rolün ilk işareti olarak kabul edilebilir.

Öyle anlaşılıyor ki Gül, daha önce Özal ve Demirel tarafından sürdürülen, "iş bitirici cumhurbaşkanı" üslubunu devam ettirecek.

Onuncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, birçok iyi özelliğinin yanında, bu bakımdan çok farklıydı.

İşadamlarını pek yanına yaklaştırmadı.

Dış gezilerinde yanına işadamlarını almadı.

Oysa günümüz dünyasında cumhurbaşkanları, başbakanlar ve dışişleri bakanları, hem ülkelerinin hem de şirketlerinin pazarlanmasında etkin rol oynuyor.

Bu rol, yedi yıl boyunca askıya alındı.

Öyle anlaşılıyor ki, bundan böyle Cumhurbaşkanı’nın uçağında, Türkiye’nin önde gelen işadamlarını yeniden görmeye başlayacağız.

* * *

Yanılmamışım.

Dün Cumhurbaşkanı’na yakın bir kaynakla konuştum.

Önümüzdeki dönem sık sık dış gezi yapmayı planlıyormuş. Bu gezilerde yanına işadamlarını da alacakmış.

Şu an Cumhurbaşkanlığı’na ait bir Gulfstream 4 uçak var.

Ancak rahmetli Özal zamanında alınan bu uçak hem küçük hem de epey yaşlı.

O nedenle, TC-ANA’nın ortak kullanılması yerinde olacak.

Veya Cumhurbaşkanlığı için de bir uçak alınması düşünülebilir.

Rahmetli Özal ilk özel uçağı aldığı zaman çok eleştirilmişti.

Ama bakın şimdi devletin bir A319 uçağı var ve acaba Cumhurbaşkanı’na da bir ikincisini almak gerekir mi diye düşünüyoruz.

İhracatı 100 milyar dolara, gayri safi milli hasılası yarım trilyon dolara dayanmış bir Türkiye artık bunları konuşuyor.
Yazarın Tüm Yazıları